İsrail can sıkıcı olmaya devam ediyor!
AB ülkeleri de, ABD de İsrail’in emrivaki siyasetinden bıktı, usandı. Artık tepkilerini açıkça ve daha yüksek bir sesle dile getiriyorlar..
Son olarak, Almanya Başbakanı Angela Merkel, İsrail’in, Kudüs’ün doğusunda işgal altında tutulan Arap topraklarında Yahudi yerleşim merkezi kurma planlarını sert bir dille eleştirdi.
AB ülkeleri de, ABD de, İsrail’in bölge devletleri ile sorunlarını çözerek, kendi başına ayakta durabilmesi için meşruiyet kazanması gerektiğini düşünüyorlar..
İsrail var olduğu günden beri sorun üretmeye devam ediyor..
İsrail’in durumu tam anlamı ile bir Türk atasözünde belirtildiği gibi; “Fazla naz aşık usandırır”.
Bugün gelinen nokta hiç de iç açıcı değil.. Yarının bugünden daha kötü olacağı endişesi taşınıyor..
Nisan başında yeni bir insani yardım konvoyu Gazze önlerinde olacak ve yine gergin anlar yaşanacak.
Tek endişe bu olsa iyi. İsrail, İran ve Hizbullah’a karşı derin bir operasyon hazırlığında.
Dubai’de yaşanan suikastın ardından Hamas’ın İsrail’e ağır bir darbe vurması bekleniyor..
Hepsinden önemlisi Mescidi Aksa çevresinde yaşanan gerilim.. İsrail bir yandan Mescidi Aksa’ya yönelik baskısını artırırken, öte yandan Kudüs’te yeni yerleşimci sorunu, Müslüman bölgesinde yeni Yahudi yapıları oluşturma siyaseti gergin olan sinirleri daha da gergin bir hale getirmekten başka bir işe yaramıyor..
Mescidi Aksa’nın altı tamamen oyulmuş bir vaziyette. En ufak bir sarsıntıda Mescidi Aksa yıkılabilir ve bu da, İslam dünyasında İsrail’in sonunu getirecek bir öfke patlamasına dönüşebilir..
Sadece İsrail’in sonu olmaz bu durum, aynı şekilde tüm dünyadaki Yahudilerin güvenliğini tehlikeye sokan kışkırtıcı bir eylem olur. Hatta İsrail’e destek veren ülkeler, şirketler, hükümetler, partiler, örgütler de bu öfke patlamasından paylarını almak durumunda kalabilir..
Bu durumda ABD başta olmak üzere, İngiltere ve Fransa bu işten yara alır.. Hatta Müslüman-Yahudi çatışması sırasında Hıristiyan topluluğu da bu kavganın ortasında kalacaktır.. Onun için Vatikan’ın da şu günlerde kötü gidişe dur deme yönünde bir çağrı yapmasını beklemek gerek.. Merkel’in açıklaması da bu yöndeki kaygıların bir ifadesi olarak önem taşımaktadır..
Aslında İstanbul depremi gibi, Filistin topraklarında da bir deprem bekleniyor. Eğer zaman açısından deprem kronolojik bir sıra takip edecekse, Marmara’dan sonra Ege, sonra Akdeniz depremi, ardından Sina’dan Hatay’a uzanan eski Gor çukurunun, daha doğrusu Lut kavminin yere battığı o hattın kırılması gerekir.. Hatay/Maraş aksından deprem GAP hattından Erzurum’a doğru, oradan da Erzincan üzerinden Kuzey Anadolu fay hattından geri İstanbul’a ulaşması bekleniyor..
Güneydoğu Anadolu fay hattındaki hareketlilik bir depreme yol açacak olursa, bu Filistin hattında da bir kırılmaya sebeb olabilir mi?
Bu bölgedeki ciddi bir deprem İsrail için başka bir felaketin haberi olabilir.. Yeni bir Sodom ve Gomore yaşanabilir..
İsrail bir şekilde perişan olacak.. Hani derler ya, “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” diye. İşte öyle bir şey.
Şimdiden bazı Rabbiler ve demokrat Yahudilerin İsrail’e karşı tepki vermelerine bakmayın. Bundan sonra İsrail’e kendi içinden de sert eleştiriler yükselecek.. İsrail’in o dokunulmazlık büyüsü bozuluyor artık.. İsrail bu uzlaşmaz ve saldırgan tutumunu sürdürmeye devam ederse, dünyanın “şamar oğlanı”na dönecek gibi..
Dünyadan, “İsrail’in resmi tarihi” ve “soykırım”la ilgili abartılı senaryolara karşı da giderek artan bir eleştiri söz konusu..
İsrail aslında Musevilerin de, Yahudilerin de başına bela.. İsrail’in “resmi ideoloji”si Siyonizm dinini mi koruyor, toplumu seküler hale mi getiriyor belli değil.. Aslında bütün resmi ideolojiler, “Allah’ın cezası” bir şeydir.. Her resmi ideolojinin arkasında bir de “resmi tarih” faraziyesi vardır.. Rejim zaman içinde kendini kutsar, tabulaşır.. İşte bugün İsrail’de yaşanan da bu! Siyonizm artık İsrail’in “koruyucu kalkan”ı değil, şimşekleri üzerine çeken bir paratonere dönüşmüş vaziyette.. Kendi halkı için bir “teminat” değil, artık bir “tehdit” haline geldi.. Modern İsrail tarihi, Hollywood’un bir kurgusuna dönüştü..
İsrail’in sonunu belirleyecek en temel parametre artık onun öfkesi ve saldırganlığıdır.. Her öfkeyle kalkışında zararla yerine oturacak..
Peki İsrail kendi içindeki Siyonistlerle baş edebilir mi?
Hayır edemez!.. İsrail derin devleti, dünyanın en belalı derin devletidir.. Nerede başlayıp, nerede bittiği belli olmadığı gibi, ABD ve AB istihbaratı içindeki uzantıları, derin yapılardaki adamları arasında da bir görüş birliği olmadığı anlaşılıyor.. Artık ABD kendi içinde, İngiltere kendi içinde parçalandı.. Herkes burnundan soluyor ve kimse İsrail’in kaprisleri ile vakit kaybetmek istemiyor ve emri vakilerinden bıkmış durumdalar.. İsrail kendinden ibaret bir ülke değildir. Kendi diasporası ile de baş edemez.. Yahudi dünyasında kendi içinde bir görüş birliği de yok.. Yeni bir düzen kurmaları da zor.. Dış tehdit arttıkça kendi içlerindeki hesaplaşma da derinleşecek.. Bundan sonra artık sadece dış tehditlerle değil, kendi içlerinden gelen sorunlarla da baş etmek zorunda kalacaklar..
İşin diğer önemli bir yanı da, İsrail’le birlikte, İsrail’e yakın duran hükümetler de hızla mevzi ve itibar kaybediyorlar.. İsrail kendi sorunları ile baş edemez bir ülke durumuna düşerken, İsrail’den korkan ve ona sığınan hükümetler açısından İsrail’in dışarıdan bakıldığında görünen manzarası, “Kendisi himmete muhtaç bir dede, nerde ki gayrıya himmet ede” şeklindedir.. İsrail’in her yanlış adımı, bu ülkelerin yöneticilerini, kendi ülkelerinin halkının gözünde daha zor durumda bırakmaktadır ki, bunların başında da Mısır ve Ürdün gelmektedir..
Bugün İsrail, sadece Türkiye’de köşeye sıkışmış olan bir kısım Ergenekoncuların umudu olmaktan öte kimseye bir umud vaat etmemektedir. Ergenekoncular, “suya düşen yılana sarılır” hesabı İsrail’e sarılıyorlar, ama “kelin ilacı olsa kendi başına çalar”.
İsrail’in bir çözümü olsa, onu kendisi için kullanırdı.. İsrail’e yaklaşanlar, sadece kendilerini İsrail için kullandırtırlar, o kadar.. Kılavuzu İsrail olanların varacakları yer şimdiden belli değil mi? “Kaybedecek bir ata para yatıranlar”, yaptıkları işin sonucunu görürler..
Aslında Yunanistan İzmir’e niye çıkartıldı ise, İsrail Filistin’e onun için yerleştirildi.. İsrail bir Truva atı olacaktı. Tabii bir müttefik, bir tramplen tahtası gibi bir şey.. Hitler kovaladı, Churchill topladı.. Biri sopa gösterdi, biri havuç.. Ama artık İsrail batının çıkarlarını korumak adına bir fırsat değil, risk oluşturuyor.. İsrail’in rolü bitti.. Türk derin devleti tasfiyeye karşı nasıl çaresiz bir direniş içinde ise İsrail de işte onun için direniyor..
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.