Billy Wilder “bazılarının sıcak sevdiği” görüşündedir... “Sıcak” sevmek mi, “sıcağı” sevmek mi konusundaki tarihsel ihtilaf sürüyor. Ben “sıcak sevmek” cephesi müntesiplerindenim.

Bazıları da brifing sever...

Postmodern darbemizin mimarları, “darbenin zaruretine” inandırmak için, cumhuriyet savcılarını Genelkurmay karargâhında bir salona toplayıp laiklik brifingi vermişti.

Büyük çoğunluğun “seve seve” katılmak zorunda kaldığı toplantılardı.

Davete icabet etmek istemeyenler yahut bu işten hoşlanmadıklarını hissettirenler, otomatikman “meşrutiyetin savcısı” sayılıyordu...

Böyle bir “sevgi ve gönüllülük ortamı” vardı...

Savcılarımız şelek şelek Genelkurmay karargâhına taşınıp brifinglenip tütsülendiler, laikliği öğrendiler...

Toplum olarak laikliği öğrenmeye her zamankinden muhtaç olduğumuz kritik günlerden geçiyorduk.

Brifing hakkından mahrum bırakılan savcılarımız da Genelkurmay’a başvurup laiklik brifingi istediklerini söylediler: “Paşam, bize de laikliği anlatır mısınız?”

Birincisi tutunca, ikincisi gerçekleştirildi.

Peşinden akredite gazeteciler çağrıldı. Onlara da laiklik diskuru geçildi.

İş giderek çığırından çıktı.

Meslek odaları, sendikalar, işverenler derneği... Darbenin tedvirine memur edilmiş ne kadar “sarı oluşum” varsa, karargâha çağrılıp brifinglenip tütsülendiler.

Neredeyse brifing almamış kuruluş ve kamu görevlisi kalmadı.

İş o hale geldi ki, brifng almayana kız bile vermez oldular. Böylesine hoş ve latif günlerdi.

Her güzel şey gibi, bunun da bir sonu vardı. Postmodern darbe süreci nispeten demokratik ortama elve

rince brifingler unutuldu, “brifingle laikliği öğretme ve öğrenme metodu” rafa kaldırıldı.
Fakat, boş yere kaygılanıyormuşuz...

Bünyesinde hâkim ve savcı barındıran YARSAV adlı kuruluşumuz, bu güzel geleneği yaşatma kararı almış. Haberi okuyunca sevindim... YARSAV, bundan böyle, hâkim ve savcıları bir salona toplayıp, “güncel meseleler” hakkında brifingler verecekmiş.

İlk brifing dün gerçekleştirildi.

Bu yazının yazıldığı saatlerde toplantı devam ediyordu.

İlk gelen haberler, salonda arbede çıktığı yönünde...

Denilenlere göre, bazı hâkim ve savcılar, “organizatör kuruluş” YARSAV’ı, “toplantı salonunu siyasi arenaya çevirmekle” suçlamışlar... Bu suçlamaya, hâkim Osman Kaçmaz’a yakın kişiler cevap vermiş. Karşılıklı sesler yükselmiş, kısa bir karışıklık olmuş... Derken sükûnet sağlanmış.

Bu toplantının amacı, anladığım kadarıyla, son anayasa değişikliği paketi hakkında hâkim ve savcıları bilgilendirmek... Daha doğrusu, mahut pakete karşı eylemli duruş sergilemek...

Fakat, benim anlayamadığım husus şu:

Mahut paket, HSYK’ya üye seçiminde hâkim ve savcılara geniş kontenjan tanıyor. Yani, anayasa değişikliği onaylanıp hayata geçirilirse, YARSAV’ın salona topladığı hâkim ve savcıların da ilk kez söz hakkı olacak.

Bu nasıl bir meslek kuruluşu ki, demokratik temsil imkânına karşı, üyelerini “eylemli duruş sergilemeye” çağırıyor?

Bir geleneği yaşatıyorlar...

İyi ediyorlar da...

Hem yargıdaki oligarşik yapılanmayı savunuyorlar, hem de siyasetin alanına girerek suç işliyorlar.