Halkımız Org.Başbuğ'dan ne bekliyor?
Emekli Org.Çetin Doğan, evi aranırken tedirginlik içinde "Türkiye nereye gidiyor?" diye sormuş!
Bu sözünü yadırgadık.
Kendine güvendiğini söyleyen bir kişinin diyeceği şuydu:
"İyi ki geldiniz, üzerime atılan şüpheleri de gidermiş olacaksınız. Sakınacak bir şeyim yok, buyurun arayın!"
Org.Doğan gibi düşünenler, "nereye gidiyoruz?" diye soruyorlar.
Yaşananlar, Türkiye'nin "hukuk" çizgisinde olması gereken yere gittiğini gösteriyor.
Dünya tarihinde çağı değiştiren büyük olaylar yaşandı.
Bugün yaşananlar da, gerçekten Türkiye tarihinde çağı değiştirecek olaylardır!
Bizden sonra gelecek nesiller, bunu daha iyi anlayacaklar.
***
Resmi veya özel kurumlar içinde yanlış insanlar olduğu gibi, yanlış işi yapan veya bu işlere bulaşanlar da olabilir.
Böyle bir ihtimal veya şüphe ortaya çıktığı zaman yapılacak ilk iş, taraftar refleksiyle hemen bunlara sahip çıkmak değil, gerçeğin ortaya çıkması için görevlilere yardımcı olmaktır.
Bugün bu noktadayız.
Hele bu ihtimal ve şüpheler çok kuvvetli delil ve belgelere dayanıyorsa, gelişmeleri sükunet ve teenni ile takip etmek gerekiyor.
Yangına körükle gitmek, vâveylâ kopartmak, bunu yapanlara sadece şüphe ile bakılmasını sağlar!
Balyoz davası kapsamında bazı emekli kuvvet komutanlarının ve generallerin göz altına alınması sürecinde yapılan yorumlara bakılırsa, geçmişten epey ders alınmışa benziyor.
Demek ki, gelinen son noktada söz konusu darbe planlarının artık bir "şaka" veya "oyun"dan ibaret değil, basbayağı ciddi bir "plan" olduğu gerçeği kamuoyunca genel kabul görür duruma gelmiş ki, yorumlarda ihtiyatlı açıklamalar ön planda.
Bu sükunet ve teenninin, yargının işini kolaylaştıracağını ve adaletin tecelli etmesine katkı sağlayacağını unutmayalım.
***
Bu olaylar karşısında en zor durumda kalan kurum, hiç şüphesiz Genel Kurmay Başkanlığı'dır.
Söz konusu darbe planı ile alakalı olarak Askeri Savcılığın da bir soruşturma başlattığını biliyoruz.
Bu da, işin ciddiye alındığını gösteren menuniyet verici bir durum.
Ama Org.Başbuğ'un, bu yaşananlar karşısında iddialara "pasif direniş" göstermesi, ya da "savunma refleksi" içinde sanık durumundaki emekli veya muvazzaf ordu mensuplarını korumaya çalışması, başta kendisi olmak üzere ordu'yu daha da zayıf duruma düşürecektir.
Genel Kurmay Başkanı'na düşen, tıpkı daha önce Emniyet Genel Müdürü'nün söylediği gibi "içimizdeki çürükleri ayıklıyoruz" sözünü açıkça söylemesidir.
Halkımız, Org.Başbuğ'dan bunu beklemektedir.
Unutulmasın ki, çürükler bulundukları ortamdan ayıklanıp atılmadıkça, kısa zamanda sağlam elemanları da çürütür.
Çürüyen ve kokuşan bir yapının, sadece kendine değil çevresine de zarar vereceği aşikardır.
***
Emniyet Teşkilatı içinde en alt kademeden en üst kademeye kadar zaman zaman ortaya çıkarılan yasa dışı yapılanmalar veya suç teşkil eden olaylar karşısında, gerek İçişleri Bakanlığı'nın gerekse Emniyet Genel Müdürlüğü'nün çok net tavır alması, diğer kurumlarımıza da örnek olmalıdır.
Bu tavır, yasa dışı faaliyetlerin içinde yer almayı düşünen zayıf iradeli personelin açığa çıkmasını da kolaylaştıracaktır.
Personelinden sorumlu olan amirlerin yasaları uygulamadaki kararlılığı, halk için de bir güven unsurudur.
Her zaman yasalara ve bu yasaları uygulamaya çalışan yargı mensuplarına güvenmek gerekir.
Bugün de böyle.
Şimdi bütün gözler Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üstündedir.
***
Bu olup bitenler karşısında, ciddi "yara"lar alan ve halk nezdinde "itibar" kaybı yaşayan Ordu komutanlarının, bundan böyle çok daha dikkatli olmaları gerekiyor.
Şu aşamada, aşağı doğru inen "güven" ibresini yukarıya taşımak, halen görevde olan komutanların elindedir.
Tekrar söyleyelim:
Şimdi, kafası karışık halkı rahatlatmak adına Genel Kurmay Başkanı'na önemli bir görev düşüyor.
Org.Başbuğ'un: "İçimizdeki çürükleri temizliyoruz" deyivermesi, hem kendinin hem de Ordu'nun zayıflayan "itibar"ını yeniden yükseltecektir.
[email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.