M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Millet Adına Yüksek Yargı!

Millet Adına Yüksek Yargı!

Danıştay katsayı düzenlemesini iptal edince gerekçeyi okudum.
O gerekçeden bir cümle:
''Katsayı farkının belirlenmesinde, davalı YÖK Başkanlığının iddia ettiği gibi, bireylerin devlete karşı korunması değil, devletin bireylere tanıdığı ve yararlandırdığı hakların tam ve gereğince kullanılmasının sağlanması amaçlanmalıdır. "
Danıştay üyelerine göre "bireylerin devlete karşı korunması" gerekmiyormuş!
Peki, bireyi devlet korumuyorsa, devlete karşı bireyi kim koruyacak?
Bireyi ve bireylerden oluşan toplumu korumayan, koruyamayan bir devlete "devlet" denebilir mi?
Sonuçta o devletin varlığının sebebi o toplum değil mi?
Devlet, millet için var değil mi?
Bu cümlede, bireyin ve toplumun devlet için var olduğu, dolayısıyla da despot ve baskıcı bir devlet yönetimi anlayışı yatmıyor mu?
Son zamanlardaki "sivil dikta" nitelemesini ne kadar da çok çağrıştırıyor!
***
Danıştay üyelerinin yazdığı gerekçedeki diğer cümlelerde hiç mi doğru söz yok, diyeceksiniz.
Var elbette, ama bu doğru sözün kullanıldığı alanla doğrudan bir alâkası yok! Tersine bu doğru söze tam aykırı bir karar verdiğini bilmiyor gibi davranıyor Danıştay üyeleri! Ya da milleti bilmez-anlamaz zannediyorlar!
Diyorlar ki: ''Katsayı farkının belirlenmesinde, devletin bireylere tanıdığı ve yararlandırdığı hakların tam ve gereğince kullanılmasının sağlanması amaçlanmalıdır."
Ne kadar doğru değil mi?
Peki, YÖK ne yapmış?
Bu farkın belirlenmesinde tam da işte bunu yapmış! Yani, her biri birey olan öğrencilerin Anayasa'daki fırsat eşitliği çerçevesinde devletin tanıdığı bir hakkı, tam ve gereğince kullanılmasını sağlamaya çalışan bir düzenleme yapmış YÖK.
Hatta önceki kararında YÖK, tam eşitlik sağlamışken, Danıştay'ın birinci iptalinden sonraki ikinci kararında biraz da konsensüs olsun diye eşitliği tam olmaktan çıkarıp nakıs yapımış! Yani meslek liseliler aleyhine farkı azaltmış ama yine aradaki farkı kaldırmamış!
Gelin görün ki, Danıştay üyelerini bu da kesmemiş!
Danıştay üyeleri acaba, hakların tam ve gereğince kullanımından, ne kadar nakıs puan düzenlemesi kastediyorlar ki?
28 Şubat ürününün meslek liseliler aleyhine 50-60 puan eksikliğini tekrar yürürlüğe koymak mıdır acaba, hakların tam ve gereğince kullanılması?
Bu beylere göre, acaba kaç puan farkı, tam eşitliği sağlayacaktır?
Oldu olacak TBMM, YÖK'ün bütün görev ve yetkilerini Danıştay üyelerine devretsin de, çocuklarımız da, biz de kurtulalım!
***
Bazılarınız haklı olarak şunu söyleyebilir:
"Bu bir ideolojik mücadeledir. Boşuna kalem oynatıyor, lüzumsuz nefes tüketiyorsunuz!"
Hayır, öncelikle biz haksız ve adaletsiz bir uygulamaya karşı çıkma görevimizi yerine getiriyoruz. Üstelik, bunu her sorumlu insanın yapması gerektiğine inanıyoruz. İkincisi, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan konumuna düşmekten sakınıyoruz. En önemlisi de, Rabbimizin mahkeme-i kübrada, bu haksızlık ve zulümlere karşı en azından dilimizle karşı çıktığımızı göstermek gibi bir mazeretimiz olsun istiyoruz.
Bunları değiştirmeye eli ve gücü olanların görevi de, elbet bu haksızlık ve zulümlere son vermektir.
Herkes gücü kadar sorumludur. Çünkü, yüce Allah kimseye gücünden fazla yük yüklemez.
Şunu da biliyoruz.
Bu ülkede farklı görüş ve düşüncede olan insaflı insan sayısı hiç de az değildir. Herkesin, din ve dünya görüşünün tıpkı sizinki olması gerekmez. Sizin dışınızdaki pek çok kişinin de insani özellikleri, ruhi duyguları, insaf ve izan ölçüleri var. Ma'şeri vicdan dediğimiz de bu değil mii?
Benim gibi, insaf ve izan sahibi pek çok insan, inanıyorum ki, bugünkü Danıştay üyelerinin verdikleri kararı hukuki olmaktan ziyade, tamamen hissi, siyasi ve ideolojik kaygılarla verdiklerini düşünüyor.
"Efendim, bu Danıştay'dır ve sonuçta bir yargı kararıdır, buna uyulacaktır" denip geçiştirilemez. Parlamentodan çıkan her kanun, her zaman hukuki olmayabildiği gibi, her yargı kararı da her zaman hukuki değildir.
***
Daha önceki bir yazımda (30 Temmuz 2009) yine bu sütunda, katsayı düzenlemesinin iptal başvurularından iptal kararlarına kadar bütün aşamalarında hukukun değil ideolojinin hakim olduğunu belirtmiştim. Danıştay üyelerinin bu son Katsayı kararının da hukuki olmadığına inanıyor ve iddia ediyorum.
Karar hukuki olsaydı, Danıştay üyeleri önce kendi içinde çelişkiye düşmezlerdi.
Ne demişlerdi hatırlayın.
28 Şubat sürecinde "Kasayı düzenleme yetkisi YÖK'ündür" demişler ve kendilerini bu konuda görevsiz addetmişlerdi..
Şimdi de, tam aksini söyleyerek kendilerini tek yetkili ilan ediyorlar! Adeta, katsayı düzenlemesini, ancak bizim istediğimiz sınırlar çerçevesinde düzenleyebilirsiniz diyorlar!
Hukuk bunun neresinde?
Yüksek yargı mensupları, bu çelişkili ve tutarsız kararlarla "millet adına" hüküm verme vasfını kaybetmiş görünüyor.
[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi