Sayın Başbakan’dan özel bir ricam vardır
Kolay olmadığını biliyoruz Sayın Başbakan… Bir asırdır birikmiş mesele ve problemleri çözüme kavuşturmak o kadar kolay değil. Bizler dahi üç-beş aile fertlerini idare etmek, her istediklerini yapmakta bile zorlanmaktayız. Ancak zoru kolaylaştırmak için belli metotları, belli usulleri devreye koymak, umulur ki sizi kısmen de olsa dinlendirir.
Milletvekili olup, göreve başladığınız zaman simsiyah saçlarınız vardı. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Bey de öyle idi. Şimdi her ikinizin siyah saçı, yerini beyazlığa terk etmiş. Çünkü sizler başında bulunduğunuz hizmet mevkilerinin sorumluluğunu biliyorsunuz. Boynuzsuz koçun, boynuzlu koçtan hakkını alacağına olan inancınızda şüphe yoktur.
Yine sizler şu gerçeğe de inanıyorsunuz: Ahiret gününde ve hesabın verileceği ilahi mahkemede asgari üç kişinin sorumluluğunu almış olan bir lider, bir başkan, her iki eli ense köküne kilitlenmiş olduğu halde getirilir. Üç kişinin hesabı görüldüğünde, eğer imtihanı kazanırlarsa, lider de onlarla birlikte cennete girer. Yok, eğer üç kişinin hesabının neticesi iflas olursa, liderin elleri çözülmeden yüz üstü cehenneme fırlatılır. Halbuki sizler 70 milyon insandan ve hatta iki milyar İslam aleminden ve 6 milyar dünya insanından sorumlusunuz.
Şimdi bu ve daha yüzlerce gerçeklerle tanışmış ve inanmış olan siz ve sizler gibi idareciler, yöneticiler ve başkanların durumu, hali farklı olmak zorundadır. Sayın Baykal’ın, Sayın Bahçeli’nin ve isimleri Ergenekon davasında geçen insanların böyle bir dertleri yoktur ki…
Geçtiğimiz hafta mecliste yaşanan o çirkin görüntüleri izledik. Oy uğruna, nelerin yapılabileceğini tahmin etmek o kadar da zor olmasa gerek. Ama buna rağmen şahsınızın, karakter yapınızın ve bulunduğunuz makamın sorumluluk bilinç ve şuurunu bir tarafa koyacak olursak, yine de size söyleyeceğimiz bazı konular vardır. Lütfen bu konular üzerinde durmanızı istirham ediyoruz.
Siz Müslümansınız. Ve bunda zerre kadar kompleks-aşağılık duygusu yaşamadınız ve yaşamıyorsunuz. Bu konuda cidden sizi tebrik ediyoruz. Müslüman olduğunuza göre, inandığımız Rabbimizin biz kullarına yönelik bir uyarısı vardır. Nedir o uyarı? Cahiller, meseleleri, konuları bilemeyen insanlar laf attığında, söz söylediğinde, “selam deyin geçin” buyurur Rabbimiz. Cevap vermek, tartışmak, karşımızdakileri susturmak için çaba gayret sarf etmek, inanır mısınız zordur. Çünkü anlamıyorlar. Veya anladığını zannediyorlar. Toplumsal barıştan ne anlarlar? İnancından dolayı azarlanan, başı açılan, görevine son verilen bir insanın psikolojik dünyasını bilmezler onlar.
Peygamberimiz Eendimiz, Uhud savaşında kendisine hücum edenleri, hatta dişini kıranları, atından düşürenleri dile getirerek şöyle buyurmadı mı: “Allahım, kavmimi, toplumumu bağışla, çünkü onlar bilmiyorlar.” Hicr Sûresi’nin son ayetleri, Peygamberimizin cahil ve ahmak insanların sözlerinden, iftira ve ithamlarından dolayı canının sıkıldığını, ruhunun daraldığını hatırlatarak, Peygamberimizin ibadetine, hizmet ve vazifelerine devam etmesini, tesbihata, secdeye ve kulluğa özen göstermesini çözüm olarak zikreder.
Sayın Erdoğan, milyonlarca insanın kalbinde sevginiz vardır. Sadece ülkede değil, dünyanın her tarafında. Hangi ülkeye ve hangi ülkenin şehrine gidip aday olsanız, inanır mısınız, en üst seviyede rağbet görür ve başlara taç olursunuz. Bu, para ile, mal ile olmuyor. Halkımız sizi seviyor ve size güveniyor. Lütfen, yapacağınız işlere yoğunlaşınız ve muhalefette olan insanlarla muhatap olmayınız. İlla cevap verilmesi gerekiyorsa, siz değil de bir başka sorumlu bakan veya milletvekili versin. Çünkü siz birinci ligde oynuyorsunuz. Seviyenizi ve kimlerle oynayacağınızı bir daha gözden geçirin. Selam, sevgi ve saygılarla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.