Sol mu bitti, kemalizm mi?
Rejimin partisi CHP 1960’larda iktidar uğruna sol kisveye bürünmüştü. Bülent Ecevit’e liderlik yolu açan “ortanın solu” anlayışı CHP’yi son defa kısmi de olsa iktidara ulaştırdı. Bu dönemde Ecevit’in resmi ideolojiye belli ölçüde mesafeli durduğunu biliyoruz. “Gardrop devrimciliği” gibi akılda kalan sloganlar üretti, “tarihsel yanılgı” kavramını ortaya atarak Milli Selamet Partisi ile koalisyon yaptı.
Bu uzun sürmeyen açılım CHP için son iktidar imkanı oldu.
12 Eylül’den sonra CHP ile Ecevit’in yolları ayrıldı fakat ne CHP ne de Ecevit gerçek anlamda solcu idiler. Çünkü her iki partinin de merkezinde resmi ideoloji ağırlığını hissettiriyordu. Solculuk CHP için pozitivizmden kaynaklanan din karşıtlığı ile paralel bir tutum almıştı. Yoksa CHP hiç bir dönemde gerçek anlamda sol siyaset üretmedi.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu “sol yok, sağımız güçlü. Bu yüzden sağa gidiyoruz. Çünkü oy alacağız, kimden alacağız?” demiş. Bundan sol siyasetin kendini halk tercihine göre yeni tarif hamlesi mi çıkarmak lazım?
Bütün dünyada solun Sovyet sisteminin çökmesinden sonra gücünü kaybettiği biliniyor. Türkiye’de de paralel bir gelişme oldu. Fakat Türkiye’deki asıl dönüşüm, devlet ideolojisinin miadını doldurmasıyla ilgili idi. Türkiye’nin resmi ideolojisi, 1. Dünya Savaşı sonrasında oluşturulmuş, Türkiye’nin o zaman kendisine biçilen role uyumlu bir mağlubiyet ideolojisi idi. Büyük savaşın sonuçlarını kitlelere galibiyet gibi kabul ettiren bu ideolojinin konjonktürel bir doktrin olduğunu bağlıları bir türlü kabullenemiyorlar. Hâlâ ilelebet payidar olacak bir ideoloji olduğunu sananlar/savunanlar var.
Mağlubiyet ideolojisi, solun 1990’larda zayıflaması üzerine iki hamle yaptı. Birincisi 28 Şubat hamlesi idi. Bütün dine mesafeli kesimleri kemalizm şapkası altında toplama hamlesi kısa sürede başarılı sonuçlar verdi. Türkiye’nin ilk dini eğilimi ile bilinen başbakanı istifaya mecbur edildi, seçilmiş hükümet yıkıldı. Fakat bu hamlenin bir sonraki adımı düşünülmemişti.
28 Şubat uygulamada, yönetmede kesin olarak başarısızlığa uğradı. 28 Şubat hükümetleri askeriyenin icra sekreteryası gibi çalışmaya mecbur kaldı. Bu yüzden 10 yıla varmadan çöktü. Merkez ideolojinin son hamlesi, 28 Şubat sonrası AK Parti iktidarına karşı cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde düzenlediği büyük mitinglerdir. Büyük enerji harcanarak düzenlenen bu mitinglerde taşımalı da olsa belli kalabalıklar harekete geçirildi. Ergenekon hamlesi başlangıçta halk desteğini almış başarılı bir hareket gibi göründü.
Fakat, 2007 temmuz seçimleri, bu hamlenin halk nezdinde kıymeti harbiyesi olmadığını, CHP’nin oylarını artırmaya yaramadığını apaçık gösterdi.
Seçim sonuçları belli olduktan sonra, artık mağlubiyet ideolojisinin çöktüğünü, CHP’nin ve askeriyenin fazla belli etmeden bu ideolojiden vazgeçerek halka daha yakın duracak yeni fikir zeminleri oluşturmaya çalışacağını yazmıştık.
Hem CHP hem de askeriye bu hususta çok ağır davrandı. Ölü ideolojiye diri muamelesi yapmaya bir müddet daha devam edildi. Fakat bu şekilde sonuç almanın mümkün olmadığı artık kafalara dank ediyor. Genelkurmay daha önce hiç yapmadığı bir işi yapıyor, bir Milli Mücadele kahramanı olmakla beraber aynı zamanda cumhuriyetin ilk muhalefet partisinin kurucusu olan Kâzım Karabekir’i anıyor; dindar kimliği ile bilinen Fevzi Çakmak’ı anmaya hazırlanıyor. Böylece yeni zemine doğru yol alıyor.
Birinci ağızdan olmasa da CHP de ikinci ağızdan ideolojik dönüşümü ikrar ediyor. Burada dikkat edilirse kemalizmden değil, soldan sağa gidiş iddiası var. Fakat tarif edilen hatalar tamamen kemalizme has uygulamalar. Bu yüzden CHP hâlâ kemalizmin bittiğini açıkca ikrar edemiyor.
Bekleyelim, o günlerin geldiğini de göreceğiz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.