İsrail kriterlerine uygun cumhurbaşkanı
Mısır yeni bir skandalla çalkalanıyor. Bu skandalın kahramanı ise Mustafa Faki. Mısır Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı sıfatını taşıyan Faki ile aynı zamanda adaşlığımız ve ekran arkadaşlığımız da var. Zaman zaman bazı ekranlarda ‘partner’ olarak karşılaşıyoruz. Daha önce de ‘Gazze’nin İslâmi bir emirlik haline gelmesine seyirci kalamayız ve göz yumamayız’ mealinde sözler sarf etmiştir. Şimdi de al Mısri al Yom gazetesine gelecek Mısır cumhurbaşkanının kriterleriyle alakalı olarak bir değerlendirme yapmış ve lakin ihtiyatsızlıkta bulunmuş ve istemeden muhaliflerine malzeme temin etmiştir. Bundan böyle gelecek Mısır cumhurbaşkanının ABD ve İsrail kriterlerine uygun olacağını ağzından kaçırıvermiştir. Bu sözlerden öncekilerin; en azından Mübarek’in Amerikan kriterlerine aykırı bir lider olduğu anlamı çıkar mı? Zannetmiyoruz. Zaman zaman ters düşse de genel çizgide bir uyumsuzluktan bahsedilemez. Lakin acı olan bunun ulu orta ve açık bir biçimde ve bir yetkili tarafından ifade edilmesidir. Mustafa Faki şöyle söylemiştir: “Bundan sonraki başkan üzerinde Amerikan vetosu olmayacağı gibi İsrail’in itirazı da olmayacaktır.” Acaba bu kriterlere uygun müstakbel Mısır cumhurbaşkanı kim ola ki? İsmini bilmiyoruz ama en azından sıfatını tanıyoruz. Amerikan ve İsrail kriterlerine haiz ve uygun bir başkan portresi. Tabii al Mısri al Yom gazetesinde yayınlanan beyanatı bir fırtınanın kopmasına yol açmış ve 12 Ocak (2010) günü yayınlanan bu konuşmanın ardından hemen Sedat ve Mübarek rejimlerinin ölümüne muhalifi Muhammed Haseneyn Heykel devreye girmiş ve gazeteye bir mektup göndermiş. Konuşmanın yankıları Heykel’in devreye girmesiyle birlikte tavan yapmıştır. Gazete de Heykel’in 13 Ocak tarihinde şu ifadelere havi mektubuna yer vermiştir: “Açıklamalar, kral tanığının ifadeleridir..” Bilindiği gibi ‘kral soytarısı’ diye bir tabir vardır ve bu tabire mümasil olarak Heykel, Mustafa Faki’nin değerlendirmesini kral şahidi (şahidu melik) olarak nitelendirmiştir. Bir anlamda Mustafa Faki’yi siyasi kirve veya ebe olarak vasıflandırmıştır.
¥
Bunun üzerine yine 13/1/2010 günü Dream TV’den Sabah Rüyası adlı programdan arayan spiker bu defa da Mustafa Faki’den Muhammed Haseneyn Heykel’in değerlendirmesini sormuş; bunun üzerine Mustafa Faki, sözleri çarpıtılmasa bile eksik ve yanlış aktarıldığını ileri sürmüş ve itirazlarını başka bir bağlamda da sürdürmüştür. Kendisinin kral ve başkan tanığı ve kirvesi olmadığını ve haber kaynağı olarak takdim edilmesinin yanlış olduğunu belirtmiş ve kendisinin siyasal bilgiler uzmanı ve hocası sıfatıyla analiz yaptığını ve meselenin bu bağlamda ele alınmasını istemiştir. Bu itirazını yaptıktan sonra telefonu da öfkeyle kapatmıştır. Maksadının sadece ABD’nin, Mısır başkanlık seçimleriyle alakadar ve ilgili olduğunu nazara vermek olduğunu ifade etmiştir. Mustafa Faki, Heykel’in sataşmalarını da şahsi sürtüşme bağlamında değerlendirmiş ve kendisiyle kapatılmamış hesapları bu suretle kapatmaya çalıştığını ileri sürmüştür.
¥
Bütün bu kıvırma paylarına ve tevil bağlamındaki zırvalara rağmen Mustafa Faki suçüstü yakalanmıştır. Zira, daha önce de Orbit TV’de canlı yayın programında sunucu İmad Edip’e bundan sonraki Mısır cumhurbaşkanlarının Amerikan kriterlerine göre seçileceğinden bahsetmiş, sadece İsrail kriterlerine temas etmemiştir. Meselenin dallanıp budaklanmasından sonra ve belki de gizli baskılar sonucu Mustafa Faki’nin sözlerini yayınlayan al Mısri al Yom çark etmiş ve bir düzeltme/tashih yayınlamıştır. Düzeltmeye ‘maalesef’ ifadesi eklenmiştir ve dolayısıyla önceki açıklama tashihle birlikte şu hale sokulmuştur: Maalesef bundan böyle gelecek Mısır başkanları ABD ve İsrail kriterlerine muhalif olmayacaktır…
Dolayısıyla skandal başka bir skandalla örtülmek ve üzeri kapatılmak istenmiştir. Lakin meselenin özü anlaşılmıştır. Gelecek Mısır başkanları en azından zımni olarak ABD ve İsrail’den icazetli olacaktır. Zaten Mustafa Faki de işin özünü değil, şeklini reddediyor. Bu bağlamda, ‘yeterciler’den olan gazeteci Sekine Fuad, Mübarek’in 2011 yılında yapılacak başkanlık seçimlerine katılmamasını istemiş ve o tarihte 30 yılını dolduracak iktidarının, Mısır siyasi tarihi açısından bir rekor olduğunu hatırlatmış ve iktidarı, zaten kaçmış olmasına rağmen yine de tadında bırakmasını istemiştir. İktidar Partisi ise Kasım ayında (2009) bu çağrıyı ‘doğmamış çocuğa don biçmek’ şeklinde nitelendirerek, reddetmişti. 2011 başkanlık seçimleri Mısır’ı fazlasıyla gerecek gibi görünüyor. Bakalım, Mısır halkının kriterleriyle Amerikan ve İsrail kriterleri mutabık kalacak mı, yoksa açılan makas yeni gerginliklerin nedeni ve kaynağı mı olacaktır?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.