Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Yalaka diplomasi, gangster diplomasi

Yalaka diplomasi, gangster diplomasi

İsrail’de iki diplomatik tarz çarpışıyor. Bunlardan birisi, alttan alma suretinde görünen ve amiyane tabirle yalakalık diplomasisi, diğeri de üste çıkma yani gangster diplomasisidir. Şimdi inişli çıkışlı Türk-İsrail ilişkileri, aynı anda işte bu iki diplomatik tarza sahne olmaktadır. Şimon Peres ve Ehud Barak, Türkiye’ye yönelik gangster politikalarının tahribatını hafifletmeye ve gidermeye ve dolayısıyla bölgede İsrail’in çevresiyle son bağını da kopararak yalnızlığa mahkum olmasını engellemeye çalışıyor. Bundan dolayı Lieberman ve yardımcısı Danny Ayalon’ın Türkiye’ye yönelik gangster politikalarını dengelemeye çalışıyor. Bu çerçevede, Türkiye’ye yönelik İsrail politikaları iki başlılık olarak tezahür ediyor. Esasında Lieberman ve Ayalon bu gangster politikasını sadece Ahmet Oğuz Çelikkol’a yönelik değil, aynı zamanda kendi diplomatlarına karşı da uyguluyor. İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gaby Levi, ikili ilişkileri tamir için kamuoyu diplomasisine başvurmuş ve Karadeniz ve Ege gezisine çıkmıştı. Kendini beğendirme ve görücüye çıkma kabilinden olan bu yaklaşım kibre bürünmüş olan ve İsrail’i her şeyden üstün gören Lieberman ile Ayalon’ın anlayışına ters gelmişti. Jerusalem Post gazetesi, Avigdor Lieberman’ın gerek İsrail Radyosu’na, gerekse İsrail Dışişleri Bakanlığında düzenlenen bir Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı “Abbas’a yeterince jestler yaptık” yönündeki açıklamalarına dikkat çektiği haberinde Lieberman’ın bazı İsrailli büyükelçileri eleştirdiğini de aktarmıştı. Jerusalem Post gazetesi, Avigdor Lieberman’ın, Büyükelçiler Konferansı’nda “Kendimizi alçaltma dönemi bitti” ifadesini kullandığını belirterek, “İsmi açıklanmayan Bakanlıktaki yetkililer, Lieberman’ın sözlerinin, özellikle, Türkiye’de görev yapan ve Ankara ile Tel Aviv arasındaki bağları onarmak için çaba gösteren Gaby Levi’yi hedef aldığını söylediler.” Jerusalem Post, Lieberman’ın, “Bazı büyükelçileri gördüm ki görev yaptıkları ülkeler ile o kadar özdeşleştiler ki, sürekli diğer tarafın görüşünü haklı çıkartmaya çalışıyorlar. Bu tutum yanlıştır. Kendini alçaltma ve kendini geri planda tutma gibi bir yaklaşım olmamalıdır” yönündeki sözlerini de yansıtmıştı.
¥
İşte gangster politika önce Gabi Levi’yi hedef almış ardından da Çelikkol’a yönelmişti. Şimon Peres tamir babından bu tutumun İsrail’i değil yapanı bağladığını ve kişisel olduğunda ısrar etmiştir. Sanki Ayalon başka bir ülkenin yetkilisi! Haaretz’de yazan Zvi Bar'el ise, bu politikanın adını koymuş ve ‘gangster diplomasisi’ olarak nitelendirmiştir. Haaretz gazetesinin tanınmış yorumcusu Zvi Bar'el, "İsrail, gangster diplomasisine angaje oluyor" başlıklı yorumunda, "Şimdi Türklere de kim olduğumuzu gösterdik, çünkü Holokost ve Goldstone raporunun acısını çeken bir ülkenin, Yahudi ve Siyonist onuru söz konusu olduğunda hiç kimse, - elbette ki Türkler dahil - bizi savaş suçluları gibi resmeden bir film yapamaz. Eğer Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, tepki almadan bizi azarlayabileceğini sanıyorsa kendisi ve dünyanın tüm ülkelerine nasıl yanıldıklarını gösteririz" diye yazdı. Zvi Bar'el yazısını şöyle sürdürüyor: "Gülünç oldular, ancak ikinci sınıf bir aşağılama sahnelediler."
Gangster politika; aşağılanmayı, aşağılama yani misilleme ile bertaraf etmeye ve kapatmaya çalışıyor. Esasında, gangster diplomasinin tepkilerinin şikâyet etmiş oldukları yalaka diplomasi örneği Gabi Levi’den sonra bizzat Ehud Barak tarafından Türkiye ziyareti sırasında icra edilmiş ve yeniden sahnelenmiştir. Anıtkabir ziyaretini uzun tutan Ehud Barak sıkılmasa neredeyse ‘bu geceyi burada geçirsem ne olur; dostluk köprüsünü pekiştirmek için lazım ve yararlı olur’ şeklinde bir dilekte bulunacaktı. Anıtkabir’de nöbete kalmak ister bir hali vardı. Anıtkabir’de önüne gelenin elini sıkmış ve bizde başka bir bağlamda sıcak temas siyaseti uygulayan Tank Hasan’ın geçmişte kalan uygulamalarını hatırlatan benzer davranışlar sergilemiştir.
¥
Burada şahısların çarpışmasından çok İsrail’de iki ekol ve iki diplomatik tarzın çarpıştığını görüyoruz. Ehud Barak, Şimon Peres ve belki de Netanyahu’nun zorlamalarıyla şahin kanat olarak anılan Ayalon ekolü geri adım atsa da bu geri adımını her fırsatta telafi etmeye ve sulandırmaya çalışıyor. Bu bağlamda, tam da Ehud Barak’ın Ankara ziyareti sırasında Ayalon yine kendini tutamamış ve şu sözleriyle kriz estirmeye devam etmişti, ‘İsrail’e yönelik sözlü saldırılar devam ederse, Türk Büyükelçisini kovarız.’ Bu sözlerin sorulması üzerine Ehud Barak tevil etmiş ve Şimon Peres gibi bunun bir hata olduğunu; geçtiğini ve geride kaldığını söylemiştir. Gangster diplomasi ile yalaka diplomasinin nedeni İsrail’in şizofrenik yapısıdır. Bir tarafta üstün millet tezi ve kibri ile hareket ederken, diğer taraftan da bölgesinde ve dünyada yalnızlaşmanın önüne geçebilmek ve kesebilmek için alttan almakta ve böylece büyüklendiği yerde kendisini küçük düşürmektedir. İsrail-Filistin ilişkilerinde İsrail bölgesiyle güven sorunu yaşarken, Filistinliler de tutulmayan sözler nedeniyle mutsuz ve umutsuzdur. Kimilerine göre, İsrail aslında diplomatik tokatlar eşliğinde kibriyasından ve kibrinden arınma sürecine girerek normalleşmektedir. İsrail’in tabiatı yatışmaz ve taşkındır ve anormalliğinin kaynağı da budur. Dolayısıyla acaba çıkışlarıyla Türkiye, İsrail’in egosunu terbiye mi etmektedir? Lakin Dışişleri Sözcüsü Yossi Levi de ‘Türkiye, İsrail’e ahlak dersi ve vaazı verecek son ülkedir’ dememiş miydi? Türkiye terbiye mi ediyor sorusu bir tarafa, İsrail’in egosunun gerçekten de terbiyeye ihtiyacı var. Keşke kendi kendini terbiye edebilse...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi