Her çoğunluk kararı demokratik midir?
Demokratik değildir. Bu durumun sembol olarak tekrarlanan örneği, Sokrat'ın Atina Halk Mahkemesi tarafından çoğunluk kararıyla ölüme mahkûm edilmesidir. Tam 2500 yıl önce verilen ve infaz edilen bu idam kararının haksız olduğu konusunda tarih boyunca ittifak oluşmuştur. Sokrat'ın idama mahkûm edilmesinin sebebi, Atina'nın tanrılarını ve düzenini eleştirmesiydi.
Demokrasi, başka birinin veya birilerinin değil, halkın iradesine dayanan yönetimin adıdır. Bir konuda karar verirken veya yönetme hakkını temsilcilere devrederken çoğunluğun tercihine saygı gösterilmesinin tek sebebi vardır: Azınlığın haklılığının ahlaken savunulamaması. Mantık bize, çoğunluğun haklı olma ihtimalinin her zaman daha yüksek olduğunu söylüyor. Ya yanlışsa? Demokrasi, kendi yanlışını düzeltme erdemine sahip yegâne yönetim biçimi. Ama demokrasi salt çoğunluk rejimi değildir. Sadece çoğunluğun iradesine uyulduğu rejimin adı çoğunlukçuluk (majoriterianism) veya poliarşidir. Demokrasi ise dengeler rejimidir. İktidar veya yasa yapma gücü çoğunluğa teslim edilir. Ama azınlıkta kalanların korunacağı, çoğunluğun azınlık üzerinde baskı kurmasının engelleneceği mekanizmalarla sistem dengelenir. Anayasa yapmanın, temel hak ve özgürlükleri anayasal güvence altına almanın ve özellikle yargı erkini yürütme ve yasama karşısında bağımsız hale getirmenin sebebi budur.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın "anayasa değişikliklerini geniş bir uzlaşmaya dayandırma ve hassasiyetleri dikkate alma" uyarısı, doğru ve yerinde bir uyarı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in, "Referandumda yüzde 50'nin üzerinde oy çıkmışsa o demokratik olarak halk tarafından benimsenmiş demektir." hükmü, sadece şeklî olarak doğru.
İki noktada referandum yöntemi demokrasiye aykırı olabilir. Birincisi, halk oyuna müracaat edilmesi "doğrudan demokrasi" uygulamasıdır. Kurumsal olarak işleyen demokrasi ise -bizdeki gibi- "temsilî demokrasi"dir. Parlamenter demokrasi, temsilî demokrasi ile kurumlarını oluşturmuş işlerken doğrudan demokrasiye yani halk oyuna müracaat edilmesi bir istisna oluşturur ve temsil dengelerini altüst eder. İkincisi, çoğunluğun hiçbir şekilde sayıca az olanların hak ve özgürlüklerini kısıtlayacak kararlar verme yetkisi yoktur. Aksi takdirde ortaya çoğunluk despotizmi çıkar. Referandumda hangi konu oylanırsa oylansın siyasî partilerin oy dengelerine yakın bir sonuç çıkması birinci sakıncayı; idam cezası veya seçim barajı gibi konuların oylanması ikinci sakıncayı ortaya çıkartır. 1987 yılında siyasî yasakların kaldırılması için yapılan referandum demokrasiye aykırı idi. Çünkü kimsenin siyasî hakları, çoğunluk kararına konu edilemezdi.
Referandum pratiğinin demokrasiye aykırı olması için birincisi, çoğunluğun bu yöntemi temsilî demokrasinin kurumları ile çözemediği işler için sıklıkla kullanması ve sistemi bir "plebisiter demokrasi"ye dönüştürmesi gerekir. Plebisiter demokrasi, tarih boyunca bütün örneklerinde bir diktatörlük şeklinde işlemiştir. İkinci sakınca, çoğunluk dışında kalanların temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayacak yasaların referanduma sunulmasıdır. Bu iki durum demokrasiye aykırıdır.
Anayasaların güvence altına aldığı evrensel temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi için referanduma gitmenin hiçbir sakıncası yok. Siyasî partilerin kapatılmasının zorlaştırılması böyle bir örnek. Yargının tarafsızlığını sağlayacak, böylece temel hak ve özgürlükler üzerindeki yargı zırhını sağlamlaştıracak düzenlemeleri referandum yoluyla yürürlüğe koymanın da mahzuru bulunmuyor. Hükümetin anayasa değişikliği paketinin demokrasiye uygunluğunun tek ölçütü budur. Evrensel hukuka uygun olarak temel hak ve özgürlükler gelişiyor ve ilerliyorsa, yani çoğunluk tam tersine hukuk önünde kendine sınırlama getiriyorsa, % 51'in onayı şeklî meşruiyeti sağlamış olur. Ama bir tek kişinin temel hak ve özgürlüğü (mesela idam cezasının geri gelmesi) zarar görüyorsa, % 99,9'la onaylanması bile demokrasiye aykırı olacaktır.
Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın telkin ettiği "genel uzlaşma" salt siyasî partileri taraf olarak almamalı. Hükümet anayasa değişikliğine muhalefetin koyduğu freni, kullandığı çalıştaylar, yani müzakereci demokrasi yöntemiyle aşabilir.
"Ben yaptım, oldu" mantığı, şekil şartlarına uysanız da doğru değil. Ama demokrasiyi işletecek ve ilerletecekseniz sizi kimse tutamaz..