Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi (2)
Müftü Ahmet Hulusi Efendi durmaz, sürekli hareket halindedir, yol boyu at değiştirir, at yorulur ama o yorulmak nedir bilmez. Hazırladığı kuvvetlerin kimi zaman başında, kimi zaman ortasında kimi zaman arkasında bulunarak sürekli moral desteğinde bulunur.
Nazilli’yi Yunan kuvvetlerinden temizledikten sonra buradan hareketle Aydın’a doğru ilerler ve o tarafa kaçmış olan Yunanlıların peşine düşer. Nazilli ve civarında yol boyunca uğranılan her köyde toplanan halka, heyecanlı nutuklar veren Müftü Ahmet Hulusi Efendinin emrindeki düzensiz gibi görünen ama çakı gibi birer kahraman olan kalabalık gittikçe artmakta ve bu büyük mücahide bütün bir halk inanarak arkasından gitmektedir.
Müftü Ahmet Hulusi Efendi bu gayret, şevk ve inançla Aydın'ı Yunanlılardan geri almaya muvaffak olur. Bundan sonra artan kuvvetlerin sevk ve idaresini, mücahitleri kendisinden daha iyi yöneteceğine inandığı Demirci Mehmet Efe’ye bırakır. Ancak bu sırada toparlanan Yunanlılar, büyük kuvvetlerle gelerek Aydın'ı tekrar işgal eder ve büyük katliamda bulunurlar.
Bundan sonra bölgede tam bir ölüm kalım mücadelesi başlar. Müftü Ahmet Hulusi Efendi bizzat bir nefer gibi çarpışmalara katılır. Verdiği vaazlarla topladığı gönüllülerle mücahitleri devamlı destekler. Böylece Denizli bölgesinde Yunan ilerleyişini durdurur. Bu müdafaa hattı sayesinde, İç Anadolu daha büyük felaketlere sahne olmaktan kurtulur.
Müftü Ahmet Hulusi Efendi, İstiklal Savaşı’nın kazanılmasından sonra Ankara’da kurulan hükümetlere ve meclise girmek istemez. Siyasi oluşumlara ve olaylara karışmaz. Dini ilimlere devam eder, irşad hizmetleri, onun yapmak istediği ve engel tanımadığı hayati uğraşısıdır. Bu sebeple siyasete girmez ve karışmaz. Bütün ömrünü irşad ve ibadetle geçirir.
22 Kasım 1931'de yetmiş yaşının içinde fani hayata veda eder. Denizli mezarlığındaki kabrinin sağ cephesinde “Millî Mücadelenin ilk alemdarı Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi burada medfûndur” diye yazılıdır. Ahmet Hulûsi Efendi'nin beş oğlu ve bir kızı vardır.
Şimdi biraz başa dönelim ve Ahmet Hulusi Efendi’nin kimliği hakkındaki bilgiyi paylaşalım.
Ahmet Hulusi Efendi, 13 Eylül 1861 yılında Denizli-Kayalık Mahallesi’nde dünyaya gelir. Babası Osman Nuri Efendi, 1895 yılında Denizli Müftüsü iken vefat eder. Babası da Denizli’nin sayılı âlim ve müderrislerinden Veliyyüddin Efendi’nin oğludur.
Ahmet Hulusi Efendi, ilköğrenimini Denizli’de Tekelizade Bekir Efendi’de tamamlar. Daha sonra babası Osman Nuri Efendi’nin Denizli-Kayalık Mahallesi’nde bulunan medresesinde eğitim ve öğrenimini sürdürür. Bu medresede, babasından Arapça öğrenir, Fıkıh dersleri alır. Ağabeyi Müftü Tahir Efendi’den Mantık, Sarf-Nahiv, Edebiyat, Fen bilgisi ve Abdullah Efendi’den Hadis dersleri alır. Ahmet Hulusi Efendi, bu eğitimlerden sonra icazetnamesini alarak hizmete başlar.
Eylül 1885 tarihinde babası Denizli Müftüsü Osman Nuri Efendi’nin fahri Müftü yardımcılığıyla ilk memuriyet hayatına başlayan Ahmet Hulusi Efendi, 5 yıl sonra bu göreve 200 kuruş maaşla tayin olur. Aynı yıl Aydın Vilayeti İl İdare Meclisi üyeliğine seçilir. Bir yılı aşkın bir süre, bu mecliste Denizli Sancağı’nı temsil eder.
Bu arada, Mekke-i Mükerreme’ye akan “Ayn-ı Zebin” suyolunun tamiri için kurulan yardım toplama komisyonunun başkanlığını da yapan Ahmet Hulusi Efendi, ağabeyi Mehmet Tahir Efendi’nin ölümü üzerine 6 Haziran 1918’de Denizli Müftülüğü’ne tayin olunur.
Belirtilen görevlerinin yanı sıra mezuniyetini müteakip, babasının medresesinde hocalığa başlayan Ahmet Hulusi Efendi, 18 Ocak 1887’de Edirne’den “İbtiday-i Hariç Ruusunâme-i Hümâyûn”, 20 Aralık 1904’te Bursa’dan “İbtiday-i Dahil Ruusunâme-i Hümâyûn” unvanlarını alarak, Sahn Müderrisliği’ne kadar yükselir.
İşte size bir din adamı portresi. Kimler böyle insanları sevmez ve nefret eder.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.