Kendiliğinden oluşan bir toplum bilinci görüyorum.

Gelişen olaylar ve halkı birebir ilgilendiren korkunç senaryolar ve eylem planlarının, toplumda kendiliğinden oluşturduğu refleks bilincinden bahsediyorum. Sessiz çoğunluğun yüreklere inen feryadı, giderek hayırlı bir aksiyona dönüşüyor, hamdolsun.

Bu bilinç şu: Darbelere karşı korunmak için darbesavar eylem bilincine sahip olmak.

Cuntacıların, darbecilerin, kirli eylem plancılarının bilgi ve belgeleri ortaya çıktıkça kendiliğinden oluşan bu toplum bilinci, savunma refleksiyle kendine bir yol bulma aşamasına gelmiş bulunuyor.

Bu yol haritası, mesela aşağıdakilere benzer sorularla şekillenecektir:

Darbe eylemine karşı, darbesavar eylemi nasıl yapılabilir?
Cuntacıların harekatına karşı, nasıl bir cuntasavar harekatı uygulanabilir?
Topluma yönelik bu kirli tezgahlara karşı, nasıl bir savunma mekanizması geliştirilebilir?
Muhtemel bir darbe anında uygulanabilecek acil eylem planı ne olmalıdır?
İlk yapılacak iş nedir?
İlk toplanılacak yer neresidir?
İlk kurtarılacak şeyler nelerdir?....

Buna benzer pek çok soru sorabilir, başlık bulabilirsiniz.

Anadolu’da hayli yaygın olan bu sesli düşüncenin somut adımlarına önümüzdeki günlerde şahit olabiliriz.

Artık halk, muhtemel darbelerin etkisinden kendini koruyabilecek tedbirler almanın gerekli olduğuna inanmış bulunuyor.

Darbelere karşı ülkemizde toplum bilincinin bu kadar yaygınlaştığı ve derinleştiği bir dönem olmamıştır sanırım. Kuşkusuz bunda, sivil toplum bilincinin artması, eğitim düzeyinin yükselmesi ve özellikle iletişim araçlarının yaygın ve etkin kullanılmakta oluşu büyük rol oynamıştır.

Toplumda, birbirinden bağımsız ve dağınık duran darbesavar eylem bilincinin planlı ve organizeli bir harekete dönüşmesi, şüphesiz halkın darbelere karşı tedbir almasında ve muhtemel zararlarına karşı kendini savunmasında önemli katkılar sağlayacaktır.

Bu tedbirler, önlemler veya savunma metotlarının neler olabileceğini bir kalemde isabetle sayacak uzmanlarımızın sayısı bir hayli fazla. Bu konuda ülkemizde yeterli birikimin olduğunu düşünüyorum.

Akademisyenler, toplum mühendisleri, münevverler, ilim ve fikir adamları, kanaat önderleri, sivil toplum liderleri vs. herkim olursa konuya ilgi duyan ve duyması gereken herkes, bu çağrının muhatabıdır.

Siz de, somut darbe eylem planlarına karşı bizim de somut darbesavar eylem planlarımız olmalı diyorsanız, bu çalışmaya buyurun!

Çünkü, zararlarına karşı koruyucu bir eylem planı veya önlemler paketi geliştirilen doğal afetler (deprem, yangın, sel felaketi, kasırga, tusunami vs.)’den daha az tehlikeli değildir darbeler!

Her ikisinde de mal ve can kayıpları yaşanmıyor mu?

Öyleyse bir “Darbesavar Eylem Planı”mız olmasın mı?