29 Şubat..
4 yılda bir Şubat 29 çeker.
Hani biz bilimsel ve çağdaş bir takvime geçtik ya, devrimle. Alın size o takvimin hikâyesi.
Takvimin adı Miladi değil, daha doğrusu Hz. İsa'nın doğum tarihini milad / Doğuş / Başlangıç kabul ettiği için bu takvime Miladi Takvim deniyor.
Ama takvimin hesap kurgusu daha başka. Hesaplama yöntemi itibarı ile Gregoryen takvimi, M.ö. 46’da Jül Sezar tarafından kullanılmaya başlandığı için Jüllyen Takvimi de denir.. Bu takvim o şekli ile 16.yy'a kadar devam etti. Gregoryen Takvimi ise, Julyen Takviminde 128 günde bir oluşan 1 güne yakın farkın kilise tarafından yeniden tanzimi ile elde edilen bir takvimdir ve Miladi Takvim'in esası da budur. Daha sonra bu ekleme otomatiğe bağlandı. Bu takvimin ortaya çıkmasının asıl sebebi ise, Hıristiyanların kutsal günlerin doğru tesbitine ilişkin bir kaygıdır.. Bu takvime göre de Mart yılbaşı, Şubat son aydı.. Onun için 7. Ay anlamında Eylül'e September, Ekim'e 8. Ay anlamında October, Kasım'a 9. Ay anlamında November, Aralık'a da 10. Ay anlamında December deniyordu.. Ve hâlâ da aynı isimler kullanılıyor..
Bizdeki Mart, Nisan, Mayıs, gibi ayların çoğu İbranice, İngilizce ve Süryanice'dir..
Gelelim Şubat niye 4 yılda bir 29 çeker? Batılıların Jul Sezar'a nisbetle July dedikleri, bize İbranice'den ithal edilen Temmuz ayı Jul Sezar'a ithaf edilmişti.. Daha sonra imparator olan Augustus, ki bizdeki Ağustos ayı buradan gelir, Ağustos ayını da kendine seçmiş ve benim adımla anılacak bu ay demiş. Ama Jul’ün ayı 31 çekince kendisine seçtiği ay da 30 çekince, “olmaz” demiş müneccimleri çağırıp, benim ondan eksik neyim var. Benim ayım da 31 olsun.. Emir demiri keser. Augustos mevzubahs ile bilim teferruattır netekim! Emir bilimi kesmiş. Müneccimler, muhtemelen arenada aslanlara yem olmaktan kurtulmak için son aydan bir gün alıp, takvimi kaydırıp Ağustos'u da 31 yapmışlar. Hani Türkmenbaşı karısının ve çocuklarının adını ay isimleri olarak ilan edince ayıplıyoruz ya, Roma imparatorunun yaptığı da farklı bir şey değil..
Masal anlatmıyoruz. Aynen vaki. Bilimsel takvim bu.. Sonuçta Ağustos her zaman 31 olurken kabak zavallı Şubat'ın başına patlamış.. Hesap yine tutmayınca her zaman 28 çeken Şubat, 4 yılda bir 29 çeker olmuş..
Allah (c.c.) zamana yemin eder. Güneş ve ayın hareketlerinda şaşmaz bir hesap olduğunu söyler. Değil bir gün, bir saniyelik bile değişiklik evrenin düzenini altüst edebilir.. Ama bizim takvimlerimiz Roma kralı ya da kilise papazlarının hesapları ile zamanın derinliklerinde bir ileri bir geri dans eder.
Laiklik bu konu ile ilgilenmez. Onun ilgi alanı, Müslümanların dini günlerini doğru tesbit etmek için düşünmeye başladığınızda kendini gösterir..
Biliyorsunuz; Müslümanlar günlük ibadetlerini güneşe, yıllık ibadetlerini aya göre hesaplarlar. Buna Şemsi ve Kameri aylar denir. Şemsi, Kameri aylar ise Mali işlemler için kullanılır..
Takvimin başlangıcı kadar, ay ve güneş hesaplarının nasıl yapıldığı ve ayların, günlerin nasıl hesaplandığı da önemli..
Mesela 29 Şubat'ta doğan ya da evlenenler, doğum ve evlilik yıldönümlerini ancak dört yılda bir kutlayabilecekler demektir bu hesaba göre.. Bazıları için sinir bozucu bir durum olsa gerek.. Bir anda zaman boşluğuna düşüyorsunuz.
Aslında bu takvim işi başımıza Tanzimat'ta bela oldu.. Tanzimat'a kadar Hicri, Kameri takvim kullanılırken, daha sonra Rumi takvime geçildi.. Takvim başlangıcı Mart'tı. Cumhuriyet'te Miladi Takvim uygulamasına 26 Aralık 1925'te geçildi.. 1 Mart'ta başlayan Mali yıl uygulamasına 1983'e kadar devam edildi..
Daha önce bu konuyu defalarca yazdım, gün ve ay isimlerinden, değişik din ve uygarlıkların takvim hesabına kadar.
Kur’an-ı Kerim bize ay ve günlerin sayısını bildirir. Ama günü 12 saat, ya da 24 saat olarak hesaplamak zorunda değilsiniz.
Takvimle ilgili bir diğer sorun, mesela gün ne zaman değişir. Gün batınca mı, gece 24.00'da mı?..
İran'ın, Libya'nın, çin'in, Vatikan'ın takvimi, kimi başlangıç, kimi hesaplama yöntemi itibarı ile başka başkadır.. Aynı takvime göre farklı Hıristiyan toplulukların dini günleri farklı bir şekilde hesaplamaya devam ettikleri de bilinmektedir.
Gün gelecek bu takvim değişecek, her ne kadar takvim reformu, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek yasalar cümlesinden olsa da.. çünkü bilimsel gerçeklere, evrensel kozmik düzene, dini ihtiyaçlara, teknolojik ihtiyaçlara cevap vermiyor..
Hani ölçüler konusunda Grinviç merkezli bir anlayışa geçildi ya bizde aynı zamanda. Bu sadece ölçü ve tartılar için değil, mesela bölgeye Ortadoğu diyen zihinler de kendilerine İngiltere'den bakmış oluyorlar..
Yine ilginç olan, Kıbrıs'ta olduğu gibi, İngiltere'de hâlâ ölçü ve tartışlar başka bir hesaba göre değil..
çağdaşlık, bilimsellik ayaklarında birileri, Tanzimat'tan bu yana bizi kaç yüzyıldır işletiyor.. Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.