Yine o adam!
Hatırladığım ve hatırladığınız kadar kendisine demiştim: Sana cevap vermeme aile terbiyem ve inancım ve inancımın gereği edebim müsait değil. Fakat anlamamış olmalı ki İri Gazete sütununda yine saldırıya geçmiş. Yalan, nefret, kin kokan satırlarını okurken aklıma ve gönlüme bazı ayetler takıldı:
“ Ey Nebi, mümin kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler.”
“Onlarla konuşurken, gönül incitmeden, kaba ve kırıcı davranmadan en güzel şekilde konuşsunlar. Çünkü Şeytan, kalplere kin ve nefret tohumları ekerek aralarına fesat sokmak ve böylece onları öfkelendirip birbirine düşürmek için her an fırsat kollamaktadır.”
“ Hevasını ilah edinen ve arzularının esiri olan, bilgisine rağmen, Allah’ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünü de perdelediği kimsenin durumunu hiç düşündün mü? Artık onu Allah’tan başka kim hidayete erdirir? Yine de ibret almıyor musunuz?”
O ADAMIN “Vakit Yazarından Başbakan’a vaaz” konulu zırva yazısını gözden geçirirken, ilgili ayetler geldi gönlüme. Bir an düşündüm. O ADAMI, İstanbul’daki tanıyanların verdiği bilgileri doküman yaparak, cevap versem, kâğıda yazık olacak. Vakit Gazetesi yazarlarımızdan Hasan Karakaya Bey’e rica edip, “lütfen O ADAMA bir cevap verin” desem, bu sefer de Vakit okurlarının zamanı israf olacak.
O ADAM, Hüseyin Üzmez Bey ile ilgili bir değerlendirme yazımızdan da bir alıntı yapmış ve kendine göre bir değerlendirme yapmış. Ne ise, siz okurlarımızın fazla zamanını almıyor ve diyorum ki:
O ADAM, beni şimdi iyi dinle. Tarihi seyirde, bazı ilim ehli, zamanındaki meliklere, liderlere nasihatte bulunmuşlar. Mesela büyük ilim ehli ve Avrupa bilim ehlinin takdirini almış İmam Gazali, “Meliklere Nasihat” isimli bir eser yazmıştır. Biz de ülke halkının büyük bir çoğunluğunun takdir ve sevgisine mazhar olmuş Başbakanımıza, küçük çaplı bir ricada bulunduk. Asıldan vekile yönelik küçük bir rica…
O ADAM olacak adam, Hüseyin Üzmez Beyin işlediği iddia edilen suçu övmedim, tasvip etmedim. Sadece bir insan olarak kardeşim dedim. Tıpkı Yeşilay Cemiyeti’nin “Biz içkinin düşmanıyız, içenin değil” dediği gibi. İmani ve itikadi konuların uzmanı olan Maturudi’nin “Bizim buğzumuz kâfirin küfrünedir, şahsına değil” dediği gibi. Peygamberimizin, zina yapmış olan bir kadının cenazesini kıldırmak istediğinde, Hz. Ömer’in büyük bir heyecanla “Ey Allah’ın Resulü! Bu kadın zina etti” dediğinde, Efendimiz’in “Zina etti amma bir de tövbe etti Ey Ömer, o kadının yaptığı tövbe bir vadiyi dolduran günahkâr topluma taksim edilse, hepsi bağışlanır” buyurduğu gibi…
Sana “O ADAM” şekliyle cevap vermeyi münasip gördüm. Çünkü sen, sana konulmuş isme bile layık değilsin. Paçavra yazınızda “Küçük bir cemaatin lideri A. Büyük adlı zat…” ifadesine gelince, o bir nasip meselesidir. Az cemaat, çok cemaat, önemli değildir. Yalnız şu kadarını bil ki, sadece günlük 3000 muhtaç insanın her türlü ihtiyacını karşılayan aşevimizin çalışan personelinin kestiği ayak tırnağını senin yakana rozet olarak takmaya çalışsam, tırnak bile dile gelerek senden şikâyetçi olur.
O ADAM! Senin sahan A.Büyük değil. Başka kapılara yönel. Şu satırlarımdan dolayı nice insanımızın üzülmesine sebep olduğundan dolayı da o güzel insanlardan özür diliyorum. Bu kısa yazımı sana cevap olarak değil, İri Gazetenin okurlarına saygınlığımdan dolayı yazdım ki paçavra yazını okuyunca, yanlış düşünmesinler. Sen ve senin gibi insanların kamuoyundaki yerini gözden geçirsinler. Siz ve sizler gibilerini sadece ve sadece Allah’a havale ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.