Çözüm önerisi yok!
Herkes birbirini eleştiriyor ve bu eleştiriler giderek ciddi ithamlara dönüşüyor ama somut bir çözüm önerisi yok. Anayasa değişiklikleri konusunda söylenenler sadece daha demokratik olacağı ve askeri darbenin izlerinin silineceği yönünde. Oysa bu tanımın içine çok geniş bir yelpazeyi sığdırmak mümkün. Diğer yandan ülkenin kuruluş felsefesinin devamı isteniyor ama onun hangi şartlarda benimsendiği, değişen şartların ülkemiz için daha geniş bir ufka imkan verip vermediği tartışılmıyor. Bugüne kadar ideolojik olarak çizdiğimiz sınırların koruyucu yanıyla ilgileniliyor ama her sınırın başkalarının girmesini engellediği kadar bizim de dışarıya çıkmamıza hatta başımızı uzatmamıza imkan vermediği düşünülmüyor.
Her eleştiri bir çözüm önerisiyle birlikte sunulursa anlamlı olabilir. Ayrıca herkes eleştirdiği konulara, oy alabilmek için yakın davranıyor. Mesela CHP irticadan yakınırken halkın eğilimlerine ters düşmemek için çeşitli açılımlar sergiliyor. Hükümetin demokrasi açılımını bir bölücülük olarak nitelerken kendisinin projesinin ne olduğu bilinmiyor.
Yapılması gereken Türkiye’nin değişen dünya şartlarında yerinin ne olacağını ve bunun gerektirdiği düzenlemelerin neler olduğunun tespitidir. Sorunlara bu açıdan bakıldığında farklılıkların ayrıntılarda olacağı, genel tablonun birbirine çok yakın olduğu görülecektir. Böyle bir projenin nasıl olacağı konusundaki görüşümün ana hatlarını şöyle açıklayabilirim:
Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesi belli bir dönemin ürünüdür. O şartlar altında yapılabileceklerin en iyisi yapılmıştır. Bu konuda şöyle bir benzetme yapıyorum. Büyük bir yenilgi sonrası kökünden sökülmek istenen bir ağacın dibinden kesilmesine razı olduk. Türkiye bu kesik gövdenin bir kenarından fışkıran filiz gibidir ve giderek kesilen ağaca benzeyecektir. Onu sürekli bir fidan gibi görmek, gelişen dallarını keserek başlangıçtaki konumu sağlamaya çalışmak hem yanlış hem de haksızlıktır. Ancak o ağaç bir ormanın içindedir ve bu orman dünyadır. Şu anda etrafımızdaki ağaçların giderek eskidiği, dallarını kuruduğu gözleniyor. Bu bizim büyüyüp serpilmemiz için bir şanstır.
Yeni yapılanmamız şöyle olabilir: Türkiye insan odaklı bir devlettir ve kimseyi soyu, inancı nedeniyle farklı görmez. Düşünce özgürlüğüne inanır ama bunu kullanarak ülkeye yönelik operasyon yapanlara izin vermez. Bu ülkeye bağlılık dışında her türlü duygudan arınmış, adeta bir bilge düzeyine erişmiş yöneticilerle sağlanır. Yani düşünenle bir projenin uygulayıcılarını birbirinden ayırabilmelidir. Cehaletin sebep olduğu korkulardan uzak, düşüncenin erdemini hisseden ve onu sonuna kadar destekleyen kişilere gerek vardır.
Güvenlik dünya ölçeğinde planlanır ve uygulanır. Kimsenin tek başına güvende olamayacağı bilinir ve ülkeden başlayarak bölgeye sonra da dünyaya yönelik politikalar belirlenir. Bugüne kadar olduğu gibi doğruyu başkalarından öğrenen, doğru olduğu sandıklarını taklit eden anlayış terk edilir ve bu anlayış iktisat politikalarının da temelini oluşturur. Her yerde geçerli olan çözümlerin olmadığı, her ülkenin çözümünün ortak yanının akılcılıktan ibaret olduğu kabul edilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.