Enes’in Günlüğünden
Geçenlerde annemin bir arkadaşı vefat etti. Allah rahmet eylesin iyi bir ablaydı, yoksullara muhtaçlara yardım eder, eğitim çalışmalarında her zaman ön planda olurdu...
Annem cenazeden geldikten sonra onunla ilgili anılarını anlatmaya başladı. Annem üzgündü, pişmanlık duyuyordu "Neden onunla daha çok vakit geçirmedim, neden onun bilgilerinden yeterince faydalanamadım, keşke sık sık ziyaret etseydim" diye hayıflanıyordu... Annem acı duyuyordu. Acı duyarken de kaybettiği arkadaşının anılarını anlatıyor onunla ilgili duygularını ifade ediyor ve arkadaşına hak ettiği ilgiyi yeterince gösteremediği için kendini suçluyordu. Nedense ahirete uğurladığımız her değerli kişi için aynı pişmanlığı ve aynı yakınmaları yaşıyoruz... Sorular hep aynı, terünnümler hep aynı, acının kaynağı hep aynı... Neden daha daha çok vakit geçirmedim ya da sevgimi ve ilgimi yeterince gösterebildim mi? Türünden yakınmalar...
İnsanoğlu hayatına anlam katan ve ona yaşama sevinci veren kimselere hayattayken pek kıymet vermeyebiliyor... Yakınımızdakilerin değeri pek bilinmiyor... Mesela annem beni çok sevdiği halde bunu pek hissettirmez oysa İzmir'de okuyan abim geldiğinde duygularını rahatça ifade eder ve onu yoğun bir ilgi bombardımanına tutar.
Ölüm ise bu dünyada yaşayabileğimiz en acı ayrılık... Atalarımız ayrılık ölümden beter deseler de ben buna inanmıyorum... En azından ayrıldığınız kişi hayattaysa onu görme şansınız var, ölen yakınınız ise artık bu hayattan tamamen ayrılmıştır...
Nedense yakınımızdakilerin değerini pek bilemiyoruz... Yani kişi hayatın ölümlü olduğunu ve kendisinin de yakınlarının da bir gün hayata veda edebileceğini aklına getirmiyor. Oysa her mevsim yaprakların toprağa düştüğü gibi, her gün binlerce can da toprağa düşüyor ve aramızdan ayrılıyor.
Bizler, sadece dünyaya odaklandığımız için ölümü unutuyoruz, yakınlarımızla yeterince vakit geçirmenin ve onlara gereken ilgiyi göstermenin gerekliliğini fark edemiyoruz.
Babaannem, yaşadığımız her olayın değerli bir nasihat olduğunu söylerdi. Uzmanlar ölen kişinin ardından yakınların yas sürecini olması gerektiği gibi tutması gerektiğini söylüyorlar. Ama ben yas sürecinin yanında, yakınlarımızın hayattayken kıymetini bilmenin ve onlara değer vermenin bir sorumluluk olduğunu öğrendim.
Unutmayın, geçmiş geçmişte kaldı, gelecek bilmediğimiz bir yolculuk... Yaşadığımız zaman ise bizim için en değerli hazine. Lütfen yakınlarınızın kıymetini bilin, onları ziyaret edin, onlarla vakit geçirin... Siz büyükler çocuklarınıza sarılın onlarla konuşun, onlara hayatı öğretin... Sabah evinizden çıktığınızda, komşunuza selam verin, güneşi doyasıya seyredin, akrabalarınızı arkadaşlarınızı arayıp sorun... Bu hayattan kimin ne zaman ayrılacağı bilinmez bunu unutmayın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.