Başbuğ, demokrasi kahramanı olabilir (mi?)..
Şimdilik, askerlerin Demokrasi sınavında ipi göğüsleyen iki general var; Özkök Paşa ve Tanrıverdi Paşa..
Başbuğ’un hâlâ şansı var.. Şunun şurasında görevinin sona ermesine topu topu birkaç ay kaldı..
Yapılacak şey belli. Zaten zamanın akışı da o yönde.. Başbuğ yapmasa da onu birileri yapacak..
O hâlâ “boru” ve “kağıt” parçası benzetmesi ile kendini anlamsız bir tartışmanın içine sürüklüyor..
Mesela pekala,
- EMASYA olmaması gereken bir şeydi. Şimdi artık kaldırılması gerekir. Geç kalındı diyebilir..
- TSK’nın YÖK ve AYM’deki üyeliklerinin sonlandırılmasını, MGK’nın yeniden yapılandırılmasını isteyebilir..
- Yüksek yargının lağvedilmesi ve İç Hizmet Yasası’nın değiştirilmesini, MSB’nın, GKB’nın önünde olması gerektiğini söyleyebilir.
O söylemese de olacak bunlar..
- Jandarma’nın yeniden yapılandırılması gerektiğini söyleyebilir.
- TBMM, Milli Savunma Komisyonu’nun, Sayıştay’ın TSK’yı denetlemesi gerektiğini söyleyebilir..
- MGK’nın yeniden yapılandırılmasını isteyebilir..
- Vicdani ret’in tanınmasını isteyebilir. Askerlik süresinin kısaltılmasını isteyebilir..
- Ordu içindeki darbeci ve çeteleşme eğilimindeki grubların tasfiyesi için düğmeye basabilir.
- MGK kararlarının yargı denetimine açılmasını isteyebilir..
- Mesela o öfkeli konuşmalarından birini, TSK içindeki Anayasa değişikliğine karşı çıkan çevrelere karşı yapabilir..
- Derin devlet yapılanmasının tasfiyesi ve darbeci çevrelerin fişleme ve darbe planı gibi faaliyetleri ve geçmişte yapılan benzer faaliyetlerle ilgili arşiv bilgilerini hükümet ve parlamento ile paylaşabilir.. Geçmiş döneme ilişkin arşiv bilgilerinin toplumun bilgisine sunulmasının önünde engel olunmamasını sağlaması gerekir..
- Dindar askerî personele ya da namaz kıldığı için veya eşi başı örtülü diye, dindar subayların görevden alınmasına son verebilir..
- Milli Güvenlik derslerinin kaldırılmasını isteyebilir..
Bunları söylemezse ne olur. Bunu söyleyecek birileri çıkar ve bunu söyleyenler kahraman olur. Susanlar ise toplumsal hafızada suçun bir parçası gibi algılanır.. Yine de olacak olan olur. Birileri bunu istemiyor diye olmayacak değil..
- Askerî birlikleri şehir dışına çıkartabilir..
- Askerî araçların, özel izin ve polis eskortu olmadan askerî birliklerin dışında dolaşmasına son verebilir..
- Resmi ideolojiyi, resmi din ve resmi tarihi, darbeleri ve darbecileri halka karşı koruma ve kollama iddiasından vazgeçebilir..
Aslında askerlerden bu konuda yeşil ışık gelse, yargının direnişi biter. Ve tabiî CHP’nin de..
Askerin destek olması değil, sukûtu bile aslında bazı sorunların çözümü için yeterli olabilir..
Çevik Bir “Siyasete balans ayarı yaptık” dedi ve bitti. İsmail Hakkı Karadayı “Nizamiyeden döndük” dedi bitti.
Yaşar Büyükanıt “Muhtırayı ellerimle yazdım” dedi ve bitti. Evren ile konsey üyesi arkadaşları bitti. 27 Mayıs ve 12 Mart’ın güçlü generalleri de öyle.. Darbecilerin avukatlığına soyunanların hepsi bitti..
Bugün de ordunun tepesinde bulunanların yerlerini seçmeleri gerekiyor..
Emekli olunca batık bankalara danışmanlık yapan 28 Şubat’ın güçlü generallerine ne oldu?
Türkiye böyle savunulmaz.. Devlet, millet böyle savunulmaz..
Musaddık ne diyordu:
İhtilâlci ordu, emperlalist devletlerin Truva atıdır..
İç düşman-dış düşman diye herkesi düşman kabul eden, kendine kendinden başka dost aramayan bir kafa ile “Yurtta sulh, cihanda sulh” olmaz..
Dersim’de yaşanan “eşkıyayla mücadele” adı altında aslında o günlerden günümüze uzanan bir zihniyeti ortaya koyuyor. “Zorunlu göçten köyleri yakmaya, aşiretleri uçaklarla bombalamaktan adli, kültürel ve ekonomik tedbirlere uzanan; ‘Türk olduklarını unutan’(!) bölge insanına Türklüklerinin yeniden hatırlatılmasına dayanan yıkıcı, kıyıcı, ulus-devlet inşaasına yönelik bir zihniyetle”, bu tehlikeli mirası sahiplenerek tenkil, tedip, tehcir, yasak politikaları ile adaleti sağlayamazsınız ve barışı gerçekleştiremezsiniz.. Bu mirası koruma adına geçmişte bu yanlışı yapanların adını kışlalara vererek saygınlık kazanamazsınız..
Saygınlık kazanmak, hayırla yâd edilmek, öbür dünyaya inananlar için hesab gününde hesablarının kolay olması, aksi takdirde ise vicdanen rahata kavuşmak için yapacakları şey belli.
Türkiye kayıtdışı ekonomi ve siyasetten kurtulması, faili meçhullerden, darbelerden yakasını kurtarması gerekiyor.
Bunu yapanları millet rahmetle yâd edecek.
Herkes sonuçta, yaptıkları ve söyledikleri ya da yapması gerekirken yapmadıkları ve söylemesi gerekirken söylemedikleri ile ya kendi cennetine sırtında tuğla, ya da kendi cehennemine sırtında odun taşıyor olacaktır..
Başbuğ, “Demokrasi kahramanı” olabilir (mi?) Bunu zaman gösterecek.. Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.