Bayram düşünceleri
Yeni bir kurban bayramıyla daha karşı karşıyayız. Mübarek günler bir biçimde bereketiyle ve hayrıyla birlikte geliyor. Akıyor. Geçen yıl Ramazan ayıyla birlikte rahmete gark olduk. Kuraklık bitti. Yağmurlar yeniden mutat seviyesine geldi. Bu yıl da yine Ramazan yağmurlarla birlikte geldi. Hatta Ramazan öncesinde Adapazarı'na vardığımda tam yağmurlara denk gelmiştim ve bu bol ve mebzul yağmurlar bana eski Adapazarı'nı hatırlatmıştı. 1980 öncesinde Adapazarı Bangladeş veya bol yağmur alan toprak havzaları ve parçaları gibiydi. Özellikle yazları yağmur eksik olmazdı. Bundan dolayı boş araziler ve arsalar birer gölet haline gelirlerdi. O günlerden geriye eser kalmadı. Semanın arzla olan senkronizmi ve dengesi bozuldu ve yağmurlar adeta çekildi. Özellikle de 1990'lı yılların başlarında büyük kuraklıklar oldu. Ardından 2000'li yıllarda da benzeri kuraklıklar yaşandı ve barajlar S.O.S. vermeye başladı. Bereket ki, Allah'ın rahmeti yetişti ve bir önceki ramazanla birlikte yağmurlar yeniden eski seviyesine geldi ve bu bana Adapazarı'nda eski Adapazarı'nı hatırlattı. Bu vesile ile birlikte inşallah bu bayramlar da bize eski coşkulu bayramları geri getirir ve hatırlatır. O coşkulu bayramlar ki yeryüzünün cennete dönüştüğü zaman dilim ve karelerinden ibarettir. İncil'de ifade edildiği gibi yücelerde Rabbimiz ve yerde ise meserret yani sevinç anları. Bu sevinç ve coşkuyu insanın tek başına hissetmesi mümkün değil. Hissetmesi için insanın önce kendisiyle barışık olması gerekir. Bu yetmez, sosyal çevresiyle ve insanlık ile barışık olması gerekir. Bu da yetmez, tabii ve fiziki ortamıyla ve çevresiyle de barışık olması gerekir. Yeşillikten yoksun bir dünya bayramlarımızı yeşillendiremez ve bayram mekanı olamaz. Dolayısıyla mübarek münasebetlerde ve bayramlarda kirlenen sinemizi tövbeyle temizlememiz gerektiği gibi sosyal ve fiziki tövbelerle de sosyal ve fiziki çevrelerimizi temizlemeye gayret etmeliyiz.
Zilhiccenin ilk on günü gibi mübarek günlerden geçerek bayrama vasıl olduk. İnşaalah bu vuslat baharı hiç bitmez ve bayramımız bütün günlerin ve senelerin mayası olur. Bütün günlere bereket, coşku ve sevgi mayasını çalar. Belki Nasrettin Hoca'nın göle çaldığı maya bir gölü yoğurt yapmaya yetmez lakin insanların bayramı en asli ve ulvi şekliyle idraki belki de geride bayramasa( bayram gibi) günlere yol açar. Bayram mayasıyla mayalanmış günler itizar ediyoruz. Ve kurban bayramının ertesinde ise önemli günlere ulaşıyoruz. Zilhicce ayından sora yeni hicri yıl başlıyor. Yeni hicretimiz başlıyor. Fetret dönemlerinde bayramlarımız Akif'in deyimiyle hep mateme döndü inşallah yeni hicri yıl da matemden meserrete dönüşür. Meryem Cemile'nin Mevdudi ile mektuplaşmalarında anlattığı gibi, Rusya da ateizm döneminde dinsizlik propagandasının en yoğunlaştırıldığı dönemler Ramazan gibi mübarek aylar ve münasebetlere denk getirilmiştir. Bizde de 28 Şubat döneminde her ramazanımız ve kurbanımız psikolojik harp ile meserret değil matem günlerine çevrildi. En son geçen yıl da mah-ı Muharrem tulu ettiğinde Gazze İsrail ateşi altında yanıyor ve inliyordu. Galiba bu meserretin bir beşareti olarak bu kurban bayramında Gazze yolları açık bulunuyor. 'Yağmur bir damla ile gelir' misali inşallah bir yıl sonra Gazze'ye açılan yollar da aynı şekilde geniş sevincin bir numunesi ve başlangıcı olur.
1431 hicri yılı arefesinde Türkiye olarak asabi ve zor günlerden geçiyoruz. Millet olarak da ümmet olarak da kenetlenmeye muhtacız ve asabi günlerden geçiyoruz. İçeride siyasi hayat kilitlenmiş haldedir ve özellikle de sosyal barışımıza 'barış' adı altında gölge düşmüştür. Keza İsrail, Kudüs'te bir oldu bitti ile İslam aleminin gözbebeği olan Mescid-i Aksa'yı yıkarak ya da yıkmadan civarına bir Yahudi mabedi inşa etme eğilimindedir. İslam alemi tedbir alarak bu meseleyi tedarik etmezse korkulan gerçekleşir ve El Hayat gazetesi Yayın Yönetmeni Cihad el Hazin'in bir makalesinin başlığı muktezayı halimize uygunluk arz eder. El Aksa kaybediliyor mu? İnşallah bu soru sadece endişe boyutlarında kalır ve hakikate dönüşmez. Lakin bu hakikate dönüşmemesi İslam aleminin teyakkuz haline bağlıdır. Bu vesile ile birlikte, kurban bayramlarınızı tebrik ederken 20 gün kadar sonra hulul edecek yeni hicri yılınızın da hayırlara vesile olmasını şimdiden niyaz ediyorum. Yeni hicri yılımızın hayırlara vesile olacağına dair içimde büyük bir umut var. İnşallah bu umutları yeşerten beşaretlerin tomurcuklarını da kurban bayramında görürüz. Sevgiyle ve sağlıcakla kalın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.