Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Dinleme mi?

Dinleme mi?

Dinlenmeyen kim var, ya da dinlemeyen?.
Sadece TSK, MİT, Emniyet, JİTEM mi? Derin devlet, çeteler, yabancı istihbarat timleri, hatta bu işten biraz anlayan mafia mensupları, meraklı hacker’lar, dahası bazı meraklı işadamları, gazeteciler..
Dinleyip, başkasına sızdıran, servis yapanlar da cabası.. Cep telefonları da dinleniyor, masa üstü telefonlar da. İnternet de.. Bir sürü trojan var.. İnternet casus kaynıyor.. Telefonunu kapatmayı unutup kendini dinletenler de var bu arada.. Ne diyordu emekli Albay Atilla Uğur, ortam dinlemesine takılan konuşmasında: “Teknik İstihbarat Daire’de iken ben de adam dinledim. Hepsi elimde. Ha ben de 2003’te Teknik İstihbarat Daire’de adam dinlemişim. Evet dinledim. Artı yapılan operasyonlar var.. Bir merkezin içinde Turkcell’le Avea’ya, Telsim’e gönderirsiniz. Bunlar şöyle bir bakarlar. Bir hat verirler, dinlersiniz.. Bu bir savaş yani bu iş böyledir. Bunun başka şekli yok. İzah tarzı yok.” Her şey çok açık ve net.. Hatırlarsanız bu konuşmanın daha geniş bir özetini geçen gün bu köşede yayınlamıştım.
Başbakan’ı 6 yıl dinlemişler, yargı kararı olmadan.. Bu iktidar döneminde 10 hakim ve savcı mahkeme kararı ile dinlemeye alınmış.. AK Parti iktidarı öncesi bu sayı, bugünkünün iki katından fazla imiş..
Ne yani, yargıçların, savcıların ayrıcalığı mı var? Onlar suç işleyemez mi, suç örgütleri ile işbirliği yapıyor olamazlar mı? Bu korku ve panik niye? Evet yasa dışı, usulsüz dinlemeye hayır. Ama mahkeme kararı varsa ve somut bir gerekçeye dayanıyorsa niye dinlenmesin ki?. Hem bugün sokağa dökülenler, Atilla Uğur’un açıklamaları karşısında neden susuyorlar? Süt dökmüş kediye dönüyorlar?. Bu iş 28 Şubat öncesinde de, sonrasında da yapılıyordu. Bu dinleme cihazlarının ithalatını yapan kişiyi de tanıyorum.. Tamirini, bakımını yapanları da. Neydi o eskiden, hat çekiliyor, teyp kasetlerine kaydediyor, başında da bir kişi bekliyordu, arkada da bunu daktiloya geçen adamlar. İşin yoksa ara da bul aradığını.. Şimdi öyle mi ya? Her şey digital. Bütün konuşmalar kayda alınıyor. Sonra anahtar kelimeleri veriyorsun, o arayıp buluyor.. Ses tanıma sistemi ile, karşıdakini tanıyorsun..
Sadece hat çekmiyorlar, digital ortamda, sizi arayıp da bağlanabiliyorlar, ya da manyetik takibe alıyorlar.. Bölgedeki dinleme cihazı ile size kilitlenip dinliyorlar. Uzaktan dinleme sistemleri var. Camınıza yapışan elektronik böcekler, laser kontrollü dinlemeler.. Ortam dinlemeler, böcek yerleştirmeler. Kimi ‘temizlik yapıyoruz’ diye gelir, kimi dost, kimi bir yolunu bulup girer.. Cep telefonunuzun içine trojan yükleyebilirler..
Rahmetli Kahveci’nin de, elde ettiği bir bond çanta düzeneği ile dinleme yaptığı söylenirdi..
Sonuçta dinleme yapılıyor ve yapılacak.. İstihbarat örgütlerinin işi bu.. Önemli olan bunun ayağa düşmemesi ve hukuk dışı yollarla elde edilen bu kişisel bilgilerin yasal zeminde aleyhinize kullanılmasının önlenmesi.. Kişisel bilgilerin şantaj için kullanılması ya da başkalarına sızdırılarak kişilik haklarının, ticari sırların ifşa edilmesi de bir başka suçu oluşturur..
Bugün dinlemeye karşı çıkanların, 28 Şubat’ta brifinge katılanlar olması, size biraz garip gelmiyor mu? Yani bunların seslerini yükseltmeleri bir hak arayışından değil, bana kalırsa suçluluk psikolojisinden kaynaklanıyor.. Dün olduğu gibi bugün de illegal dinlemeler var, ama bunların asıl karşı çıktığı şey, yasal dinlemeler.. İşte bunu anlamak mümkün değil.. Mesela Atilla Uğur’un açıklamaları ile ilgili iddialar konusunda kimsenin yapacak bir şeyi, söyleyecek bir sözü yok mu?
Bana kalırsa bir milletvekili bunu soru önergesine dönüştürmeli.. Başbakanı yıllarca kim, niçin dinlemiş? Turkcell’den, Avea ve Vodafone’dan bu işe kim aracılık etmiş ve kimler dinlenmiş, kimin talimatı ile?. Dinleme kayıtları ne yapılmış, bu kayıtlar üzerinden ne gibi işlemler yapılmış?
