İstiklal Marşı, 12 Mart Muhtırası ve babam
12 Mart benim için hem acı hem de tatlı bir gündür. Acı oluşunun birinci sebebi, rahmetli babamı bir 12 Mart günü kaybedişimdir. İkinci acı ise bugün olduğu gibi yine CHP kurgulu 12 Mart muhtırasıdır. Milli olanı ise İstiklal Marşı’nın kabul günü olmasıdır.
Bu CHP ve onun ürünü olan zihniyetler, cuntacı geldiler, cuntacı gidiyorlar. Darbeci geldiler, darbeci gidiyorlar. Halk düşmanı geldiler, halk düşmanı gidiyorlar. Bir türlü ekmeğini yediği milleti sevemediler, nefret etmeye devam ediyorlar.
Halkla barışamayan, halkın; örf, adet, gelenek ve dini- milli değerlerinden nefret eden, hiçbir şekilde de kabule yanaşmayan, bütün mesailerini “millet üstü imtiyaz” elde etmek için harcayan, bunun için de darbeler başta olmak üzere akla hayale gelmedik oyunlara başvuran cuntacı zihniyetler, 1940’tan bu yana asla değişmemişler.
Ülkemizde cunta, darbe, ihtilal denilince akla sol eğilim ve bunların yuvası CHP gelir. Bugün yine bir darbenin yıldönümü. Bundan 39 yıl önce, cuntacılar aynı yolu deneyip, darbe yapmışlar fakat faturanın büyüğünü de sırf darbe yapmak için besledikleri sola kesmişlerdi.
Günahım kadar sevmem ama o gün için Ecevit’in hakkını vermeliyim. Bir tek Ecevit uyanmış ve bu durumu kabullenemeyerek, darbeci İnönü’ye şöyle demişti: “Ülkeyi daha iyi hale getireceğim diyenler, mevcut halden daha kötü bir duruma soktular.”
Belli bir kesim tarafından 12 Mart’ın sola karşı yapıldığı bilinir. Hiç ilgisi yoktur oysa. Kandırılmış sol kullanılarak darbe yapılmıştır. Sol eğilimli öğrenci hareketlerinin artmasını darbeciler organize etmiş, sonra kendi kurdukları oyun kör düğüm olunca Deniz Gezmiş ve arkadaşları yok yere ipe gitmiştir. Yani “kendim ettim kendim buldum” olmuştur.
Darbeciler, cuntacılar, çeteciler ve bilumum karanlık işçiler; içinde yaşadıkları milleti tanımıyorlar. Bu milletin mayasında darbecilik olmadığı gibi darbeyi de kabul etmez. Halkımız; barış, sevgi ve hoşgörü toplumudur.
İnsan bir sorar, “Niye hiçbir darbe başarılı olamıyor” diye. Yine aklı olan insan, milletin 14 asırdır beslendiği kaynaklara bir bakar.
Mesela darbecilerin ve CHP zihniyetlilerin kullandıkları metotların hangisinde zerre kadar millete ait bir değer vardır?
Bütün modelleri dış mihraklıdır ve yabancı kaynaklıdır. Milletimize dair bir emare yoktur. İnsan olan insan, hiç olmazsa uzak ve yakın tarihimizi bir inceler ve halkı tanır. Yine insan olan insan, İstiklal Savaşı’ndaki ruha bir bakar. Neyse, bu meseleye fazlaca yer ayırmışız.
Yukarıda; “İnsan olan insan, milletimizin beslendiği mayaya bir bakar” dedim ya, işte o mayanın ta kendisini İstiklal Şairimiz Merhum Mehmet Akif Ersoy yazmış, halkımız da halkımızın vekilleri de ayakta alkışlayarak kıyamete kadar okunması için karar kılmış.
Ne diyor Akif;
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’d ettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
¥
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı.
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
¥
İşte bundan daha büyük örnek olur mu? Şimdi bu sözlere; sadece solcular, darbeciler ve cuntacılar karşı çıkıyor. Ama bu vatanın insanları sahipleniyor. Geçelim.
Evet, sırf namaz kıldığı için her darbede suçlanan babamı, bundan tam 7 yıl önce kaybetmiştim. Şükürler olsun her fırsatta Fatihasız bırakmıyorum. Babasını, annesini ve yakınlarını kaybetmişlerin ruhu başta olmak üzere babam için de Fatiha istiyorum. El Fatiha.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.