Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Hindistan... Ülke büyük, nüfus büyük, fırsat büyük!

Hindistan... Ülke büyük, nüfus büyük, fırsat büyük!

İlk yurtdışı gezimi, Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan’la birlikte Rusya ve Moğolistan’a yapmıştım... Moğolistan’ı gördükten sonra, dönüş yolunda; o günlerde Dış Politika Başdanışmanı olan Sayın Ahmet Davutoğlu’na sormuştum; “Ne işimiz var buralarda?”... Öyle ya; ticaret hacmimiz, “yok” denecek kadar azdı... Sayın Davutoğlu; “Biz” demişti; “Bugünün Türkiyesi ile değil, yarının Türkiyesi ile meşgulüz... Yarının Türkiyesini inşaa etmeye çalışıyoruz.”
Bu sözün ne anlama geldiğini, daha sonraki “gezi”lerde bizzat müşahede etmiştim... Türkiye, gerek “tarihi bağlar”la, gerek “coğrafi bağlar”la ve gerek “dinî bağlar”la bağlı bulunduğu ülkelerle, bir “ilişki atağı”na geçti ve bunun karşılığını aldı... Gerek “ticaret” olarak aldı, gerek “BM’de destek” olarak aldı... Meselâ, BM’deki oylamada, bir tek ülke hariç, “Afrika ülkeleri”nin tamamı, “Türkiye lehinde” oy kullandı... Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte gittiğimiz Hindistan da “BM’de Türkiye’yi destekleyen” ülkelerden biriydi...
ÇOK VERİMLİ BİR GEZİ
Toplam 7 gün süren gezinin 3 günü Yeni Delhi’de, 2 günü Bombay’da, 2 günü de Bangladeş’te geçti... Bu süre zarfında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bir “Cumhurbaşkanı” gibi değil, adeta bir “işadamı” gibi hareket etti... “Birlikte neler yapabiliriz?.. Neler satabiliriz?.. Neler ithal edebiliriz?” konuları, “görüşme”lerin ana gündem maddesi oldu... Zaten, “bir uçak dolusu işadamı” da, bunun için gezideydi...
Hindistan’dan geçtiğimiz haberler, ya da Türkiye’nin “tartışma gündemi”ne oturan konular, her ne kadar “gezinin asıl amacı”nı gölgeleyen “iç politika eksenli” olsa da, işadamlarımızın gerek Yeni Delhi’de, gerek Bombay’da ve gerekse Dakka’da çok önemli görüşmeler yaptıklarını, anlaşmalar imzaladıklarını veya en azından “karşılıklı işbirliği” yönünde mutabakata vardıklarını, bizzat kendilerinin ağzından öğrenme fırsatı buldum...
Sayın Abdullah Gül de; bir “orkestra şefi” veya “futbol antrenörü” gibi, hemen her gün “işadamlarının neler yaptıklarını” öğrendi, onları “motive” etti ve “resmî görüşmeler”den elde ettiği bilgileri, işadamları ile paylaştı.
Çünkü Hindistan;
“Toprak” olarak büyük,
“Nüfus” olarak büyük,
“Fırsat” olarak büyük!..
Sayın Abdullah Gül’ün ifadesiyle;
Hindistan, “ABD’nin 50-60 yıl önceki sıçraması”na benzer bir “sıçrama”nın eşiğinde!..
“Binlerce kilometre yol yapmak” istiyorlar...
Gerek “yol” için, gerek “altyapı” için 500 milyar dolarlık bir bütçe ayırmışlar!..
“Yol” ve “konut” konusunda Türkiye’den samimi bir yatırım talepleri var.
Türkiye’yi yakından takip ediyorlar.
Öyle ki;
“Ne işiniz var AB’nin peşinde?.. Artık AB’nin ve ABD’nin dönemi kapandı?.. Artık biz varız... Gelin, birlikte olalım” diyorlar...
Bunu derken de; “dünyanın en çok Müslüman nüfusa sahip ikinci ülkesi” olmakla övünüyorlar.
DÜNYANIN EN BÜYÜK DEMOKRASİSİ
Biraz önce de ifade ettiğim gibi;
Hindistan, 1 milyarı aşkın bir nüfusa sahip... Coğrafi olarak da, dünyanın 7. büyük ülkesi... Asıl önemlisi; “dünyanın en kalabalık demokrasisi!”
Hindistan’ı, meselâ Çin’den ayıran özellik, ülkede “devlet”in değil, “demokrasi” ve “özel sektör”ün egemen oluşu...
Yönetimi, oy kullanan 750 milyon seçmen belirliyor. “Seçim”e, yani “tercih”e büyük önem veriyorlar...
Küçük bir anekdot:
Bir “lokanta”ya gittiğinizde, önünüze getirdikleri “mönü”de, “2 ayrı yemek listesi” bulunuyor... “Et” ağırlıklı yemekler yiyenler için ayrı, “vejeteryan”ler için ayrı bir liste... Hangisini tercih edersen, yemekler ona göre geliyor...
Burada bile “demokrasi” var!..
Kişi başına milli gelir 1010 dolar olarak görülüyorsa da; nüfusunun yüzde 30’dan fazlası günde 1 ABD Doları’nın altında, yüzde 40’lara varan kesim de günde 2 ABD Doları’nın altında bir gelire sahip...
Buna, “şeker hastalığı”nın yaygınlığından dolayı “göz”lerini kaybetmiş “70 milyon insan”ı da eklerseniz, ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Toplam 750-800 milyon insan, fakir, aç veya sağlıksız!..
“Nüfusun yarısı” da okuma-yazma bilmiyor!..
Ama, şu da var:
Ülkede “40 milyon civarında bilgisayar mühendisi” var ve bunlar ABD’ye bile “yazılım hizmeti” veriyorlar... Bir anlamda, ABD’nin “bilgisayar” işlemlerini Hindistan’dan yönetiyorlar...
Türkiye, bu “yazılım” işinde, Hindistan’dan çok şey öğrenebilir, çok şey alabilir... “Savunma Sanayii” alanında da ilişkiler geliştirilebilir.
UFUK AÇICI BİR GEZİ
Yazacak çok şey var...
Ama, şu kadarını söyleyeyim:
Bu tür geziler, “muhalefetin iddiaları”nın aksine; bir “turistik gezi” olmanın çok çok ötesinde, hem “ufuk açıcı” yönüyle, hem “ülkelerin birbirlerini yeniden keşfetmesi” yönüyle ve hem de “yatırım imkânları”nın gündeme gelmesi yönüyle, son derece yararlı oluyor.
Bir defa gördüm ki;
Gerek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, gerek Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, gerek Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ve gerekse diğer bakanların yurtdışı ziyaretleri; hem “Türkiye’nin dışa açılması”na ve hem de “dünyanın Türkiye’yi tanıması”na vesile oluyor.
Bu ziyaretler vesilesiyle;
Hem geçmişimizi öğreniyoruz,
Hem geleceğe yatırım yapıyoruz.
Bana göre;
İşte “kısır tartışmalar” ve “millet aleyhindeki girişimler” ile gündemi kilitlemeye çalışanlar bu ülkeye iyilik değil, ihanet ediyor!..
Bu vesileyle;
Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın “protokol görevlileri”ni tebrik etmek istiyorum. Çünkü, 7 gün boyunca hiçbir aksamaya meydan vermediler.
Yine bu vesileyle, heyetteki gazeteci ve yazar arkadaşlarım Emre Aköz’e, Aslı Aydıntaşbaş’a, Nuri Elibol’a, Fehmi Koru’ya, Bejan Matur’a, Muharrem Sarıkaya’ya, Hadi Uluengin ve Murat Yetkin’e de teşekkür ediyorum... Zira, çok güzel bir “yol arkadaşlığı” yaptılar.
Hindistan’la ilgili son söz:
Ülke büyük, nüfus büyük, fırsat büyük!..
Diğer izlenimler, inşallah yarına...
=================
Bangladeş’te sevgi seli
Bangladeş’le ilgili izlenimlerimi yarın yazacaktım... Ama, bugün küçük bir anekdot aktarmak istiyorum: Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün ifadesiyle; “Bütün ülkeler, birbirlerini kıskanırlar ama Bangladeş hariç... Çünkü Bengal halkının kalbinde, Türkiye’nin ayrı bir yeri var... Tabiî, Türkiye’nin kalbinde de, Bangladeş’in ayrı bir yeri var...”
Sayın Abdullah Gül, bu hissiyatını Bangladeş Cumhurbaşkanı Muhammed Zillur Rahman ve kızı Tonyma Rahman’ın verdiği yemekte de dile getirmiş ve demiş ki;
“Kurtuluş Savaşımız sırasında, Dakka’nın tüm hanelerinden toplanan ve işgal altındaki Anadolu’ya ulaştırılan maddi destekle, bize büyük katkılarda bulunduğunuzu unutmadık... Biz de, Bangladeşli kardeşlerimizin daima yanında olacağız.”
Bangladeş halkının Türkiye’ye ve Türklere duyduğu sevgiyi “sokak”larda görmek de mümkün... Hele, “selâm” verince, gözlerinin içi gülüyordu ki, kelimelerle anlatılmaz!..
Öyle bir “kardeşlik” ki, parayla ölçülmez...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi