Kameralı tuzak
Mısır kameralı tuzağı tartışıyor. Son sıralarda Mısır rejimi kendi kamuoyu ve dünya kamuoyu önünde küçük duruma düştü. Elbette ki, kendi yaptıkları ve tutumu yüzünden. Mübarek daha önceleri ‘Filistin halkını ve Gazzelileri açlığa mahkum etmeyiz’ şeklinde değerlendirmelerde bulunuyordu. Lakin son geldikleri konum, Gazzelileri açlığa mahkum ettikleri yönünde. Nedeni de, Gazze ile Mısır arasına tam Rafah bölgesinde bir çelik duvar örme niyeti. Bu niyetlerini eyleme koydular bile, neredeyse duvarın yarısı tamamlandı. Lakin gelen tepkileri yatıştırmak üzere ‘istim arkamdan gelir’ misali birtakım mizansenler ve tertipler içine girdiler. Bu tertiplerle hem halkın iradesini hem de İslâmi değerleri manipüle ettiler. Yusuf Karadavi ve Selman Avde gibi bağımsız alimler grubu Mısır’ın ikame etmekte olduğu çelik duvarla alakalı olarak haram fetvasını verdiler. Bunun Gazzelileri açlığa mahkum etmekten başka bir anlamı olmadığını hatırlattılar. Hatta hadisi şeriflerde ifade edildiği gibi bir kadın bir kediyi hapsederek onu beslemediği gibi merada beslenmesine de engel olduğu için cehennemlik olduğunu hatırlatarak, “bir kedi yüzünden cehenneme gidilirse, 1.5 milyon Gazzeliyi açlığa mahkum edenlerin halini ve vebalini tasavvur edin” kabilinden değerlendirmelerde bulundular. Bu değerlendirmelere karşı gardını almak isteyen Mısır yönetimi de kaçıncı kez ise Sarkozy’nin pardon Mübarek’in Şeyhi Muhammed Seyyid Tantavi’yi devreye soktu. Bunun üzerine Fehmi Huveydi’nin hikaye ettiği hadise yaşanıyor. Yılın son günüdür (31/12/2009). İslâmi Araştırmalar Kurumu (Mecmau’l Buhus el İslâmiyye. Bizde Din İşleri Yüksek Kurulu benzeri) toplantı halindedir. Ama alışık olmadık bir hava vardır. Ortalıkta kameralar kaynamaktadır. Üyeler buna bir anlam veremezse de Vakıflar Bakanı Zakzuk’un orada bulunmasına yorar ve hamlederler.
¥
Lakin ‘karamanın koyunu sonra çıkar oyunu’ misali biraz sonra Sarkozy’nin Şeyhi Muhammed Seyyid Tantavi önceden hazırlamış olduğu yazılı bir metni çıkarır ve kameralar önünde Kurum adına açıklamasını yapar ve çelik duvarın yasal olduğunu söyler ve karşı çıkanların da günaha girdiklerini ilave eder! Bu bağlamda, Karadavi ve Avde gibiler duvara karşı çıkarak cürüm ve günah işlemiş olurlar. İslâmi Araştırmalar Kurumu üyeleri ise kendileri namına yapılmış bu açıklamayı ağızları açıkta izlerler. 25 Ezher alimi duvarın dikilmesine karşı çıkmalarına rağmen Ezher Şeyhi Tantavi’ye omuz ve destek veren kendi cinsinden adamlar da vardır. Bunlardan Abdulmuti Beyumi, Ezher hocalarının verdikleri karşı haram fetvasında hata ettiklerini ve meseleyi kavrayamadıklarını ileri sürmüştür. Yine böyle yandaş ve yardakçı hocalardan birisi olan Abdulmuti Hicazi de sınırların hürmeti ve saygınlığı olduğunu ve bunu ihlal edenlerin günaha gireceklerini ifade etmektedir. Karadavi’ye seslenerek, ‘senden izinsiz evine ve harimi ismetine girseler buna göz yumar mısın?’ diye sorarak mugalata ve demogojinin sınırlarını zorlamıştır. Haklı olarak Fehmi Huveydi burada siyasetin dine değil, dinin siyasete açık bir suretle alet edildiğini hatırlatmaktadır. Gerçekten de dini ilkeler ve değerler, ‘ulu’l emr’ yaftası ve mugalatası (hakikatı farklıdır) altında yöneticilere kurban edilmiştir. Dolayısıyla meselenin şer’i yönü yukarıdan ısmarlama bir fetva ile halledilmiş görünmektedir. İşin gerçeği ve vicdani kanaat ise başka vadide seyretmektedir. Mısır yönetimi bununla da kalmamış yaptıklarını onaylatmak için ale’l acele meseleyi Meclis’e taşımış ve Müslüman Kardeşler üyesi vekillerin aleyhteki oylarına mukabil duvar inşası Meclis’ten de jet hızıyla geçmiştir. Böylece Mübarek yönetimi Karukuşi anlayışına tüy dikmiş oldu.
¥
Mısır’da dinin siyasete alet edilmesi örneği ne ilk ne de son. Çarpışan fetvalar veya saltanat uleması ile rabbani alimlerin verdikleri cüzdan ile vicdan fetvaları birçok alanda çatışıyor. Tantavi daha önce riba ve faizi de helal saymıştır. Selefi Cadu’l Hak Ali Cadu’l Hak da bazı meselelerde sağlam durmasına rağmen geçmişte özellikle Sedat döneminde İsrail’le barışa fetva veren kişiler arasında yer almıştır. Halefi Tantavi ise kaçamak da olsa Şimon Peres gibilerle kameralar önünde tokalaşmaktan çekinmemiştir. Mısır Arap dünyasının lideridir ve sağa dönse Araplar sağa, sola dönse Araplar sola dönmektedir. Saltanat alimleri de ayçiçeği gibidir. Sultanlar hangi yöne dönse onlar da sultanın yönüne dönmektedirler. Bizdeki Zekeriya Beyaz gibi u’lu’l emr meselesini çarpıtan Abdurrahman Bisar ve Abdulmünim Nimr gibiler seleflerinin hilafına İsrail ile barış lehinde fetva verebilmişlerdir. Dolayısıyla halefleri Tantavi bugün onların izinde yürümektedir. Dolayısıyla ulema da ikidir. Ulema-ı su ki, ahirzaman diliminde baskın hoca ve alim karakterini arz etmektedir. Karşısında da ulema-ı gureba vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.