Sincan, Erzincan’da hortladı
27 Ekim 2009 günü Erzincan Çatalarmut Barajı’nda çok sayıda el bombası ve mühimmat bulundu. Soruşturma derinleştirilince ilginç iddialar gündeme geldi.
Soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan iki gizli tanık, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, İl Jandarma Komutanı Ali Tapan, Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Nedim Ersan, Üsteğmen Ersin Ergut, Başçavuş Orhan Esirger ve MİT Müdürü Şinasi Demir’in de aralarında bulunduğu bazı şahıslar hakkında “komplo” iddiasında bulundular.
Komplo iddiası şuydu: Üç ayrı cemaate mensup şahısların ev veya işyerlerine silah ve mühimmat gizleyerek bu cemaatlere “silahlı terör örgütü” oldukları gerekçesiyle yargı yolunu açmak.
Bir de biliyorsunuz, Albay Dursun Çiçek’e ait olduğu iddia edilen “AKP ve Fethullah Gülen’i Bitirme Planı” var. Soruşturmanın bir ayağı, bu planın Erzincan’da hayata geçirilmek istendiği iddiasıdır.
Soruşturmanın başladığı dönemde Saldıray Paşa, 3. Ordu Komutanlığı’nın girişine Ergenekon efsanesini anlatan dev bir tablo astırdı. Siparişi daha önceden verilen, Erzincan’daki soruşturmayla ilgisi olmasa bile Silivri’deki yargılamayı hatırlattığı için manidar bulundu. Paşayı yakından tanıyanlar içinse sürpriz değildi.
Ayrıca Saldıray Berk, ifade vermeyi reddetti. Berk’in ifadeye çağrıldığı günlerde Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Trabzon’da fırkateyne çıktı, üstüne basa basa sert mesajlar verdi. Hem siyasi hem askeri çevrelerde Trabzon çıkışı, Saldıray Paşa’ya destek gibi algılandı.
Dün Erzincan’da ilginç bir gelişme yaşandı. Erzurum-Erzincan hattında Üzümlü ilçesine doğru en az 25 aracın yer aldığı bir askeri konvoyun gösteri yaptığı haberi geldi. Askeri çevrelerden “test sürüşü” türünden dolaylı mesajlar gelse de Eskişehir Jandarma Alay Komutanı Albay Recep Gençoğlu’nun Erzincan soruşturması nedeniyle gözaltına alınmasından hemen sonra sokağa çıkılması, garipti.
Yaygın kanaat “gözdağı” olduğu yönündeydi. Kişisel kanaatim de böyledir. Tıpkı 1997 yılı şubat başında Sincan’da tankların yürütülmesi gibi. Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir, Sincan çıkarmasına “balans ayarı” demişti.
Bir taşla iki kuş
Bir diğer soru: Gözdağıysa eğer, kime? Üzümlü şovunun, bir dolaylı, bir direkt mesajı olduğu düşüncesindeyim.
Dolaylı mesaj, kendisinin de içinde yer aldığı soruşturmayı yürüten özel yetkili savcı Osman Şanal’adır. Soruşturmaya açık müdahaledir.
Direkt mesaj, Genelkurmay Başkanı’na yöneliktir. Denmek istenmiştir ki; Eğer bize sahip çıkmazsan sana Hilmi Özkök muamelesi yaparız.
Hadiseleri yanlış yorumluyorsak, çıkar doğrusunu anlatırlar, ikna ederler. Biz de özür dileriz. Disiplinin esas alındığı, boş sayfaya bile “bu sayfa boştur” damgasını vuracak kadar ihtiyatli davranılan askeri birlik lerde, onca aracın yollarda neden dolaştırıldığına ilişkin mantıklı izahat kaçınılmazdır.
Bu gelişmeden bağımsız olarak söylüyorum, görünen şudur; TSK içinde cuntaya yönelik tedbirler arttıkça veya Ergenekon’a destek çekildikçe, komuta kademesini zorda bırakacak türden teşebbüslerin hortlaması tesadüf gözükmüyor.
Bu bağlamda, Taraf Gazetesi’nin yayınladığı Balyoz Planı’nın da 1. Ordu Komutanlığı içindeki Ergenekon uzantıları tarafından sızdırıldığını düşünüyorum. Temel hedefleri, hükümet ile TSK arasındaki kavgayı kızıştırmak. Bulanık havadan yarar umuyorlar.
Taraf veya herhangi bir gazete, “yerindelik” denetimi yaparak, kaynağı Ergenekon da olsa, böylesine vahim bir belgeyi görmezlikten gelemez. Yayınlaması yerindedir, Türkiye, bu ayıpla yüzleşmelidir. Oyunu bozmak, bu belgeyi görmezlikten gelerek değil üzerine giderek mümkündür.
Şunu da belirtmeliyim; İlker Paşa’nın işi giderek daha da zorlaşıyor. Yumruğunu masaya vurdukça daha çok sallanıyor.
Genelkurmay Başkanı, Erzurum’a kayıtsız kalamaz. Hükümet de...
Olayın üzerine gidilmeli, araştırılmalı; Üzümlü çıkışı, Sincan benzeri vakaysa, Saldıray Berk, Ağustos Şurası’nı beklemeden tez elden emekliye sevk edilmelidir