Batının soykırım politikası
Jön Türk hareketinin önderlerinden olan Ahmet Rıza'nın Batı politikalarının ahlaken iflası diye bir kitabı var. Adam Batıcı olmasına rağmen Batı'nın ikiyüzlü ve ahlaksız politikalarını deşifre etmiş ve bunu söz konusu kitabında tarihi verilerle belgelendirmiştir. Ahmet Rıza'nın Batı ile ilgili tanıklığı Kur'an ifadesiyle 'şehide şahidun min ehlihi' tarzındadır. Yani içlerinden birisinin itirafı mesabesindedir. Batıcımız ve hatta Jön Türklerin ateisti, dinsizi bile Avrupa'nın çifte standardını görmüş ve ahlaksızlığının şahidi olmuştur. Türkiye'de Dersim olaylarına katliam yaftası yapıştıran Erdoğan'ın Ermeni meselesi bağlamında: "Ecdadımız katliam ve soykırım yapmaz' şeklindeki değerlendirmesi çelişki olabilir. Tarih ibretnümadır ve ibret mahkemesidir yoksa bazı mezheplerde bulunan ricat inancı gibi tarihi olayların şerit gibi geri sayılmasıyla ve eski olayların kahramanlarının dirilmesiyle muhakeme yapılamaz. Elbette tek taraflı katlim ve soykırım iddialarına karşı öte yakadan ve yandan bunu reddetmek gayet tabidir ve adildir. Zaten öte tarafın derdi ispatlamak değil suçlamaktır ve onu da yapıyorlar. Ama kendi katliamlarına hiç sahip çıkmıyorlar. Sözde Ermenistan katliamını görürken Bosna katliamını görmezlikten geliyorlar. Ve Bosna katliamında Batılıların muvazaa halinde olduğunu görüyoruz. Birincisi, siyasi muvazaa var. İkincisi de, fiili muvazaa var. Clinton'ın aktardığı gibi Mitterrand, Avrupa'nın ortasında bir Müslüman devlet istemediklerini söyleyerek icabını da yapmıştır. Yani Sırpları katliam hususunda cesaretlendirmişlerdir. Ama aynı çevreler yüz yıl önce de Anadolu'nun merkezinde bir Hıristiyan ve Ermeni devleti kurdurmak istemişlerdi. Bosna katliamına fiili katkı ise Srebrenitsa'da Hollanda tarafından yapıldı ve icra edildi.
Bunu en iyi biçimde aktaran ve anlatanlardan birisi ise Mladi Muslimani Genel Başkanı Edhem Baksictir ki, bu durumu gazetemiz yazarlarından Ayhan Demir'e tahlil etmiştir (Millî Gazete, 24 Kasım 2009). Edhem Baksic, Ermenistan ile Bosna arasındaki çifte standardı şöyle özetliyor: "Bütün dünya Srebrenica'da bir soykırım işlendiğini biliyor. Dolayısıyla Uluslararası Adalet Divanı'nın Lahey'de aldığı karar ile kişileri bireysel olarak suçlu bulup mahkûm etmesi yerinde bir karar. Ancak, Belgrat yönetiminin planlı ve hazırlıklı bir soykırım yürütülmesinde aktif rol oynadığını teyit eden sayısız kanıtlara rağmen, Sırbistan'ın katliamlara iştirakinin kabul edilmemesi kesinlikle adil olmayan bir karardır. Diğer taraftan, Lahey'de Sırpların soykırım yapmadığını savunan bazı Avrupa ülkeleri, yüzyıl öncesine dayanan sözde Ermeni soykırımı iddialarını ispatlayabilmek için kanıt bulmaya çabalıyor. Bu çifte standart ve inkâr edilemez gerçeklerin üzerini örtme çabası adalet eksikliğinin en açık ifadesidir. Bu tamamen bir ikiyüzlülüktür. Ancak bu ikiyüzlülük ile mücadele etmek gerekir. Türkiye ve Bosna-Hersek, bu ikiyüzlülüğe karşı birlik olmalı, birlikte mücadele etmelidir..."
Batı, sözde Ermeni soykırımına karşı köprü gibi ama Bosna ve Hocali katliamına duvar gibi duruyor. İsviçre'deki minare rezaletinden sonra aynı haftanın ikinci mühim hadisesi Bosna'da 1992-1995 yılları arasında kitlesel tecavüz dalgasının kurbanlarından Semka Agiç'in Avrupa Parlamentosu'nu ziyaretiydi. Srebrenitsa ayıplı Hollanda'nın milletvekili Emine Bozkurt'un daveti ile AP'de küçük bir toplantıya katılan Agiç, oğlunun katledilmesinden 15 gün sonra tecavüze uğramış. Faili tespit etmiş olmasına rağmen ve tecavüzün üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen "uluslararası camia" hiçbir şey yapmamış. Agiç'in dediği şu: "Bana bunu yapan 24 saat bile hapiste kalsa rahatlayacağım. Hiçbir şey olmamış gibi dolaşması acımı bir türlü küllendirmiyor. "Konuyu takip eden Uluslararası Af Örgütü yetkililerinin anlattıkları daha tüyler ürpertici. Yaklaşık 50 bin kadına tecavüz edenler büyük oranda biliniyormuş, bunların bir kısmı Bosna'daki Sırp Cumhuriyeti'nde banka müdürü, milletvekili, üst düzey bürokrat olarak görev başındaymış. Tecavüzlerin üzerinden 17 yıl geçmiş olmasına rağmen mahkum olan insan sayısı 18, evet sadece on sekiz! (Selçuk Gültaşlı - Semka Agiç Ve Minareler Nato'ya Bir Şey Anlatabildi Mi?: Zaman - 07.12.2009 02:18 ).
Yaşayan acılara katlanamayanlara karşı ve yüreğini soğutamayanlara karşı Batı'nın hiçbir tesellisi yok. Lakin Ermeniler, Hıristiyan Türkler de Müslüman olduğu için Türkleri tarih aşımı üzerinden sıkıştırmakta hiçbir beis yok. Sırpları sıkıştırmıyorlar ama Türkleri sıkıştırıyorlar. Bu da Batı adaleti! Aynen Batı'nın ateist ettiği lakin siyasi ayıplarını gözlerinden gizleyemediği Ahmet Rıza Bey'in yazdıkları ve anlattıkları gibi. Ortada Batı'nın siyaseten ve ahlaken iflası var. Batı bize, din ile siyaseti birbirinden ayırmamızı telkin ederken kendisinin siyasetle ahlakı birbirinden ayıralı yüzyıllar olmuş. İşte Ermeni tezleri bu ahlaksız zeminde yürüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.