'Telekız' muhabbeti.. Bakın neler varmış!
Amerika yeni bir skandalla çalkalanıyor! Merkez medya, New York Valisi Eliot Spitzer'in, saati binlerce dolar olan “seçkin” bir fuhuş çetesinin “9 No'lu müşterisi” olduğunu keşfetti. Türk medyası da konuyu büyük bir ilgiyle izliyor, gazeteler konuya sayfalar ayırıyor. Kim ne yapmış, kimlerle görüşmüş, ne kadar para akarıymış, ne renk bir fahişe seçmiş, kilosu ve boyu neymiş, hangi ismi kullanmış, hangi otelin kaç numaralı odasında kalınmış… Bir haberde merak edeceğiniz ve merak etmeyeceğiniz bütün detaylar anlatılıyor.
Bill Clinton ve Monica Lewinsky olayından bu yana böyle bir skandal deşifre edilememişti. Olayın ahlaki ve siyasi tarafından çok “skandal” boyutu medyanın çok daha fazla ilgisini çekiyor. Bu yapılırken de “gerçek hikaye” üzerinde tam bir karartma uygulanıyor.
Daha önce savcı olan, özellikle fuhuş çetelerine karşı amansız operasyonlarıyla bilinen, bu başarısından dolayı da yüzde yetmiş oy oranıyla New York Valisi seçilen Spitzer, 2012 yılında ABD Başkanlığı için hazırlanıyordu. Şimdiki Demokrat aday adayı Hillary Clinton'ın da en önemli destekçilerinden biriydi.
Böyle bir kariyerin bir anda sıfırlanmasının nedeni ne olabilir? “Telekız hikayesi” olan tek siyasi değildi ya! Neden bu skandal Spitzer'i toprağa gömmek için kullanıldı? Dini ve ahlaki değerler yüzünden mi? Hayır… İşte hikayenin gerçek yüzü burada ortaya çıkıyor.
Olay, 11 Eylül saldırılarından büyük finans trafiğine, örtülü operasyonlardan meşhur şarbon saldırılarına kadar uzanıyor. 11 Eylül saldırıların arkasındaki bilinmezlere vakıf olanlar arasında bir kavga yaşanıyor. Adeta birbirlerine düştüler. On milyarlarca dolarlık para kavgalarıyla 11 Eylül'ün bilinmezleri bir yerlerde birleşiyor.
1- Skandal, Spitzer'in New York emlak baronu ve finans yöneticisi Larry Silverstein hakkında soruşturma açma aşamasında patladı. 11 Eylül saldırılarıyla vurulan Dünya Ticaret Merkezi'nin sahibi Silverstein ve Bush ailesinin ortağı olduğu, krize uğrayan ülkeleri yağmalayan, mezarcılar olarak anılan Carlyle Group bağlantılı bir soruşturma hazırlığı bu.
2- Carlyle Group'un çökme aşamasında olduğu, Silverstein'in grubun kasasından 14 milyar dolar çektiği, bunun çöküşü hızlandırdığı, bunun New York Emekli Sandığı'nı on milyar dolar zarara uğratacağı belirtiliyor.
3- Olay ABD-İsrail vatandaşı tefeci Alan G. Hevesi'ye uzanıyor. Bu zatın, kendisine emanet edilen 100 milyar doları yakınlarının zimmetine geçirdiği bu yüzden de federal soruşturma kapsamına alındığı belirtiliyor.
4- Spitzer'in savcı olduğu dönemde ünlü finans kurumlarına karşı açtığı soruşturmalar yüzünden hedef olduğu, ünlü bankalar ve finans kurumlarının, medya mensuplarının kendisine karşı savaş açtıkları söyleniyor.
5- Dünyanın en zengin adamı Warren Buffet'ın; “516 trilyon dolarlık bir balon patlamak üzere” diyerek küresel finans krizinin devasa boyutlarına dikkat çektiği bir dönemde, finans kurumları, bankalar, ABD halkının paralarını sömürenler, bu paraları İsviçre'de aklayanlar aynı skandalın parçaları olarak öne çıkıyor… Spitzer'in “telekız skandalı” bütün bu karmaşık ilişkiler ağı içinde bir yerlere denk geliyor.
Ancak hepsi bu değil. O masum mu? Elbette hayır!
Spitzer'in 11 Eylül saldırıları, şarbon saldırıları, kara para trafiği ile bir şekilde bağlantısı kuruluyor. Yetkisini kullanarak şarbon saldırılarıyla bağlantılı olan “yakınlarını” soruşturmadan kurtardığı söyleniyor. Silverstein'in yıkılan Dünya Ticaret Merkezi için istediği 7 milyar dolarlık sigorta parası, aslında saldırılarla ilgisi olmayan 7. binanın kasıtlı olarak yıkılması, bu binada CIA'nın New York merkezi ile ABD tarihinin en büyük yolsuzluk skandalı olan Enron'un çöküşünü soruşturan komisyonun merkezinin bulunması özellikle de Spitzer'in 11 Eylül saldırılarının kilit oyuncularıyla bağlantıları baş döndürücü bir ilişkiler ağına işaret ediyor. Skandalı kullananlar da skandalın kurbanı bize göre aynı safta.
Mesele şu:
Skandalın ortaya çıkması namuslu bir insanı yıpratma kampanyası değil. Küresel sermaye ağı içinde yer alan, büyük oranda İsrail'le bağlantılı (Spitzer ve Silverstein Musevi), 11 Eylül saldırıları ve küresel savaş kampanyalarıyla iç içe, yüz milyarlarca paranın döndüğü bir senaryo var ortada. Daha da genişletelim:
Bağlantılar Dünya Ticaret Merkezi'nden Irak işgaline, S.Arabistan ve petrol parasından yeni savaş senaryolarına, küresel ekonomik krizden batması beklenen dev finans kurumlarına, sistem içinde örgütlenen iktidar gruplarından bazı terör örgütlerine kadar uzanan “derin Amerika” içinde bir çatışmanın skandal olarak bize yansımasını görüyoruz.
Hepsinin elleri kirli olduğu halde bize bazıları nasıl da masummuş gibi yutturuluyor. Bizlere de New York Valisi'nin tercih ettiği telekızın ölçülerini öğrenmek kalıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.