LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Bana devlet cinayet işliyor dedirtemezsiniz!

Bana devlet cinayet işliyor dedirtemezsiniz!

- Lütfü Bey; bugüne kadar tarihimizin karanlık olayları "devlet sırrı" denilerek milletimizden gizlendi. Uygun görürseniz bu haftaki sohbetimize "devlet sırrı" denilerek milletten gizlenen bu tip karanlık olaylar hakkındaki değerlendirmelerinizi alarak başlayalım mı?
- 2000 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde aydınlar, sanatçılar, sivil toplum örgütleri tarafından cumhurbaşkanlığına aday gösterildiğimde, bu tip karanlık olayların "devlet sırrı" denilerek gizlenmesiyle ilgili olarak, "Eğer cumhurbaşkanı olursam devletin bilip de milletin bilmediği hiçbir şey olmayacak" diye söz vermiştim. "Bir ülkede bunca karanlık olay cereyan etmişse, binlerce faili meçhul cinayet işlenmişse, bunlar ‘devlet sırrı’ denilerek milletten gizlenemez" demiştim. Bakın bugüne kadar faili meçhul olarak kalmış pek çok cinayetin faillerini devlet bilmekte, ama millet bilmemekte. Bırakın karanlık olayların, karanlık yapılanmaların milletten gizlenmesini, bunlar başbakanlardan bile gizlenmekte. Nitekim Genelkurmay'a bağlı Özel Harp Dairesi'nin varlığı, kurulduğu 1953 yılından 1974 yılına kadar başbakanlardan bile gizlenmedi mi? 1974 yılında Başbakan Bülent Ecevit tarafından tesadüfen öğrenilmedi mi? Genelkurmay bünyesindeki Özel Harp Dairesi'nin ABD tarafından kurdurulduğu ve masraflarının da yine ABD tarafından karşılandığı ancak o zaman ortaya çıktı. Özel Harp Dairesi hakkında bugüne kadar 6-7 Eylül olaylarını, Kahramanmaraş, Çorum, Sivas ve 1 Mayıs katliamlarını, Kültür Sarayı'nın yakılmasını, şehir hatları gemilerinin batırılmasını, politikacı, gazeteci, üniversite hocası gibi birçok tanınmış kişinin öldürülmesini, binlerce faili meçhul cinayeti, Başbakan Bülent Ecevit'e yönelik suikast girişimini gerçekleştirdiği gibi daha pek çok iddia ortaya atıldı. İşte bugün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast düzenleyecekleri suçlamasına muhatap olan subaylar da Özel Harp Dairesi'nde görevli subaylar değil mi? Hâl böyleyken hâlâ devlet, "Bana devlet cinayet işliyor dedirtemezsiniz!" tavrı içine girebilir mi? Bütün bu cinayetler, katliamlar, suikastlar, sabotajlar "devlet sırrı" denilerek hâlâ gizlenebilir mi?
HALKA KARŞI HARP DAİRESİ!
- Kemalist çevreler Özel Harp Dairesi'ndeki kozmik oda denilen odanın aranmasına "Burada ülkemizin işgale uğraması durumunda uygulanacak savunma sırları saklanıyor" gerekçesiyle karşı çıkıyorlar. Sizce bu karşı çıkışlarında haklılar mı?
- Şu anda ülkemizi işgal edebilecek tek güç kimdir? Hiç şüphesiz ABD'dir. Peki Özel Harp Dairesi'ni kurduran güç nedir? O da ABD'dir. ABD'nin 1953 yılında Özel Harp Dairesi'ni kurdurduğu bilinmektir. Peki Özel Harp Dairesi'ni kurduran ABD olduğuna göre, burada saklanan sırları en iyi kim bilir? Hiç şüphesiz ABD bilir. Öyleyse ABD’nin bildiği savunma sırlarımızla ülkemiz nasıl ABD işgaline karşı savunulabilir? Demek ki kozmik odada saklanan asıl sır bu değildir. O halde ABD'nin bilip de halkımızın bilmediği asıl sır ne olabilir? İşte asıl bunun üzerinde düşünmemiz gerekmektedir. Malumunuz ABD, Özel Harp Dairesi'ni Türkiye'nin komünistlerin eline geçmemesi için kurdurmuştur. Komünistlerin halk ayaklanmasıyla Türkiye'yi ele geçirmemesi için kurdurmuştur. Kapitalist rejimin yerini komünist rejimin almaması için kurdurmuştur. Ancak komünist blokun yıkılmasından sonra bu ihtimal son bulmuştur. Peki ABD dün kendisi için tek tehlike olarak gördüğü komünizmin yerine bugün neyi koymuştur? İslâmcıları koymuştur. ABD açısından bugün tek tehlike budur. İşte onun içindir ki ABD'nin kurdurduğu Özel Harp Dairesi'ne ait kozmik odada şu anda saklanan asıl sır da bu olmalıdır. Belli ki bu odada dün komünist halk ayaklanması ihtimaline, bugün ise İslâmcı halk ayaklanması ihtimaline karşı uygulanacak özel harbin planları saklanmaktadır. Bu demektir ki Özel Harp Dairesi'nin amacı düşmana karşı savaşmak değildir; ABD'nin düşman gördüğü halk kesimlerine karşı savaşmaktır. Bu anlamda Özel Harp Dairesi adeta Halka Karşı Harp Dairesi'dir! Eğer halk ABD'nin istediği rejimin dışında ülkeye bir rejim getirmek isterse, halka karşı harbe girişilecektir! Bu kapitalist zulüm ve sömürü düzenini koruyup kollamak için halka karşı harp yürütülecektir!
KARA KUTULAR AÇILSIN, DERİN SIRLAR SAÇILSIN!
- 1971 yılında darbe yapmak üzere örgütlenen 9 Mart cuntasının içinde Uğur Mumcu, Mümtaz Soysal gibi üniversite hocalarıyla birlikte yer alan bugünün Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal, geçen hafta çok önemli itiraflarda bulundu. Bu arada bir başka önemli itiraf da Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yıllarca tercümanlık yapan Yıldırım Beğler'den geldi. Ne düşünüyorsunuz bu itirafçılar ve itiraflar hakkında?
- Hasan Cemal, "Darbe olması için çalıştık; gençleri kışkırttık; sonuçta darbe oldu; ama olan da ülkeye ve gençlere oldu; Deniz Gezmiş'lerin idamında payımız var; sonuçta onlar idam oldu, biz beraat edip kurtulduk. Çünkü işin ucu Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur ile Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler'e dayanıyordu" şeklinde özetlenebilecek bir itirafta bulundu. Bu itiraf akla şu soruyu getiriyordu. Eğer şu anda gündemde olan Ergenekon bir darbe örgütlenmesiyse, acaba bunun ucu hangi Genelkurmay Başkanı'na, hangi kuvvet komutanına dayanıyordu? Ve acaba tarih yine tekerrür mü edecekti? Ergenekon Davası'nın sonucunda da 1 numaralar kurtulacak, son numaralar güme mi gidecekti? Nitekim şu an bile son numaralar hapisteyken, 1 numaralar korunup kollanıyor değil mi? Bu arada Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yıllarca tercümanlık yapan Yıldırım Beğler'in itirafları da tüyler ürperticiydi. Yıldırım Beğler, "Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan'ı Hizbullah değil Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir birimi olan Özel Kuvvetler'in C-Timi öldürdü" demekteydi. Ayrıca pek çok cinayetin Özel Kuvvetler’ce işlendiğini, ama bunların PKK'nın, Hizbullah'ın, sol örgütlerin üzerine atıldığını ifade etmekteydi. Neyse uzatmadan size kısa yoldan bir şey söyleyeyim mi? Benim için bu itirafçılar, derin devletin kara kutularıdır! Derin devletin sırlarının bulunduğu kara kutulardır! Nasıl ki uçakların kara kutularının açılması sonucunda olup bitenler aydınlanıyorsa, bu kara kutular açılıp konuştukça da karanlıklar birer birer aydınlanacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi