Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Ermenistan sürecinin tehlikeleri

Ermenistan sürecinin tehlikeleri

İsrail ve bazı Arap ülkelerinin İran-Suriye eksenini çözme girişimleri vardır. Bunun için Suriye tarafına baskı yaparlar ve bazı teşvikler de uygularlar. Bölgede benzeri mihver ve eksenler yoktur. Buna mümasil, Kafkaslar'da buna mümasil tek mihver ve eksen Ermenistan'ın hedefindeki Türkiye-Azerbaycan beraberliğidir. Bu beraberlik 'iki devlet tek millet' çatısını esas alır. Ermenistan'ın birinci hedefi bu beraberliği sökmek ve çökertmek olmalıdır. Esasen bu Türkiye-Azerbaycan ekseni sadece Ermenistan'ın hedefinde olmayıp aynı zamanda ABD'nin de hedefindedir. Bu anlamda, Zeyno Baran ile izdivacından dolayı 'milli enişte' olarak anılan Matta Bryza da bu beraberliğe dair defalarca kin ve husumet kusmuştur. En hakkaniyetli Batılılar bile maalesef Türkiye-Ermenistan ilişkilerine veya Türkiye-Azerbaycan beraberliğine bu zaviyeden bakarlar. Onlara göre, Araplara düşman İsrail'e dost olmamız gerekir. Kafkaslarda ise Azerilere mesafeli Ermenilere dost olmamız iktiza eder. Bunlardan birisi de İngiliz Gazeteci Robert Fisk'dir. Şark Garp ilişkilerinde gayet hakkaniyet sahibi görünen Robert Fisk mesele Türk-Ermeni ilişkilerine geldiğinde iflah olmaz bir muhalif kesilir ve Ermenilerden daha ağır yazılar kaleme almaktan çekinmez. Bazen sertlerin yumuşak, yumuşak tutum sahiplerinin de sert tavırlarına rastlanmaktadır. Şimdi kimilerine göre, hedefte Türkiye-Azerbaycan ekseni yer almaktadır. Burada yapılması gereken bu ekseni feda etmek değil aksine bu eksen veya temel üzerine yeni ilaveler yapmak ve büyütmektir. Bu ancak temel yapı masun kalabilirse başarılabilinir.

Türkiye-Ermenistan arasında normalleşme sürecinde bazı riskler ve sulandırma ihtimali olan husus ve noktalar vardır. Laçin Koridoru'nun boşaltılması ve Azeri göçmenlerin evlerine dönmeleri bu süreçle birlikte olgunlaşması gereken hususların başında gelmektedir. Ardından, Kelbecer ve Karabağ meselesine nihai çözüm bulunmalıdır. Bir diğer husus da bu süreçte Kars Anlaşmasının Türkiye'ye tanımış olduğu Nahcıvan özerk bölgesine yönelik olarak garantörlüğünün sulandırılması ihtimalidir. Bir başka husus da ortak tarih komisyonunun teşkil edilmesi ve Ermeni iddialarını ele alması ve tarih ışığında iddialara cevap bulunmasıdır. Türkiye'nin öncelikleri bu olmasına rağmen Ermenistan'ın önceliği farklıdır. Onun önceliği ilişkilerin normalleşmesi ve büyük elçilerin teati edilmesi ve ortak kara sınırının açılmasıdır. Erivan, Türkiye ile başlattığı süreci Azerbaycan meselelerinden bağımsız olarak görürken yine muhtemelen tarihi süreci de aynı şekilde sadet dışı addetmektedir. Yani iddialarını mahfuz tutmaktadır. Dolayısıyla tarafların farklı öncelikleri süreci tıkama noktasına getirebilir. Sürecin arkasında bizzat ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Joe Biden gibi Amerikalı yetkililer durmakla birlikte Ermeni tarafı yoğun bir karşı baskı ve kampanya altındadır. Bu baskı 'istemezükçü' Ermeni diasporadan gelmektedir. Türkiye de Azerbaycan'dan ve onun dışında onunla bütünleşen iç unsurlardan gelen baskılarla karşı karşıyadır. Türkiye Ermenistan hükümetinin içinde bulunduğu nazik durumu dikkate alarak taleplerini ön şart haline getirmemiştir. Lakin bunların masada olduğunu Ermenistan da bilmektedir.

Bu hususta Türkiye'nin önünde iki ihtimal vardır. Şükrü Elekdağ'ın ifade ettiği gibi, Sarkisyan yönetimine baskı yapan taraflar ve özellikle ABD ve Avrupalı çevreler Türkiye'ye baskı yaparak; taleplerine dair sonuç almadan sınır kapılarını açmaya razı edebilirler. Bu durumda hükümet en azından kamuoyuna karşı ve Azerilere karşı tutarsız ve sözünde durmayan ve baskılara açık bir görüntü verecektir. Bunun alternatifi de bazı riskler taşımaktadır. Ermenilerin iki süreci birbirinden bağımsız olarak yürütme arzuları sonunda süreci çıkmaz sokağa götürebilir. Bu durumda, Türkiye kamuoyunu ve Azerilere verdiği sözü tutarak protokolleri bekletebilir ve TBMM anlaşmaları onaylamaz. Bu durumda süreç buzdolabına kaldırılır ve nadasa alınır. Ermenistan da Türkiye'ye zaman baskısında bulunmaktadır. Sözlü taahhütlerine sadık kalıp kalmadığına bakmaksızın anlaşmanın gereklerin yerine gelmesini beklemekte ve kimi Ermeniler yılbaşına kadar sınırların açılması taleplerini dile getirmektedir. Kimi diğer Ermeni yetkililer ise zaman tahdidini kesinleştirmekte ve ilkbahara kadar sınırların açılmaması halinde anlaşmaların tek taraflı olarak rafa kaldırılabilineceğini ifade etmektedir. Kısaca, Türkiye'nin önünde zorlu ve sancılı bir süreç vardır. Burada herhalde maksat, bir biçimde sakil tarihi mirasın aşılması ve Azerbaycan'ı da içine alan üçlü bir normalleşme sürecine ulaşılması olmalıdır. Ermenistan'ın çıkarları da buna bağlıdır. Zira bir ayağı dışarıda kalan süreç eninde sonunda çökecek ve ikili ilişkilerin normalleşmesini de sekteye uğratacaktır. İmza töreninde basın toplantısı yapılamamış ve ardından da taraflar karşılıklı olarak süreçten çekilme tehditleri savurmuşlardır.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi