Ah koltuk ah!..

Ah koltuk ah!..

Feyzi İşbaşaran..
Özal ekolünün bakiyesi..
Başbakan Başdanışmanlığı, Başbakan Özel Kalem Müdürlüğü ve de 8. Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal’ın Halkla İlişkiler Başdanışmanlığını yaptı..
Daha sonra da Elazığ Milletvekili olarak Meclis’te AK Parti sıralarında oturdu..
Ta ki, Aralık ayının son günlerine kadar!..
Trafik polisleriyle yaptığı malûm muhabbet basına yansıyınca işler karıştı.. Partisi kendisini ihraç edecekti.. O erken davranıp istifa etti.. Şu an yine Elazığ Milletvekili ancak bağımsız..
Feyzi Bey, 2007 genel seçimlerinde AK Parti saflarından listenin sonunda değerlendirilmiş bir milletvekili adayıyken, diğer partilerin ülke barajına takılmaları ve AK Parti’nin barajı aşamayan partilerin de oylarını alması neticesinde seçildi.. Kısmeti varmış.. Tabii ki en önemlisi Allah’ın takdiri..
Evet, neticede Feyzi İşbaşaran’ın Tayyip Erdoğan’ın partisiyle yolları ayrıldı.. İstifasını açıklarken yaptığı basın toplantısındaki söylemleri de oldukça enteresandı..
İşbaşaran, bundan sonra “bağımsız milletvekili” olarak TBMM’de görev yapacağını ifade etti ve ardından da acayip şeyler söyledi: “Bu istifa Başbakan’a hediyemdir, evimin etrafında sürekli polisler dolaşıyor ve tehdit alıyorum.. Benim, eşimin ve çocuklarımın can ve mal güvenliği yoktur.. Şayet, başıma bir şey gelirse bunun sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan’dır”..
Ancak aynı İşbaşaran henüz 8-9 ay önce, yani, 2009’un Mart ayında Elazığ-Karakoçan’da “Başıma bir şey gelirse müsebbibi Tayyip Erdoğan’dır” dediği Başbakan’a övgüler düzmüş!.. Hem de ne övgü!..
O tarihte AK Parti Milletvekili olan Feyzi Bey, yanında Tarım Bakanı Mehdi Eker ve Elazığ Milletvekili Faruk Septioğlu olduğu halde Karakoçan’da yerel seçimler münasebetiyle yapılan mitinge partisine destek için gitmiş ve bakın vatandaşlara nasıl hitap etmiş:
“Artık Karakoçan il muamelesi görüyor.. Buraya genel başkanlar, bakanlar geliyor.. Dünyanın en büyük lideri, Genel Başkanımız, Başbakanımız, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakın çalışma arkadaşı Tarım Bakanımız Mehdi Eker aramızda.. Ben de arkanızdayım.. AK Parti Türkiye’nin her yerinde.. 780 bin kilometrekaresinin her metrekaresinde biz varız.. Dünyanın en büyük lideri olan Başbakanımız Tayyip Erdoğan’ın gücünü zayıflatmaya çalışanlar bizim trenimize binemezler..”
Feyzi Beyin bu konuştukları, Tayyip Bey’e yaptığı methiyelerinden sadece biri.. Araştırsam, bunun gibi onlarcasını bulabilirim..
Tayyip Bey’i son derece övücü cümlelerle adeta göklere çıkartan Feyzi İşbaşaran şimdi ne oluyor da aynı lideri yerden yere vuruyor?..
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?..
İşte bunu anlamak gerçekten zor..
Derdimiz İşbaşaran’ı zem etmek değil aslında.. Kendilerini tanımam da.. Ancak koltuk varken farklı, koltuk gittikten sonra daha farklı konuşmak, er kişiye yakışmaz, delikanlılığa da sığmaz!..
Şimdi adama sormazlar mı; “İyi güzel be kardeşim, şu anda hücum ettiğin Tayyip Erdoğan’ın partisine vakti zamanında neden girdin?..
Hiç mi ferasetin yoktu, ey Feyzi İşbaşaran?..”
¥
Yazıma devam edeyim;
Akıl..
Halik-i Zülcelal’in biz insanlara ikram etiği en büyük hazinelerden birisi..
Belki de en önemlisi..
Tabii bir de “hırs” var.. O da her insanda bulunan, bazen iyiye delâlet eden, bazen de kişinin mahfı perişan olmasına sebep olan bir haslet.. İnsanoğlu eksik olduğundan bazı zamanlarda bu iki olguyu birbirine karıştırıyor.. Yani, hırs aklın önüne geçtiği vakit pirincin taşı ayıklanamıyor!..
Mesela; kişi, sadece aklını kullanması gerektiği bir anda işin içine hırs ve kıskançlık katınca, işler tabiri amiyâneyle çorbaya dönüyor..
Bakıyorum da mevcut iktidarı alt edebilmek için kimler kimlerle nasıl kol kola girmiş... Bir başka ifadeyle, şapla şeker nasıl da birbirine karışmış...
CHP’liler.. Ergenekoncular.. Aşırı solcular.. Kavmiyetçiler.. ADD’ciler.. Milliyetçi söylemi her şeyin üstünde tutanlar.. Eskiden hızlı Marksist olup avanta-lâvanta ekonomisinden nemalanıp büyük işadamı olanlar.. Aziz milletimizin önemli bir bölümünü göbeğini kaşıyan kıllı insanlar diye hakir gören yazarlar.. Başörtülü talebe kızlara hâlâ daha yasak uygulayan rektörler.. Kendilerini CUMHURİYET KADINI olarak isimlendiren, ancak pejmürde görünümleriyle, zarif, nazik ve hanımefendi olan gerçek Cumhuriyet hanımlarına adeta hakaret eden konkenci kokanalar.. Ve daha neler neler!.
Ancak madalyonun tersine de iyi bakmak gerekir.. İktidarlar da kendi fikriyatına, kendi siyasi meşrebine uygun olan kişilerle çalışmalıdır.. Her önüne gelen bünyeye katılırsa, her yoldan geçen milletvekili yapılırsa, adam da aşka gelir ve “Nasılsa sırtımda yumurta küfesi yok” deyip yuvadan uçar gider.
Son olarak şunu da hatırlatıp yazımı bitireyim.. Başbakan Tayyip Erdoğan bugün Meclis’te yapacağı konuşmada “emekliler” için önemli bir açıklama yapacak.. Umarız, “ağzı var dili yok” fotoğrafı veren cefakâr emeklileri sevindiren bir neticeyi açıklar sayın Başbakan!..
Yok, yine “eski hamam, eski tas” olacaksa, emekliler yine % 2’lik, % 3’lük oranlarla sürünmeye devam edeceklerse, işte o zaman Allah sabır versin!..
Tayyip Bey de bu kesimden bir daha oy filan beklemesin!..
Yine de, “ümit fakirin ekmeği” diyor, emekliler!..
Ve Başbakan’dan müjdeyi bekliyorlar..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi