Durumun ciddiyetini Başbuğ da kavramıştır!
Bu • yazıya oturmadan önce, “eylem planı” adı verilen cunta belgesini dikkatle bir kez daha okudum.
Hatta iki kez...
Dursun Çiçek Bey kusura bakmasın, hiç de zekice bulmadım.
Her bir şey değişiyor... Dünya değişiyor, insan değişiyor, üretim biçimi ve alışkanlıkları değişiyor, Zülfü Livaneli değişiyor ama muvazzaf kurtarıcılarımızın tehdit anlayışı ve kavrayışı değişmiyor.
Ben Çiçek’in amiri olsaydım, karşıma böyle bir belgeyle çıksaydı, “Olmamış” derdim, “Git biraz sosyoloji ve siyaset bilimi kitabı karıştır, biraz tarih oku, Faroz Ahmet’in yazdıklarına bak, popüler kültürün verimlerini tanımaya ve Ünsal Oskay’ın demiş bulunduklarını anlamaya çalış, Emre Kongar gibilerin yazdıklarından uzak dur, Cumhuriyet gazetesini semtine bile sokma... Bir daha da böyle bir kâğıt parçasıyla karşıma çıkma!”
Hakikaten de kâğıt parçası...
Hele o konvansiyel mücadele taktikleri?
Kara propaganda yapılacak.
Bilmem ne cemaatinde silah bulunması sağlanacak...
Dost unsurlar harekete geçirilecek...
Medyadaki mutemet elemanlara, “Bunlar kötüdür, bunlar din devleti getirmeye çalışıyor” türünden yazılar yazdırılacak, irticai grupların iç yüzünü gösteren propaganda çalışmaları planlı bir şekilde yürütülecek.
Kurtlar Vadisi dizisi gözden düşürülecek.
Ergenekon örgütü yüceltilecek.
Eylemler “Ergenekon davasının gündemi değiştiriliyor” havası uyandırılmadan planlanacak ve dinci medyanın bu konuyu işlemesine imkân tanınmayacak.
İzleyici veya dinleyici kitlesi fazla olan radyo, televizyon programlarına farklı bir kimlikle, canlı yayın esnasında, telefonla bağlanılarak “ters kolpa” yapılacak...
Böyle devam edip gidiyor...
İlker Paşa’ya bir yönüyle katılıyorum; akıllı uslu bir eylem planı değil,
okuyanlarda “Yok artık, bu kadar da olmaz...” duygusu uyandıracak bir kâğıt parçasıymış...
Belge zekice hazırlanmamıştır, başarısız olması mukadder bir “kara propaganda girişimini” ele vermektedir, eksiktir, acemicedir, şudur budur diye işin peşini bırakacak mıyız?
Hayır...
Bu tür meselelerde renk vermemeyi alışkanlık haline getirmiş MHP bile sert tepki koydu... Genel Başkan Vekili Oktay Vural’a göre, mahut belge, “millete ve siyasete karşı hazırlanmış bir tezgâhı ele vermektedir”, dolayısıyla, bu belgeyi kim hangi amaçla hazırladığı araştırılmalı, bu işin arkasında ne var ne yok “hukuki süreçte” ortaya çıkarılmalıdır.
Biz konuyu, hep, “Ergenekon”un yedeğinde tartıştık.
Fakat, anlaşılan, yeni, yepyeni, sıfır kilometre bir “cunta oluşumu”yla karşı karşıyayız.
Hadise, Dursun Çiçek’le ve acemice kotarılmış bir “kâğıt parçası”yla sınırlı değil yani...
Ergenekon savcılarına gönderilen ihbar mektubunda, işin içinde üst rütbeli subayların da bulunduğu bildiriliyor.
Eylem planının basına yansımasının ardından “mıntıka temizliği” yapılmış, belgenin hazırlanmasında kullanılan tüm bilgisayarlar ortadan kaldırılmış, 40 torba evrak yakılmış, filan...
Durum ciddi anlayacağınız.
Durumun ciddiyetini, “kâğıt parçası” açıklamasını yapmak zorunda bırakılan ve bir anlamda refüze edilen İlker Başbuğ Paşa da anlamıştır...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı cunta oluşumunu araştıracak, Başbuğ da kendisini yönlendirenleri ortaya çıkarsın...
Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.