Nejad ve Erdoğan
Mısırlı düşünürlerden Tarık Bişri, İranlı Nejad'ı Nasır'a benzetmiştir. Bu benzetmenin zemininde kendi hesabıma 'neden eski tüfek Nasırcılar Nejad'ı çok seviyorlar?' sorusunun cevabını da bulmuş oldum. İki lider yeni Erdoğan ve Nejad, birbirinin kopyası mı? Bilemem, lakin bir takım benzerlikler olduğu kesin. El Ahram yazarlarından Vahid Abdulmecid ise Nasır'ın bir sözü üzerinden Erdoğan'a bir gönderme yapmıştı: Biz rol aramıyoruz rol bizi arıyor. Bu çapraz benzetmeler doğru ya da yanlış lakin Nejad ve Erdoğan birbirine benziyor hatta içlerinden birisi ötekisinden kopya çekiyor intibaı veriyor. Sözgelimi, son sıralarda Erdoğan'ın en popüler iştigal alanı vizelerin kaldırılması. İspanya'dan da böyle bir müjdeyle döndüğünü söyledi. Türkiye'nin dış dünyadaki itibarını artırmak ve ötesinde vize muafiyeti getirmek istiyor. Onun dışında yine bu sütunlarda yazdığım gibi bazen ihracat rakamlarıyla oynamak pahasına da olsa Türkiye'nin dış satımını artırmaya çalışıyor! Peki, Ahmedinejad ne yapıyor dersiniz? Nükleer programını saymazsak bir biçimde Erdoğan'ı taklit etmekle meşgul veya en azından benzeri politikalar izlediğini söyleyebiliriz. Mesela ne? Sorusunun kestirme ve yalın cevabı şu: Hem de Ermenistan yüzünden ilişkilerimizin gerildiği Azerbaycan ile vize muafiyeti getirdi. Biz Azerbaycan'ı kaybederken veya daha hafif tabiriyle Ermeni açılımı yüzünden küstürürken Ermenilerle tarihten beri iyi ilişkileri olan İran bizim sırtımızdan Azerbaycan ile ilişkilerini tamir ediyor. Azerbaycan, Rusya ile bize çalım satarken diğer taraftan da Tahran'la da dostane münasebetlerini geliştiriyor. Elbette gönlümüz bize bağlı olmadan ve bizi hesaba katmadan yani rekabet hislerini ve damarlarını kışkırtmadan herkesin herkesle ilişkisinin iyi olmasıdır. Aynen Ahmet Davudoğlu'nun öngördüğü gibi. Lakin işin olumsuz yönü, galiba bu ilişkiler sırtımızdan veya arkamızdan iyi oluyor.
Nejad yine Mehdi ile alakalı olarak konuşmuş ve yine pir konuşmuş. Yeni bir Kerbela korkusu yüzünden gizlendiğini ve bu yönüyle çıkmasını Amerikalıların engellediğini söylemiş. Bu aslında, 'Mehdi benim kadar bile cesur değil' demekle aynı şey. İnşallah haber kaynakları bu aktarımda yanılmışlardır. Nejad'ın Türkiye'yi gölge gibi takip ettiğinin bir resmi de Şam'da yaptığı değerlendirmeler ve Şam yönetimiyle karşılıklı olarak vizeleri kaldırma kararı almalarıdır. Hayırlı olsun diyoruz. Ama 'bu ne benzerlik!' demekten de kendimizi doğrusu alamıyoruz. Bilindiği gibi, geçen yıl İstanbul ziyareti sırasında Nejad bir cuma günü Sultan Ahmed Camii'ne teşrif etmiş ve burada namaz kılmış ve bu münasebetle Sünni kesimlere birlik ve beraberlik mesajı vermiştir. Şam ziyareti bağlamında da öğreniyoruz ki, aynısını Şam'da da icra etmekte. Sünni İmamlar arkasında namaz kılmış ve ardından da El Alem Kanalı'nın çanak sorusu üzerine bu meseleyle ilgili sorulara geçmiş ve cevaplandırmış. Şam'da Esad'la birlikte perşembe günü ( 25/02/2010) hem Mevlid-i Nebi Kandili programına katılmış. Bu yöndeki El Alem Kanalı'nın sorularını şöyle cevaplandırmış: " Biz mezhepçilik veya sekterizmden uzak olarak İslam kardeşliğini yaymaya ve İslam birliğine gerçekleştirmeye bakıyor ve bunu gerçekleştirmeyi en önemli hedef ve önceliklerimiz arasında sayıyoruz ..." Demek ki o da Suriye ile birliği, binanın ilk tuğlası olarak görüyor. Suriye ile ilişkilerini de İslam ittihadı ve birliği çerçevesinde geliştirdiklerini söylüyor.
Bilen bilir, bilmeyen de duysun: Yörünge dergisinden beri (1990'lı yıllar) Suriye-Türkiye bütünleşmesinden bahsediyorum. İslam birliği etrafında Bediüzzaman ve Sezai Karakoç gibilerin kızıl elması Suriye-Türkiye birliğidir. Bu birliğin hedefi nehirlerin nehirlere katışarak ve karışarak denizlere dökülmesidir. Ben de bu meseleyi daha tafsilatlıca ve bir öngörü olarak , 1990'lı yıllarda önce Yörünge dergisinde ve ardından da birkaç kez başka gazetelerde yazdım. Lakin son dönümlerde bir moda var. Atı alan değil atı çalan (popülistler) Üsküdar'ı geçiyor. Olsun varsın; Mevlana'nın dediği gibi sahtesine bile hırkamız feda olsun. Lakin galiba bu hususta da Nejad öngörülerimizin üzerine yatıyor ve Türkiye-Suriye birliği yerine İran-Suriye birliğini ikame etmeye çalışıyor. Halbuki, Larijani ve benzerleri Türkiye de dahil farklı birliklerden bahsetmişlerdi. Anlaşılan, Nejad her telden çalıyor ve her ipte oynuyor. Bununla birlikte, şunu da unutmamak lazım, İran ile Suriye birliği yerine olsa olsa Nejad-Esad birliği gerçekleştirilebilir. Sünni imamların arkasında namaz kılsa da Nejad'ın bu yeni projesi olsa olsa Ürdün Kralı Abdullah'ın geçmişteki sözlerini hatırlatır. Yakışan birlik, Türkiye-Suriye ve onun ötesinde bölgesel birliktir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.