Yıllar önce ben beni dinleyen MİT ve emniyet mensupları ile tanıştım. Helallik istemeye gelmişler. Benden çok etkilenmişler ve çok şey öğrenmişler.. 28 Şubat’ta Sincan operasyonunu yapan albayla görüşmemde de ev telefonumu dinlediklerini gösteren sorular soruyordu.. Ya da 28 Şubat’tan sonra Genelkurmay’ı ziyaretimde tanıştığım kişilerden aldığım bilgiler de dinlendiğimi gösteriyordu..
Beni hâlâ da dinlediklerini düşünüyorum. Dinlendiğimi düşünen kimilerinin, dinleyenlere duyurmak için de bir şeyler söylediği oluyor bazen. Her kesimden insanlar zaman zaman açıp bir şeyler söylüyorlar. Herkes birilerine olan öfkesini, desteğini ifade ediyor, kendilerine has bir üslubla. Ben de sadece dinliyorum.. Aklıma yatan, doğru bulduğum şeyleri, yazmam gerektiğini düşünürsem yazıyorum. Kimi bilgi veriyor, kimi ağzımı yokluyor.. Kimi hakaret edip kapatıyor.. Ve artık dinlenme konusunda çok rahatım. Dinleniyorum diyorum ve öyle davranıyorum.. Arayıp ileri geri konuşanlara, büyük laflar edenlere, “dinleniyor olabilirim” uyarısı yapıyorum.. Evet, hukuk dışı dinlemeye karşı çıkalım. Bunlar dışarıya sızarsa (ki bizim o zaman haberimiz olur) onlar hakkında yasal prosedürü işletelim. Ama unutmayalım ki, hukuk dışı oluşumlar ve istihbarat örgütleri yine de dinlemeye devam edeceklerdir.. Bunu bilelim.. İstihbarat örgütlerinin faaliyetlerinin bu anlamda sıkı bir denetim altına alınması gerekir. Yasal çerçevede ise mahkeme kararına bağlı dinleme yapılmalıdır.. Savcılığa dilekçe verip, eğer tehdit alıyorsanız, dinlenme talebinde de bulunabilirsiniz.. Bu da ayrı bir konu..
Şimdi kriptolu görüşmeler yapılıyor. Dinlemek istiyorlarsa onun da bir yolu bulunur. Dağ ne kadar yüksek olursa olsun, üzerinden geçen bir yol bulunur. Devletin de, politikacıların da, aydınların da, sanatçıların da, gazetecilerin de daha şeffaf olmayı öğrenmeleri ve hayatlarını bu konuda bu şartlara göre tanzim etmeleri gerekiyor.
İletişim ve bilişim teknolojisi geliştikçe, fırsatlar ve riskler artacak.. Buna hazırlıklı olmamız gerekiyor. Devletin de, toplumun da daha şeffaf olma zorunluluğu var.. 3G cep telefonlarınız, GPS’ler, OGS’ler, kredi kartlarınız, internet siteleri ile sürekli izleniyorsunuz.. Yeni çipli kimlik kartlarınız ve vatandaşlık numaranızla izlenmeye devam edileceksiniz.. Ajanınız masanız ve cebinizde..
Bana kalırsa dinleme konusunda düne kadar susanların bugün seslerini yükseltmelerinin tek sebebi olabilir. Suçluluk psikolojisi ve panik..
Ha! Sahi Nevzat Tarhan’ın şu sorularının cevabını ben de merak ediyorum: Bu yapılanma iddiası Kuleli Askeri Lisesi mezunlarının değil de İmam-Hatip Lisesi mezunlarının yaptığı bir yapılanma iddiası olsa ne yapardınız? Şu anda Ergenekon sanığı olan Doğu Perinçek 1997’li yıllarda Genelkurmay’a elini kolunu sallayarak çok rahat giriyordu. Özel Kuvvetler Komutanlığı’na çok rahat giren bir sivil idi. Onun Apo ile çekilmiş fotoğraflarına rağmen kozmik şubelerde rahatça dolaşmasının gerekçelerini öğrenmek istiyorum? GNH yönetmeliğine göre örgütlendirilmiş ve sürekli GNH ile irtibat halinde olan kadrolu siviller belirlenir. Bu kadrolarda kadrolu öğretim üyeleri, kadrolu işadamları, kadrolu yargıçlar, kadrolu gazeteciler, kadrolu siyasiler ve milletvekilleri, kadrolu din adamları vardır. TBMM’de Gayri Nizami Harp kadrosundan milletvekilleri kimler? Basında GNH kadrosunda olan gazeteciler kimler? İş dünyasında GNH kadrosunda olan iş adamları kimler? Üniversitelerde GNH kadrosunda olan öğretim üyeleri kimler? Yargıda GNH kadrosunda olan yargıçlar kimler? Diyanet teşkilatındaki GNH kadrolu imamlar kimlerdir? Bugün yargıya intikal etmiş ETÖ davası ile ilgili adı geçen kişilerden ve mahkemelerde yargıç-savcı olan veya sanık olan kişilerden kaç tanesi kadrolu GNH elemanıdır? 367 krizinin aktörü Sabih Kanadoğlu ve AKP’yi kapatmak için formül arayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya GNH kadrosunda mı? Selam ve dua ile..


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi