Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Devlet Bahçeli’nin bir bildiği mi var?

Devlet Bahçeli’nin bir bildiği mi var?

“Ekranlara çıktığında” da, haberi “internet sitelerine düştüğünde” de pek fazla dikkatimi çekmemiş, “şöhret olmaya çalışan bir kadın” deyip geçmiştim... Öyle ya; hem “başörtülü”ydü, hem de “Kur’an’da başörtüsü yok” diyen “şeyhülislâm” edalarındaydı!.. Hani; “Benim karı benden kaçar, başını örter poposunu açar” diye bir söz vardır ya; bu da o “tür”lerden!.. Evet, “başını örtmüştü” ama, her ne hikmetse “boynu açıkta”ydı!.. Ya “örtünmenin şuuru”nda değildi, ya da “rolünü oynuyor”du!.. Rolü neydi acaba?.. “28 Şubat’ın Fadime Şahin”i veya “Emire Kalkancı”sı olmak mı?.. Eğer öyle ise, “onun Sisi’si” kimdi?.. En merak edilen soru ise şuydu: “Bu kadının özelliği nedir ki; zırt-pırt ekranlara çıkarılıyor?..”
Yoksa, yeni bir “figüran”la mı karşı karşıyayız?.. “Figüran” buysa, “esas oğlan”lar ve “senaryo” nerede?..
BİR RABİA KAZAN PORTRESİ!
Sayfadaki fotoğraftan da anladığınız gibi, Rabia Kazan adlı kadından söz ediyorum.
İnternet siteleri, “Rabia Kazan sahnede” deyip, şunları yazmışlar onun hakkında;
“Daha önce aile baskısı mağduru olarak televizyonlarda boy gösteren Kazan, bu defa başörtülü ama reformcu bir izlenim verdi.
28 Şubat sürecinde Türkiye onun benzerlerini çok izledi. O günün medya figürlerinin görevi, bir başörtüsü ile dindar görünüp, gayrimeşru ilişkilerini dine mal ederek gerçek muhafazakârları kötülemekti.
Şimdi o da, din alimi gibi ahkâm kesiyor. İnançlı kesimin temsilciliğine soyunmaktan da çekinmiyor.
Adı, Rabia Kazan...
İlk önce Papa suikastı tetikçisi Mehmet Ali Ağca’nın nişanlısı olarak duyurdu adını. Güya, onunla ilgili bir kitap yazacaktı!.. O zaman başörtülüydü. Milliyetçi’ydi.
Ağca’dan ayrıldıktan sonra İtalyan Komünist Partisi’nden bir avukatla evlendi.
Ama nasıl bir evlilik?!?..
Rabia Özden Kazan, Şubat 2008’de İtalya’nın Roma şehrinde ceza avukatı olarak görev yapan Giacinto Licursi’yle nikah masasına oturdu.
Licursi’yle dil öğrenimi için geldiği Roma’da tanışan Kazan, kendisine karşı çıkan ailesini dinlemeyerek İtalyan avukatla evlendi.
İtalyan avukatla evlenme kararı aldıktan sonra babası tarafından reddedilen Rabia Kazan, kız kardeşi Betül ve çok yakın dostu Sibel Yabacıoğlu tarafından bu mutlu gününde yalnız bırakılmadı.
Oldukça heyecanlı görünen Rabia’ya, gazeteci Reha Erus’un nikah şahitliği yapması ise dikkat çekti.
Erus’un, özellikle nikah sırasında Rabia’nın elini tutarak ona destek ve moral verdiği gözlendi.
Müslümanlığı seçip sünnet olacağı yönündeki iddialarla ilgili olarak, Avukat Giacinto Licursi; ‘Bu yönde çıkan haberler doğru değil... Sünnet olmayacağım, Müslüman da olmayacağım. Zaten Rabia da bunu istemiyor’ dedi.”
Evet, Şubat 2008’de Roma’da evlenen iş bu Rabia Kazan, geçtiğimiz günlerde “televizyon ekranları”ndaydı!..
