Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Hangisi daha derin..

Hangisi daha derin..

Asker ve CHP karşı karşıya!
Eskiden yok idi, iş bu rivayet yeni çıktı..
Ulusalcıların, ulusal bağımlıkçı Mustafa Kemal imajına Sinan çetin'den bir eleştiri geldi.
Yıl 1934. Türkü söylemek yasak.. Batılılaşmak için kılık-kıyafetimizden, “beşeri münasebetlerimize” kadar her şey bu yeni adabı muaşeret kurallarına göre olacak. Cumhuriyet Baloları onun içindir.. Türk Müziği madem yasak, Batı müziği çalınacak. Hani Bayburt'un Bayburt olalı böyle bir işkence görmediği günler.. Devlet senfoni orkestrası, Devlet Opera ve Balesi boşuna kurulmuyor.. çağdaş / Muasir Medeniyet seviyesine ulaşılacak ya..
Hey gidi günler hey..
Kim bilir; nerededir zavallı Fikriye'nin mezarı.. Fatih Bayhan bulmuş mudur acep derin sevgilinin yerini..
Kim bilir..
Sinan çetin'i kutluyorum. Her şey fıkra gibi. Hani Osmanlı kabadayısı, Cihangir'de bir Ermeni'yi yakalar: “İman et bre kafir, yoksa keserim kelleni” diye kükrer. Ermeni tir tir titremektedir. Bakar adam sarhoş, elinde pala gibi bir bıçak. “Tamam” der, “Tamam iman edeceğim de, söyle ne yapacağım..” Kabadayı bir an düşünür, “İşte onu ben de bilmiyorum” der ya? çetin, yapacağını yapmış.. Jandarma türkü çığırılan bir evi basar, mavzerler üzerine doğrulmuştur.. Türk müziği yasak. Bethoven, Mozart çalınacak. Emir büyük yerden.. Saz çalan tamam der, çalar bir şeyler.. Bizden sesler vardır.. Ama askerler neyin Batı, neyin Türk olduğunu anlamazlar..
Sahi; Dede Efendi'nin “Gülnihal”i nedir, Klasik Türk mü, Batı mı? Mozart'ın Türk Marşı, Batı müziği mi, yoksa Mehter mi? Türk müziğinden etkilenen Donizetti Paşa da tamamen Batı armonisine sahip olmasına karşılık, Türk ezgileriyle örülmüş ‘Mahmudiye Marşı’nı bestelemiştir mesela.. Ama herhalde Türkiye'den başka hiçbir ülkede, o halkın müziği yasaklanıp, yabancı bir müzik jandarma mavzeri doğrultularak yasaklanmamıştır. Bu da Türk Modernitesi'nin talihsiz bir serüvenidir. Tabiî bu işte bütün sorumluluk, dönemin İçişleri Bakanı'na aittir.. çünkü genelgede onun imzası vardır.. Mustafa Kemal'in haberi olmadan yayınlamıştır bu genelgeyi.
CHP, alem bir partidir..
Baykal 1950 öncesi CHP yayınları, CHP kongre zabıtlarını bugün yüzü kızarmadan tekrar yayınlayabilir mi? 10. Yıl Albümü'nü, “Cumhuriyet'in Şeref Kitabı”nı mesela, 15. Yıl Albümü'nü? O zaman CHP'nin arka bahçesi durumundaki Halkevleri'nin yayınları neden tekrar yayınlanmaz?..
CHP, Hilafet fonunu yönetir aslında İş Bankası'nı yönetirken.. Hilafetin Zekat fonunu yönetir bir yandan, bir yandan da Laiklik aryası söyler (“Şarkısı” diyeceğim, “Şarkı”, yani “doğudan olan”dan gelir. “Türkü” desem o da yasak, “Türke dair” olan da yasak memlekette kardeşim.. “Orijinal şekli ile Ezan” bile yasak, “hacı-hoca” demek de yasak. 1950’ye kadar hacca gitmek de yasaktı.. Doğu’ya, İslâm’a ve Türk’e dair birçok şey yasaktı).. İrtica çığırtkanlığı yapar..
Şimdi gelelim son duruma. Hep askere gönderme yapan, TSK'yı kendi arka bahçesi gibi gören CHP, son çıkışı ile baltayı taşa vurdu..
Aslında tek CHP değil, TSK'nın akredite mediası da hep aynı yanlışı yapıyor..
Medianın zaten yarısı bulvar ve spor gazetesi, Pas Fotomaç ve Fatatik yarım milyon satıyor. Sözcü ve Şok gibi bulvar gazeteleri de bir o kadar etse, bir milyonu zaten konu dışı.. 4 milyon gazetenin 1.5 milyonu akredite kapsamında değil. Hani Sabah'ı filan da dışlasalar, gazetelerin yarıdan fazlası akredite dışı kalacak.. Toplayacak gazete kalmayacak. Zaten bugün toplananlara millet başka gözle bakıyor. Bunlar şu Media, Mafia, Sermaye, Siyaset ve Bürokrasi arasındaki karanlık ve kanlı ilişkilerde adı sıkça geçen Media değil mi?
İşe bakar mısınız; Atatürk'ün partisi, devrimlerin yılmaz savunucusu TSK'ya karşı Atatürk hatırlatması. Olacak iş mi bu? “Kanla irfanla” kurulan bu Cumhuriyet'i kim kurdu, TSK mı, Millet mi, CHP mi kardeşim?! 1. Meclis, Kurtuluş Savaşı'nı veren meclisti, peki 2. Meclis?..
TSK'nın operasyonlarla ilgili muhalefetten gelen eleştirilere tepkisi oldukça sertti. “Bu saldırılar Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terörle mücadele azmine, hainlerden daha fazla zarar vermektedir”
CHP'nin tepkisi de kayda değer: “CHP manzara-i umumiye”yi tarih penceresinden ibretle seyretmektedir…” Breh breh breh!..
Baykal ODTü'deki, kayınbiraderinin de içinde olduğu derin toplantılara mı güveniyor acaba.. Baykal'ın ve kayınbiraderinin özden örnek hatıralarında adı geçiyor mu acaba?
Baykal birilerini mi kullanıyor, ya da birileri mi Baykal'ı?..
Bu soruyu şöyle de sormak mümkün, Birileri CHP'yi mi kullanıyor, ya da CHP mi birilerini?..
Baykal'daki bu tedirginlik, darbenin deşifre edilmesi ile mi ilgili..
Birileri birilerine fazla ileri gittiğini, mayınlı tarlada top oynadığını hatırlatmalı.. Hani sonra bir gün başı belaya girer de, bir dönüp arkasına bakarsa, arkasında kimseyi bulamayabilir. Tek başına yalnız ve çaresiz bir şekilde siyasete son noktayı koyabilir.. Haddinden fazla şiddet, gayedeki hikmeti yok eder. O kadar öfke akla ziyandır.. Birileri daha ileri giderse, onu emekli askerler bile kurtaramaz..
Siyaset bu kadar ağır tahrikleri taşıyamaz.. Kamer Genç 1, Baykal 2.. Ayıp denen bir şey var ya hu! Sahi neden hiç Filistin'le ilgili, İsrail'in saldırıları ile ilgili konulara girmez Baykal.. Belki de AK Parti ve Erdoğan'ı bu kadar çok gözüne yaklaştırınca, arkasında bir dünyayı kaybediyordur.. Selam ve dua ile..


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi