Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Ergenekoncular hâlâ niye direniyorlar ki?

Ergenekoncular hâlâ niye direniyorlar ki?


Daha önce defalarca yazdım, bu işten geri dönüş yok.. “Bizim Sovyet” dağıtılacak! Ne zaman direnirlerse, engellerlerse o zaman yeni bir tanık, yeni bir belge ortaya çıkartılacak.
Bu hep böyle oldu ve öyle anlaşılıyor ki, böyle olmaya da devam edecek.
Kritik eşik çoktan aşıldı..
Bu iş ne kadar uzarsa, sürüncemede kalırsa o kadar çok derinleşecek, o kadar çok insanın canı yanacak, çok daha fazla insan sanık sandalyesine oturtulacak.. Kendi paşa gönülleri bilir.
Madem öyle, o zaman yeni bir dalga daha beklesinler..
Bunlardan bir kanat darbe de yapsa kurtuluşları yok..
Önce; yapamazlar. Yapmaya kalksalar başaramazlar, başaracak olsalar birbirlerine düşerler. Ölen ölür, kalan sağlar milletin eline düşer..
Hani bir müdahale olsa, bu operasyon önlense, milletten önce kendi içlerinde hesaplaşmaya koyulurlar.. Bugünki gibi sanık sandalyesine de oturtulmazlar, birbirlerini infaz etmeye kalkarlar.. Bugünki iktidar kadar da merhamet etmezler birbirlerine..
Bu gerçekler bir kez böylesine ortaya çıktıktan sonra neyi gizleyecekler.. Herkes suç ortağını ya da bu dönemde kendilerine ihanet ettiğini, bilgi-belge sızdırdığını düşündükleri, ya da kendilerine bekledikleri desteği göstermeyenleri harcamaya kalkacaklar..
Oysa bugünki davanın en kısa zamanda sonuçlanması ve bu işin tasfiye edilmesi, en çok da Ergenekoncuların, onun gibi ihtilalci kadroların işine yarayacaktır.. Bu iş daha da derinleşmeden, unutulmak onlar için en iyi olandır..
Birileri sürekli kaşıyor. Sürekli meydan okuyor, tehdit ediyor..
Bu süreç, TSK’yı ve yüksek yargıyı perişan ediyor.. Bu yapılar içine sızmış kadrolar, kendilerini kurtarma adına, içinde barındıkları kurumun yara almasına razı oluyorlar..
Askerlerin silahı var diyelim. Peki adaleti sağlamakla görevli olanlara ne oluyor? Yarın kimse bu adamların yüzüne bile bakmaz.. Böyle giderse, eski defterler de açılmaya başlar..
Daha ortaya çıkan ne ki.. Hele bir o eski defterler açılmaya görsün..
Baykal ve Bahçeli’yi anlıyorum.. Bu süreç sonuçlanırsa, onların konuşacak, yapacak bir şeyleri kalmayacak.
Birtakım Media ve sermaye grubunun niye bu tezgahlarda bulunduklarını da anlamak güç değil. Bu yapı dağılırsa kendilerine de gerek kalmaz..
Beni asıl düşündüren Kürt Ergenekonunun peşine takılıp dağa çıkan çocuklar ve bir de Türk Ergenekonunun dağdakilere karşı ovaya sürdüğü, eline kan bulaşmış gencecik adamlar..
Hele bir de korucular var ki! Bunların çoğu Kürt. Görevleri kendi kandaşlarına karşı Türk devletini korumak.. Asker gelmiş almış gitmiş, polis gelmiş almış gitmiş, derin güçler gelmiş, her türlü pis işlerini bu adamlara yaptırmış. Ellerine silah vermişler ve emretmişler. Çoğu eğitimsiz. Hangi kirli oyuna alet edildiklerinin bile farkında olmayan insanlar bir kısmı. Bir kısmı zaman içinde kendi de sistemini kurmuş.. Anlatanların anlattıklarından bildiğimiz kadarı ile bile dehşet senaryoları ile dolu bir dünyada yaşıyorlar.. PKK basmasa da geceleri düşlerinde hafakanlar basıyor olmalı bu insanların.
Bunların hemen hepsi de bu işleri, ilk başta vatan için yapmışlar.. Öyle ya “Her şey vatan için- her şey vatan için” Susmaları emredilmiş.. Konuşanların, itiraz edenlerin başına gelenleri, kendi tecrübelerinden biliyorlar zaten..
Köy korucuları konuşsa, başlarından geçenleri yazsa bu adamlar; kim bilir ne dramlar vardır.. Uykusuz geceler. Korku, öfke, psikolojik sorunlar.. Tanık oldukları aşağılayıcı muameleler, bilip de susmak zorunda kaldıkları olayların yüreklerinde sebeb olduğu o sancı!
Şimdi ne yapacağız bu çocukları?.. Silah tutan eller saban tutar mı o kadar kolay? Silah tutanlar koyun çobanlığı yapabilir mi?
Bana kalırsa korucular da kurban! Çorbalarına kan doğranan bu insanlara yapılanlar, bir insanlık ayıbı idi.. Asker de değildiler, çoban da.. Aslında devlet onlara canlarını korusun diye silah vermişti.. Ama daha sonra zor operasyonların ucuz işgücünü oluşturdular..
Türk’ü ile Kürd’ü ile hepimiz kurban seçilmiştik aslında..
Hele de bir oğlu askerde, ötekisi dağda yaşayan bir ananın yüreğindeki o savaş!
Birileri bu kanlı oyunun sürmesini istiyor.
Çünki birileri siyasi emelleri ve şahsi çıkarları için, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine oynanan bu kanlı oyuna başlamış..
Kürtler Apo’nun kim olduğunu araştırmalı. Ulusalcılar, ulusu ve devleti kan gölüne çeviren bu kirli oyunun arka yüzünü görmeye çalışmalı; milliyetçiler, aynı ülkenin çocuklarının kanları üzerinde oynanan bu oyunların milleti nasıl perişan ettiğini görmeli..
Sağ - sol, Alevi - Sünni, Kürt - Türk, ilerici - gerici, İslâm - laikçi kavgaları hep belli merkezlerin oyunu idi.. Aynı silahlarla vurdular bizi.. Maraş, Sıvas, Başbağlar, Çorum..
Mumcu, Üçok, Aksoy, Hablemitoğlu, Kürt aydınlar, aşiret reisleri, Kemalistler, solcular ve sağcılara yönelik cinayetlerinin arkasında tetiği çeken el yine aynı eldi.. Faili meçhullerin faillerini biliyoruz artık.. Derin devleti, örtülü KİT’leri, media tetikçilerini tanıyoruz. Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi ve STK’ların içine sızmış karanlık tipleri biliyoruz..
Bu kirli ve kanlı oyun bitmeli artık.. İçi boşaltılmış batık bankalara danışman olan emekli generaller gerçeğinin arkasındaki derin gerçeği geç fark ettik.. Petrol kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti, Sauna çetesi, fuhuş baronları, arazi mafyası, meğer hepsi de büyük ölçüde “bizim iyi çocuklar”ın işi imiş.. Kimi bilim adamı maskeli, kimi yargıç, kimi gazeteci maskesi ile dolaşıyor..
İşer yolunda gitmediği zaman silaha sarılıp darbe yapanlar da yine bunlar değil mi idi? Hani şu “our boys” takımı. Tavşana kaç-tazıya tut.. Yoksa bu işin Kemalizmle, laiklikle, cumhuriyetin temel ilkeleri ile filan bir ilgisi yok!
Bu kirli oyunun bitmesini en çok Ergenekoncular istemeli.
Bu iş daha fazla derinleşmeden, daha fazla kişi sanık sandalyesine oturtulmadan.. Ama birileri “azgın hırsız” misali gitmek istemiyor. O zaman beklemeye devam etsinler. Beklesinler ve başlarına gelecekleri görsünler. Belki böylesi daha iyi olur..
Selâm ve dua ile.






Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi