Seviyesizliğin seviyesizliği
Siyasi nezaket mevzuunda Bülent Arınç’a ders verebilecekler sıralansa, öyle sanıyorum ki, çok kabarık bir liste ortaya çıkmaz. Birkaç gün önce gazetelerde yer alan haberi görünce acaba yanılıyor muyum diye düşünmeden kendimi alamadım.
“Eski DTP milletvekilleri” yazılı bir açıklama yapıp kapatılan DTP’nin eski Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna’ya yönelik “siyasi saldırı kampanyası yürütüldüğü”nü öne sürmüşler.
Bülent Arınç’ın, Ayna’ya yönelik sözlerini de “Siyasi nezaket ve üslup konusunda başkalarını uyarma hakkını kendinde gören Arınç, bir kadın politikacıya hakaret edecek kadar kontrolünü kaybetti. Bu çirkin hakareti kınıyor, herkesi siyasetin seviyesini düşürmeyecek bir yaklaşım içerisinde hareket etmeye davet ediyoruz” diye eleştirmişler.
Ne diyelim şimdi? Ahlâkı ahlâksızdan öğren mi? Kendileri hiç kontrolü kaybetmiyorlar, çünkü kontrolleri başkalarının elinde mi?
“DTP’de Ayna var!” Sadece ayna mı var? Kimler yok ki? “Bay”demir’i ne yapacağız? DTP siyasetinin seviyesini, hayır seviyesizliğini, ısbat için tek başına o yetmez mi? Bu ne müptezellik, bu ne mürezzellik, bu ne çirkeflik? “Bay”demir seviyesizliğin bile bir seviye olduğunu gösterdi cümle aleme!
Kadın da erkek de saygıyı hak edecek bir konumda değilse, sonucuna katlanmak zorunda. Siyaset kadın mesleği değildir. Ayna orada kadın olarak bulunmuyor, siyasi olarak bulunuyor. Bir kadın düşünün size gözünüzün içine baka baka küfrediyor. Ne yaparsınız? Sanıyor musunuz ki Ayna hanımın tutumu bundan farklı?
Elbette bayan Ayna, kimsenin şahsına küfretmiyor. 70 küsur milyonluk bir halka saygısızca davranıyor, hakaret ediyor. O sırtını terör örgütüne dayamış havalar neyin nesi? Bir uzlaşma zemini mi aranıyor, yoksa bu ülke insanının gözünün içine baka baka “ben her türlü kayıttan müstağniyim” mi deniliyor?
Hadi, DTP’lileri seçilmiş diye sineye çektik. Fakat gerçekten böyle meşru bir siyasi parti var mıydı? Hâlâ tereddüt içindeyiz.
PKK’sız tuvalete bile gidemeyenler, yetmez; büyük abdest mi yoksa küçük abdest mi yapayım diye sormadan edemeyenler nasıl gerçek bir siyasi parti oluşturabilir ki?
Terörü kutsamak hangi siyasi partinin kitabına sığar? DTP bunu yapmadı mı?
PKK’nın son mesajı ne peki? Meğer PKK Tokat saldırısıyla “laftan anlamayanlara kendi dillerinden mesaj” vermiş!
Aman ne nezaket, ne zerafet! Kandan ve şiddetten başka dil bilmeyenlerle ne konuşulabilir ki?
Bu Kürt kardeşlerimiz her halde tükenmez bir peynir ekmek hazinesine sahipler. Akıl da varsa, ye babam ye!
Neyse ki, Kuzey Irak’da aklı başında insanlar var. Hani parti kapanınca eskimiş DTP’liler halka gideceklerine “sine-i Mahmur”a koştular ya. Oradan da Erbil’e inip basın toplantısı yapmışlar. Tabii orası Türkiye değil. O yüzden DTP’lilere ne halt yeseler nazik davranmak mecburiyeti yok.
Heyetin basın toplantısında soru soran Kuzey Iraklı gazeteciler, AK Parti’nin başlattığı demokratik açılımın desteklenmesi gerektiğini belirterek, DTP’nin yanlış politika izlediğini vurgulamışlar.
DTP’li heyetinin demokratik açılım karşıtı açıklamaları hakkında soru soran Kürt köşe yazarları ve gazeteciler, DTP heyetine neden partinin “Abdullah Öcalan’ın ve terör örgütü PKK’nın sözünü dinlediğini” sormuşlar. “DTP neden PKK’dan bağımsız çözüm üretmedi” demişler.
Kürdistan Report gazetesi yazarlarından Hasan Mustafa “AK Parti bir kişiden ibaret değil. Bence Kürt açılımı güzel ve iyi gidiyor. Ama bu açılımla ilgili irade sizin elinizde değil. Siz 3 ülkeye karşı savaşmak mı istiyorsunuz? Bizi de mi savaşın içine çekmek istiyorsunuz? Neden kendi çözüm önerileriniz ile yola çıkmıyorsunuz?” demiş.
Al sana bir siyasi nezaketsizlik daha! Hadi bir bildiri daha yayınlayın!
Edep yahu, edep yahu!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.