Diyarbakır bedende, “Kimse Yok mu”yu gördüm gidende
“Bir harf öğretenin hizmetçisi olurum” diyen ve bu düşünce ruhuyla hareket eden insanların bayramlaştığı bir gün geçirdim Diyarbakır’da. Asla ve kat’a terörle adı anılmaması gereken bir Diyarbakır yaşadım.
Bildiğim, bilmek istediğim. Gördüğüm, görmek istediğim. Anladığım, anlatmak istediğim Diyarbakır buydu. Onu buldum, gördüm, hissettim, yaşadım, selamlaştım, konuştum, kucaklaştım, insanca ve İslam’ca davranıp; insanca ve İslam’ca karşılığını aldım.
Bu söylediklerimin hepsini ayrı ayrı başlıklar altında yazmak mümkün ama “Kimse Yok mu Derneği”, “Fon da Müzik Yapım” ve müzik dünyasının karakterli sanatçılarından Erhan Güleryüz’ün yaptığı fedakârlıklara haksızlık etmemek adına önce onların iyiliklerinden söz etmeliyim. Diğer güzellikleri paylaşmayı daha sonraya bırakayım.
Ülkemizin ve milletimizin birlik ve beraberliğine hizmet etmek amacıyla “Fon da Müzik” çatısı altında bir araya gelen 11 duyarlı sanatçımız, Peygamberimiz (s.a.v.)’i anlatan “İftihar Abidemiz Efendimiz” adında bir çalışma yapmışlar ve satışlardan elde eden gelirleri de “okuma salonları açılmak” üzere Kimse Yok mu Derneği’ne bağışlamışlardı.
Kimse Yok mu Derneği, bu 11 sanatçının memleketleri başta olmak üzere, yurt genelinde ve özellikle de okuma imkânı bulamayan genç nüfusun kalabalık olduğu şehirlerde, sayısı 1 ila 20 arasında olan salonlar açmakta ve devletimize, milletimize hizmet etmekte.
Geçmişte bizim toplumumuzu ayakta tutan ve ölmek üzere olan yardımlaşma usulümüz “imece”yi de böylece hayata geçiren Kimse Yok mu Derneği, Diyarbakır’da yeni bir salon daha açtı. Erhan Güleryüz adı verilen okuma salonu, imkânsızlık sebebiyle kitap okumak isteyenden ortaöğretim ve yüksek öğretime gitmek isteyen herkese hizmet sunuyor.
Sadece burada yazmakla olmuyor tabii. Okumak isteyen ama ailesinin gücü olmadığı için okuyamayan veya terör sebebiyle göç yaşamış, maddi imkânlardan yoksun çaresizlerin imdadına yetişmenin ne demek olduğu, her türlü eğitim imkân ve fırsatının sunulduğu modern sınıflarda okuyan çocukların gözlerine bakılınca anlaşılıyor.
Cehaletten kurtulmanın tek yolunun okumak olduğunu bilmeyen yoktur herhalde. Eğer varsa, sanırım cehaletten kurtulmak istemediği için böyle düşünmektedir. Terör başta olmak üzere, bütün kötülüklerin başı cehalettir. “Aldatılmışlık, dışlanmışlık, yok sayma, ciddiye almama, görmezden ve duymazdan gelme” gibi “gayri insani, gayri ahlaki ve gayri İslami tüm davranışlar” bir cehalet örneği değil de nedir?
Evet, bir cehalet örneğidir. İşte Kimse Yok mu Derneği, duyarlı sanatçıların ve varlıklı ailelerin yardımlarıyla, cehaletin üstüne gidiyor ve insana hizmette sınır tanımıyor. Biz de bu hizmete katkıda bulunmak üzere hayali olarak korkulan ve özellikle korku şehri haline getirilen Diyarbakır’a büyük bir huzur ve güven içerisinde gittik. Yine büyük bir huzur ve güven içerisinde okuma salonunun açılışını yaptık ve gözyaşlarıyla uğurlandık.
Diyarbakır’ı veya bölgeyi, korku ve endişe yuvası haline getirenlerin dışında bütün bir halk, bu okuma salonlarından son derece memnun ve duacılar. Diyarbakır’da şimdiye kadar insanlara üç şey sunulmuş: “Panik, korku ve endişe.” Belli mihraklar kimi zaman üçünden birden, kimi zaman da tek tek yararlanmış ve nemalanmış. Bakın bir baba neler söylüyor:
“Çocuğumun eline üç beş kuruş para verip, istedikleri yeri taşlatıyorlardı ve biz bunları göremiyor, bilemiyorduk. Şimdi çocuklarımız taş yerine kitap taşıyor; evini, barkını biliyor, anasını babasını biliyor, büyüğünü küçüğünü biliyor. Biz çocuklarımızı malum belalardan kurtaramamıştık ama bu okuma salonları sayesinde yüzümüz güldü, evimize bereket geldi, birbirimize sahip çıkar olduk ve insan gibi yaşamakla birlikte, insan gibi birbirimizle görüşüp konuşur olduk, bir aile olduğumuzu anladık.”
Bu sözler gözü yaşlı bir babanın feryadıydı. “Bir babanın feryadıydı” demek yanlış aslında. Diyarbakır’da veya başka şehir, ilçe ve köylerimizde, “kötü ile iyiyi” birbirinden ayırt edebilen aileler arasında bir anket yapılsa, hepsinin söyleyecekleri bunlardan ibarettir. “Kimse Yok mu Derneği” ve sanatçı Erhan Güleryüz, Türkiye’ye, Diyarbakır ve Diyarbakırlıların tarihine, bir insanlık destanı yazdılar, biz de bu destanı yaşayıp tarihe not ettik.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.