Mehmet Âkif İnan’a vefa...
Yeter bize vefa elbiseleri...
Bu mısra, 10 yıl önce kaybettiğimiz Mehmet Âkif İnan’ın. 1940 Urfa doğumlu. Demek ki, yaşasaydı 70 yaşında olacaktı.
Akif İnan erken yitirdiğimiz bir değer, bu yüzden. 10 yıl sonra, Urfa’da onun doğduğu ve vefat ettiği şehirdeyim.
Bozgundan çıktım kan içindeyim
Yeni bir savaşa kuşandır beni
Bozgunları yaşamış neslin ardından gelen Âkif İnan, yakın geçmişi zamanını ve böyle yorumluyor.
Gerçekten bozgundan çıkmıştık ve kan içindeydik. Türkiye yüzyılların mirasını bozgun psikolojisiyle tepmiş, güya yeni bir yola girmişti. Sanki bu onu gerçek kurtuluşa götürecekti. Bozgunlar zafer gibi sunuldu topluma. Elbette, bunu fark eden ve itiraza cür’et edenler de vardı.
Necip Fazıl, 1943’ten sonraki hayatını bu itiraza adadı. Mağlubiyetin galibiyet gibi sunulmasını, kitlelerin böylece afsunlanmasını hazmedemedi. Çok önemsediği şairliği önce bir süreliğine bir kenara bıraktı. Yakın tarihin kişilik bozukluğu halinde milletin hafızasına yerleştirilmek istenen sahteliklerine itiraz etti. Bu mücadelenin öyle kısa vadede sonuca ulaşmayacağını anladı. Zira hasar çok derindi. Son demlerine kadar şairliğini ön plana çıkarmaya fırsat bulamadı. Ancak son demlerinde onun tekrar saf şiire yöneldiğini görüyoruz. Bu sefer, bir ömrün birikimi ile konuşuyordu.
Âkif İnan, Necip Fazıl’ın itirazını en iyi kavrayan ve bu yolda yürüyenlerdendi. Şiir, fikir, hareket birlikteliğini sağlayan ve ömrünü davasına adayan bir bütün insan. Şiire ne sebeple başlamış olursa olsun, sonradan vazife icabı şair ve edib oldu. Şair ve edib olarak tanındı, şiirlerinde bile tefekkür ağır bastı. Şiirin esas karakteri olan lirizm yerine akıl ve tefekkür onun şiirlerini belirledi. Heyecanlarını hikmete büründürmeye çalıştı. Tıpkı hemşehrisi büyük Nâbî gibi.
İşte onun bazı şiirlerinden seçilmiş mısralar:
Edeb senin, sabır benim derimdir
En iyi anlatış artık susmaktır
Istırap varoluş şartı oldu
Candır aşkın bedeli.
Akif İnan, şair ve edebiyatçı olarak tanındı. Bu yüzden düşünce cephesi ihmal edildi. Fikir yazılarını 1983’te yayınlanan Din ve Uygarlık isimli kitabında topladı.
Kitaplaşmamış gazete yazıları, onun kurucusu olduğu Memur-Sen tarafından geçen sene derlenerek yayınlandı. Hakkında Türkiye Yazarlar Birliği ve Memur Sen Kayseri Şubesi hatıra kitapları yayınladılar.
On yıl sonra onun çok yönlü kişiliğini yorumlayan ve genç nesillere tanıtan yeni çalışmalara ihtiyaç var. İnşaallah bu sene, Âkif İnan’ın hatırlanarak toplum hafızasına yeniden takdim edilmesi yönünde daha güçlü adımlar atılır.
Âkif İnan, bize sağlığında hep Urfa’yı hatırlatırdı. Şimdi Urfa onu hatırlıyor ve bize hatırlatıyor. 8 Ocak Cuma akşamı Şanlıurfa Belediyesi’nin, 9 Ocak Cumartesi gecesi de Türkiye Yazarlar Birliği Urfa Şubesi’nin düzenlediği toplantılar var.
Soyumu yüklendim bu çağ içinde
Urfa bir dağ gönlüm bir ağ içinde
Merhum Akif Ağabey’e rahmetler niyaz ediyorum...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.