Ekranlarda, “ailesinin zoruyla başörtüsü taktığını” iddia ediyordu... Oysa düğün görüntüleri, ailesinin bu konuda kızlarını serbest bıraktığını gösteriyordu... Dahası; ailesini baskıcılıkla suçlayan Rabia Kazan’ı, kuzeni ve kardeşinin kostümleri yalanlıyordu...
Kendisinden bu kadar bahsettiğime bakıp da, ona “değer” verdiğimi filan zannetmeyin!.. Rabia Kazan’ı “önemli” bulduğumu söyleyebilirim ama “değerli” değil!..
O halde, bu kadar bahis niye?..
BAHÇELİ’DEN TEŞKİLÂTA UYARI!
Efendim, önceki günkü gazetelerde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bir açıklaması vardı... Daha doğrusu, Bahçeli’nin “MHP teşkilâtı”na gönderdiği bir “genelge”den söz ediliyordu.
Haber, özetle şöyleydi:
“Milliyetçi Hareket mensuplarına yönelik tahrik arayışlarının başlatılacağına dair işaretler alınmıştır” diyen Bahçeli, bu süreçte dikkat edilmesi gereken hususları 10 maddede sıraladı.
Tartışma ve çatışmadan kaçınılması istenen genelgede, “Demokrasi dışı odakların siyasete müdahaleye davet eden çağrılarına dikkat edilecek, partililerimiz ve aziz milletimizin bu konuda bilgilenmesi sağlanacaktır” denildi.
Bu dönemde MHP’nin üstlendiği ‘milli sorumluluğun’ öneminin daha da arttığını vurgulayan Devlet Bahçeli, küçük bir kıvılcımın büyük patlamalara sebep olacağı bir toplumsal hassasiyet ortamının doğduğuna işaret etti.
Benim bildiğim Bahçeli, “kulağı delik” ve de “istihbaratı kuvvetli” biridir!.. O; “demokrasi dışı odakların siyasete müdahaleye davet eden çağrıları”na dikkat çekiyorsa, böyle bir “hazırlık” mutlaka vardır!..
Belli ki, “piyon”lar arıyorlar!..
Ve tabiî, “konu mankenleri!”
Hele hatırlayın 28 Şubat süreci’ni!..
O süreçte ne “piyon”lar kullanıldı, ne “konu mankenleri” çıkarıldı ekranlara!..
“Müslüm Gündüz-Fadime Şahin ikilisi”nin bulunduğu mekâna, “kamera ordusu” tarafından öyle bir “baskın” yapıldı, Fadime Şahin, hıçkıra hıçkıra, iki gözü iki çeşme öyle bir ağlatıldı ki, sonuçlarını biliyorsunuz!..
Bu ülke, “28 Şubat darbesi”ne o görüntülerle götürüldü!..
YENİ MANKEN RABİA MI?
“Hükümeti devirme plânı”nın tartışıldığı şu günlerde Devlet Bahçeli, teşkilâtını uyarıp; “Küçük bir kıvılcım, büyük patlamalara yol açar..” diyorsa, vardır bir bildiği!..
Bahçeli’nin sözünü ettiği “kıvılcım”ın medyadan gelmeyeceği ve meselâ Rabia Kazan gibilerin bir “çakmak taşı” olarak kullanılmayacağı ne malûm?!?..
Öyle ya;
Ali Kalkancı ortaya çıkıncaya kadar Emire’den kimin haberi vardı?.. Oysa Emire Kalkancı, siyah renkli Honda Civic arabasıyla, tek tek “kız yurtları”nı dolaşıp, “28 Şubat darbecilerine malzeme” hazırlıyordu!..
Hem de “Emire anne” olarak!..
Ali Kalkancı’yı zaten biliyorsunuz...
Dönemin Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan’ın makam odasında “bira” içerlerken, bir “binbaşı” tarafından “şeyh” ilân edilmiş ve “mürit”(!)lerinin arasına salınmıştı!..
Neticeyi biliyorsunuz...
“28 Şubat süreci”nde “şeyh” olarak “kullanılan” Ali Kalkancı, “uyuşturucu imalatı” yaparken suçüstü yakalanmış ve hapse atılmıştır... Halen hapistedir!..
Emire nelerle meşguldür, Fadime Şahin nerelerdedir, bilen varsa haber versin!..
Öyle sanıyorum ki;
“Son kullanma tarihleri doldu” ve sahneden indirildiler!..
Ama sahnenin boş kalmaması lâzım!..
“Acaba” diyorum;
“Yeni konu mankeni Rabia mı?”
Niye olmasın?!?..
TUZAKLARA KARŞI UYANIK OLUN!
Bunları yazıyorum ki; Bahçeli’nin dikkat çektiği “işaret”lere karşı uyanık olun!..
Dikkatli olun ki;
Yarın, ekranlarda “salya-sümük ağlayan” bir Rabia görürseniz; “Fadime Şahin tiyatrosu”nda olduğu gibi, yine tuzağa düşüp de, hüngür hüngür ağlamayın!..
Unutmayın ki;
“Su uyur, Ergenekon uyumaz!”
Şu günlerde “ağır bir darbe” alan “darbeci”ler, bunun acısını çıkarmak için her yola başvurabilir, “karşı taarruz”a geçebilir ve “piyon”larını devreye sokup, “psikolojik savaş” başlatabilir!..
Kullanacakları figüran, “şöhret hastası” intibaı veren Rabia Kazan da olabilir, bir başkası da!..
Hayır, “biz bu filmi görmüştük” deyip de uyanıklığı elden bırakmayın!.. Unutmayın ki; “zehir”in en iyi sunulduğu kap, “bal kâsesi”dir!.. “Ergenekon darbecileri” de aynı taktiği uygulayabilir ve “en umulmadık yerden” saldırabilir!.. Onların kullanabilecekleri en etkili silâh da, “kadının gözyaşları”dır!..
Ne demek istediğimi herhalde anladınız!..
O halde, “uyanık” olun ve bir “saldırı”yı bekleyin!.. Ki, gafil avlanmayasınız!..
Bu da, benim “uyarı”mdır efendim!..
Aman dikkat!..
Piyasa, iyice karıştı!..
Saldırı ha başladı, ha başlayacak!..
==========
Bunlar ne biçim hasta?
Ergenekon Terör Örgütü sanığı Hurşit Tolon’u gördünüz... “Hapiste” olması gerekirken, “hasta” denilerek tahliye edildikten sonra “pist”lere dönmüş ve “dans”tı, “vals”ti derken, başlamış oynamaya!..
Maşallahı var... Hiç “hasta” gibi değil!.. Turp gibi!..
Vakit, önceki günkü “Hasta dansta” başlıklı haberinin ardından, dün de “Milletle dalga geçiyorlar, hukuka meydan okuyorlar” başlıklı bir haber verdi... Gerçekten de; “turp gibi” adamlara “hasta” raporu veren kimdir?.. “Hakim bey”ler bu raporları nasıl kabul ediyor, anlamak mümkün değil!..
Sadece Hurşit Tolon da değil... Son gelen haberlere göre; meselâ Prof. Mehmet Haberal’ın da “taburcu” edilebilecek kadar “sağlıklı” olduğuna dair “rapor” verilmiş!.. Ama o da taburcu edilmeyip, hâlâ “hastane”de yatırılıyor!..
Söyleyin Allah aşkına, “milletle dalga geçmek” ve “hukuka meydan okumak” değil midir bu?..
Hani, “hasta(!)ları dansta” göre göre; bir gün “gerçekten hasta” olanlar olursa, onlara da inanmayacağız!.. “Çakma hastalar” yüzünden, olan “gerçek hasta”lara olacak!..
Kim son verecekse, bu “komedi”ye bir son versin!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi