Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Türkiye'de kaç yüz bin muhbir var?

Türkiye'de kaç yüz bin muhbir var?

Ergenekon dava süreci, her geçen gün Türkiye'nin gerçekleriyle ilgili gözümüzü daha da açıyor. Medyadaki ajan gazetecilerden sonra şimdi de gündeme, jandarma muhbirleri geldi.
Erzincan'daki Ergenekon iddianamesinin, ek klasörlerinde deşifre edilen 329 jandarma muhbirinin, kimlik bilgilerinin yanı sıra, meslekleri de detaylı olarak ortaya döküldü. Mesleklere bakınca insan şaşırmadan edemiyor. Çoğunluk muhtarlarda. Tam 57 muhtar jandarmaya muhbirlik yapıyor. 69 da çiftçi var. Hadi muhtarları anladık, herkesin bilgileri onlarda var. Taşınanlardan, yerleşenlerden onların haberi oluyor. 69 da çiftçi var. Onlar neyi, kimi ihbar ediyor? Ama asıl şaşırtıcı, hatta dehşet verici olanı; muhbirlerin içinde sıkı durun, üniversite öğretim görevlisi, avukat, mühendis, öğretmen, doktor, eczacı, hemşire, imam, müftülük çalışanı, cemaat sorumlusu, marketçi, oto galericisi ve belediye başkanı var. Hani saysam, bütün mesleklerden insan var.

Bu dehşet bir şey... Tamam, coğrafî olarak Türkiye'nin halen yüzde 92'si jandarma bölgesidir. Yani polisin olmadığı yerde görev onların. Ama bu hikâyeden ibaret. Bırakınız polis karakollarının olduğu yerleri, jandarma şehirlerin, kasabaların merkezlerinde istihbarat faaliyeti yapıyor. Üstelik jandarmaya böyle bir görev de verilmiş değil. Şimdi diyeceksiniz ki, Silahlı Kuvvetler'e de darbe yapma görevi verilmedi. Yapıyorlar işte. Hani deniyor ya, burası dağ başı mı? Evet, hukukun işlemediği yer, dağ başı demektir. Sahi İçişleri Bakanı'mız, bu jandarma muhbirleriyle ilgili bir açıklama yapma gereğini duyuyor mu acaba?

Fakat meselenin başka bir boyutu daha var. Bir defa muhbirlerin isimlerinin açıklanması o insanları risk altına soktu. Başına daha önce bir şey gelen, onları sorumlu tutabilir. Ayrıca, bu insanlar dostlarının, akrabalarının yüzüne nasıl bakacaklar? Çocuklarının, eşlerinin yüzlerine nasıl bakacaklar? Kimisi daha şimdiden başka yerlere taşınmayı düşünüyormuş.

Başka bir mesele, bu kadar çok insan nasıl da kolayca muhbir olmayı kabul ediyor? Devletin adamı olmak, kendince ayrıcalıklı bir konum elde etmek, rant sağlama imkânlarına kavuşmak herhalde bu insanlara cazip geliyor. Yani meselenin bir de karakter zaafı tarafı var.

Muhbirler, sadece muhbirlik de yapmıyorlar, kirli işlerde, kanlı provokasyonlarda da kullanılıyorlar. Şemdinli'de kitapevini bombalayan bir jandarma muhbiriydi. Hrant Dink cinayetinde en önemli rolü, emniyet muhbiri üstlenmişti.

Suç örgütlerinin içine adam sokup bilgi almak anlaşılabilir bir şey. İşte uyuşturucu satıcılarının içinden birilerini kullanmak gibi. Ama dikkat edin, suç örgütlerinin içindeki insanlardan bahsediyoruz.

Şimdi düşünün bir doktor, mühendis, öğretim görevlisi, öğretmen, avukat hangi suç örgütünün içinden bilgi sızdıracak? Bu, düpedüz menfaat karşılığı ispiyonculuk yapmak, adam satmaktır.

Bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum. Nihayet Erzincan küçük bir ilimiz. Acaba bütün Türkiye'yi düşününce, jandarmanın kaç muhbiri var? Komünist ülkelerde herkesin muhbirlik yaptığını duyuyorduk. Onlar yıkıldı, bizim statüko hâlâ direniyor...

Ancak konu gerçekten çok önemli. Bütün Türkiye düşünüldüğünde, demek sağımız, solumuz muhbir dolu. Yüz binlerce insandan bahsediyoruz. Aramızda dolaşıyorlar. Arkadaşımız, dostumuz, komşumuz, meslektaşımız olan insanlardan bahsediyoruz.

Sonra bu muhbirler sahiden neyi ihbar ediyor? Ölçü ne? Demek sağın içindekiler sağcıları, solun içindekiler solcuları ihbar ediyor. Nesini ihbar ediyorlar insanların? 12 Eylül dönemini hatırlayınız. Jurnalciler, yüz binlerce insanı ihbar ettiler. Onların işkence görmelerini, mesleklerinden atılmalarını sağladılar. Burası nasıl bir ülke? Bu ülkede nasıl insanlar yaşıyor?

Böyle istihbarat olmaz. Böyle hukuksuzluk olmaz. AK Parti hükümeti, bu hukuksuzluğa ve insanlık dışı konuya da acilen el atmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Gülerce Arşivi