Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Yol su elektrik

Yol su elektrik

Günümüzde bir insanın asgari ihtiyaçları arasında “yol, su ve elektrik,” vazgeçilmezidir. Dünyadaki her devlet, vatandaşlarına bu hizmeti götürmek zorundadır. Buraya kadar iyi, güzel ve pek ala.
“Bugün ülkemizde en çok yol yapılan yer neresidir?” Bilmeyenler için söyleyeyim. “Doğumuz ve Güneydoğumuz.” Şemdinli’nin dağ köylerinde ilk defa “devlet aracı ve adamı” gören köylülere rastladım. Bu iktidara kadar kimse gelip gitmemiş.
Sorularla devam edeyim. “En çok kaçak elektriğin kullanıldığı bölgemiz neresidir?” Bilmeyenler için söyleyeyim, “Doğumuz ve Güneydoğumuzdur.”
“Keban başta olmak üzere Atatürk Barajı’nın sularından en çok yararlanan bölgemiz neresidir?” Yine Güneydoğumuz.
Yani mevcut hükümet 70 yıldır; yol, su ve elektrik götürülmeyen köylere, dağlara, taşlara, ovalara, mezralara hizmet götürmüş. Ekmek yediği sofrayı inkâr etmeyen “her besmeleli insan,” bunları görebilir ve duyabilir.
Başkaları gibi masa başında oturup yazıyor değilim. Bizzat gördüklerimi ifadeye çalışıyorum. Gittiğim yolları gördüm, kaçak elektrik kullanan şehirleri, köyleri dolaştım, yüzlerce kilometre öteden kuru topraklara gelen su kanallarında ellerimi yıkadım.
Helalinden ekmek yemek isteyen ve şükretmesini bilen, ahirete inanan, Allah’tan korkan, kuldan utanan, elinin emeği, gözünün nuruyla beslenip, huzur-u mahşere “haramzede” olarak çıkmak istemeyen yüzlerce insanın, tarlasını işlediğini hem de yılda üç defa ürün aldığını gördüm. Yani bereketli topraklar bereketini kıskanmıyor ve veriyor.
Karşılıklı ya da yan yana oturan iki komşudan birisi; “Devletin hakkı üzerime geçmesin, yetimin hakkı, dulun hakkı, şehidin hakkı” diye elektrik parasını öderken, diğeri “Devleti nasıl kazıklarım” diye kaçak elektrik kullanmak için her yolu deniyor.
Aklıselim insanlara soruyorum: “Sokaklara çıkıp, anarşiye ve teröre kim karışır ve destek verir? Kaçak elektrik kullanarak devleti ve komşusunu enayi yerine koyanlar mı yoksa devletin hakkı milletin hakkıdır diye elektrik parası ödeyenler mi?”
Hükümet 60 yıldır asfalt görmemiş yollara son üç yıl içerisinde asfalt dökmüş. Duble yollar bütün Güneydoğu’yu baştanbaşa sarmış. Daha birkaç gün önce Urfa Mardin arasını gidip geldim, duble yollarda hummalı bir çalışma var ve bitmek üzereydi.
Beraberimdeki insanlara sordum, “Şimdiye kadar bu yollar nasıldı” diye. Dediler ki; “Gidiş gelişli yoldu ve fare deliği gibiydi. Bir kere gidip gelen araç, ertesi gün mutlaka bakım ve onarıma gitmek zorunda kalırdı.”
Yeri gelmişken başka bir örnek vereyim. Olay 28 Şubat iktidarı döneminde geçiyor. Yine aynı bölgemizde bir yol yapım ihalesi açılır. Güya yol inşaatına başlanır ve parası alınır. Bir müddet sonra yöre halkından şikâyet gelir.
“İhale yapıldığı halde neden yolumuz yapılmadı” denilir. Şikâyet yerinde incelenir ve yolun yapılmadığı görülür ama parası ödenmiştir. Tekrar ihale yapılır, yine parası alınır ama yol bir türlü bitmez. Ne zamana kadar? Bugünkü iktidar iş başına gelinceye kadar. Yılan hikâyesine dönen yolu mevcut hükümet bitirir.
Böyle örnekler çok. 28 Şubat döneminin ihaleleri incelenecek olsa neler çıkar neler. “Haksızların hak gaspında ısrarlı oldukları kadar, haklılar da hak aramada bir ve beraber olabilseler, alın terlerimiz, gasp ve soyguncuların kazancı olmayacaktır.”
Hakkâri ve civarı tam bir su cenneti. Zap suyu orada. Koca koca nehirler başıboş akıp duruyor. Zap suyuna ağıt yakanlar, bu suların neden değerlendirilemediğini hiç sordular mı acaba? “Kalkınmaya faydası olacak” diye suyun her yanı terörden geçilmiyor. Bölgede arıcılık ile büyük ve küçükbaş hayvancılık, Türkiye’yi ve dünyayı besleyecek kapasitede.
Hükümet şefkat elini uzattıkça reddeden ellerin kimlere ait olduğunu herkes biliyor. Esas mesele, “Şer güçlerin ittifak ettiği kadar hayırda yarışanların neden ittifak edemediğidir?” Hayırda ittifak etmesi gerekenler dağınık oldukça, şer güçlerin ıslığı gök gürültüsü gibi gelecektir. Tarihe insanlığın “yüz karası” olarak geçecekler alkışlanırken, “yüz akı” olarak geçecekler öteleniyor. Bu nasıl iş Allah aşkına?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi