İzmir’in imajını düzeltmek
İzmir Türkiye’nin demokrasi tarihinde önemli bir yere sahip değil mi? Cumhuriyet’in ilk muhalif partileri İzmir’den yola çıkmadı mı?
Danışıklı parti Serbest Fırka’nın İzmir çıkartması tek parti iktidarının gözünü korkuttuğu için bizzat kurucu başkanı Fethi Bey eliyle kapatıldı...
“Dörtlü Takrir”in, yani Türkiye’de çok partili hayata geçişin işaret fişeği olan ve anayasaya aykırı kanunların düzeltilmesi talebini ihtiva eden 1945 haziranında CHP Grup başkanlığına verilen önergenin altında İzmir milletvekili Celal Bayar, Aydın milletvekili Adnan Menderes’in imzası yok muydu?
Tek parti iktidarını değiştirecek siyasi hareketin başlangıcı olan önergeden sonra Menderes ve Köprülü CHP’den ihraç edildiler. Celal Bayar İzmir milletvekilliğinden istifa edip Demokrat Parti’nin genel başkanı oldu.
İlk çok partili seçimde (1946) İzmir’de vali eliyle muhalefetin propaganda yapması engellendi. Demokrat Partili bir vatandaş ağır yaralandı, bir başka Demokrat Parti taraftarı köylü jandarma tarafından meydan dayağından geçirildi. Celal Bayar, 1949’un 9 ağustosunda İzmir’de büyük bir miting yaptı. 1950’de DP iktidara geldiğinde, İzmir’in, Ege’nin desteği azımsanamayacak nisbetteydi.
1960 darbesinden sonra sağ muhalefet İzmir ve Ege’den güç aldı.
Peki İzmir’in yakın tarihinde zıddına olaylar yok mu?
İki mürettep olay var ki, unutulamaz. Biri 1926 “İzmir Suikasti”, diğeri 1930 “Menemen vak’ası”. Bu iki mürettep olay, Türkiye’nin ideolojik tanzimi için kullanıldı ve kullanılmaya devam ediliyor.
İzmir şu sıralar Türkiye’nin en “laik” ve en “atatürkçü” şehri olarak görülüyor. Neden? Her şeye rağmen belediye seçimlerinde ısrarla CHP dedi!
Demek ki Türkiye usulü laiklik hoşgörüden yoksun!
Atatürkçülük barışı sağlayan değil, çatışmayı ateşleyen bir ideoloji!
İzmir, Osmanlı dönemindeki kozmopolit yapısına, kalabalık azınlık ve levanten nüfusuna rağmen Türk ve müslüman kimliğini bilen bir şehirken, sonradan sentetik Türk kimliği ile yatıp kalkan, müslümanlıktan uzak duran bir şehir haline geldi. İzmir’e deniz yoluyla gelen bir yabancı, sahilde kimlik damgası bir cami göremez. Osmanlı döneminde vilayetin önüne yapılan küçük cami bile bir aralar buradan kaldırılmak istendi.
İzmir modeli, kültürsüz, kitapsız; bol alkol ve çıplaklık ihtiva eden Türkiye modelidir. Bunun övünülecek bir şey olmadığını anlamak için İzmir’de olayların çıkması gerekiyormuş demek ki!
İzmir’in imajını düzeltmek için kalem oynatanlar malum vak’ada göstericilerin iktidara olan öfkelerini ifade ettiklerini yazıyorlar! Böylece meseleyi normalleştirmeye çalışıyorlar. Demek ki, iktidarı taşlamak, iktidara karşı şiddet kullanmak serbest! Yanlışlıkla başkalarına gitmemek şartıyla!
İzmir’in normalleşmesi nasıl sağlanabilir?
Öncelikle ideolojiyi din olmaktan çıkarmak gerekiyor! Türkiye’nin bu çatışmacı ideolojiden arınması için kapsamlı kampanyalar açmak şart. Öğretim sistemini ideolojiden arıtmakta daha fazla geç kalmamak icab ediyor! Bu yönde yapılacak çalışmalarda İzmir “pilot şehir” olmalı!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.