Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Çık işin içinden çıkabilirsen!

Çık işin içinden çıkabilirsen!

Düşünebiliyor musunuz, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı alel acele (copy-paste) bir iddianame hazırlıyor, yüksek mahkeme buna dayanarak iktidar partisi hakkında karar veriyor.. Ortada kesinleşmiş bir mahkeme kararı yok. Dava bile açılmamış. Daha sonra bu konuda açılan dava ise, yeniden ele alındı, Ergenekon davası ile birleştirildi ve devam ediyor. Ortaya çıkan bilgi ve belgeler, AYM’nin kabul ettiği iddianame ve karar gerekçesinin gerçek dışı olduğunu gösteriyor..
Peki şimdi ne olacak? Ya parti kapatılsa idi.. Şimdi AYM belki de tarihinde ilk defa tashihi karara gidecek.
Demek ki, AYM’nin kesinleşip sonuçlanmamış bir dava konusunda karar vermemesi, eğer karar verecekse, o olayın tanık ve sanıklarını dinlemesi gerekiyor.. Ya da ilk derece mahkemesinin kararını beklemesi gerek..
Şimdi muhtemelen AK Parti, AYM kararı ile ilgili olarak tashihi karara gidecek ve bundan sonra da, iddianamedeki konularla ilgili yeni bilgi ve belgeler ortaya çıktıkça, aynı işlem tekrarlanacak..
Tam da anayasa değişiklik paketinin tartışıldığı şu günlerde ibret verici bir durumla karşı karşıyayız..
AYM’nin önce bu alnındaki kara lekeyi temizlemesi gerekiyor.
Muhalefet partilerinin bu konudaki suskunluğu da dikkat çekici bu arada.. Bu skandal konusunda hepsi sus-pus oldu. O gün esip gürleyenlerin şimdi utanç içinde olmaları gerek, ama bir kısmı yeni tezgahlar peşinde koşuyor.
Ha bu durum, AYM’nin brifingli üyelerine ders olsun.. Böyle yapmaya devam ederlerse, onları güvendikleri paşalar bile kurtaramaz.. Bir gün bu yaptıklarının hesabını vermek zorundalar. Bunun böyle olduğunu görmeleri için mesela Evren’in yargılanması gerek. Zararı yok, önce ceza alsın, sonra affedelim, ama birileri yapanın yanına kar kalmayacağını bilsin.. Bu bir yargıç da olsa.. Yargıçların da, yargı kararlarının da yargılanacağını bilsinler.
Sokrat’ı yargılayanlar da yargılandı, yargılanıyor. Hitler’in, Musolini’nin, Stalin’in de, Saddam’ın da yasaları ve yargıçları vardı. Ne oldu?
Yargının en üst makamında bunlar yaşandıktan sonra gerisini varın siz hesap edin.. Bu iş “Bekri Mustafa imam oldu de, herkes gerisini anlar” hikayesine benziyor.. İmam ne yaparsa, cemaat ne yapmaz ki!
Peki TSK’da durum ne: En son haber; son iddianame de kabul edildi.. Çiçek tutuklandı. Ama bu arada daha önemli bir şey oldu. Başbuğ’un Genelkurmay Başkanlığı hukuken sona erdi.. TSK bugün “yok hükmünde” bir komutan tarafından yönetiliyor..
Bu haberin üzerine tuz biber olsun diye yazıyorum: Bu arada iki muvazzaf uyuşturucu ile yakalanmış.. Başbakan da kendine küfreden subayı mahkemeye vermiş..
TSK’da soruşturmadan kaçırılan 2 kamyon dolusu evrağın imha edildiği iddia edildi.. Bakalım bu konuda başka hangi bilgiler yansıyacak..
Ele geçen belgeler klasörler dolusu, imha edilen ise kamyonlar dolusu. Bu da bildiklerimizle gerçek arasındaki büyük farkı ifade etmeye yeter sanırım.. CHP’nin görmek istemediği ya da görüp korktuğu asıl gerçek bu.. Daha doğrusu toplum tarafından görülüp anlaşılmasından korkulan asıl gerçek bu..
Sahi, o kozmik odadan not edilen belgeler ne oldu? O bomba yüklü kamyonlarla ilgili soruşturma? Bu ve benzeri sorular cevabını buldukça, gerçek daha netlik kazanacak ve daha iyi anlaşılacak..
Belgeleri yok etseler de, tanıklar yaşıyor.. Gün gelecek, onlar da konuşacak..
İstanbul’da olaysız 1 Mayıs töreninde CHP ve bir grup ulusalcının kışkırtma çabaları dışında bir sorun çıkmadı..
Demek ki, Taksim’de de olaysız 1 Mayıs kutlanabiliyormuş.. Ulusalcıların 1 Mayıs’ı iktidar aleyhine kullanma çabaları da boşa çıktı. Bu da çok önemli bir gelişme..
Bu arada Türkiye Gazeteciler Cemiyeti seçimlerinde bir ilk yaşandı geçen hafta.. Değişim Grubu, mevcut yönetime ciddi bir alternatif oluşturduğunu gösterdi.. TGC’nin ihtiyarları, “Biz gidersek irtica gelir” korkutmacası ile bir kere daha seçildiler.. TGC’nin aslında sembolik bir değeri var. TGC yönetiminin el değiştirmesi, Mason locasında yönetimin değişmesi kadar zor. Orada bile değişim kanadı % 40’a varan bir çoğunluğa ulaşmışsa, CHP dahil, Halkevleri dahil kimsenin direnmesi mümkün değil.. Korkunun değişime faydası olmaz... “İnadına muhafazakarlık”, çöküşü daha da hızlandıracaktır.. Bu arkadaşların çocukları, damatları, kardeşleri bile gün gelecek kendilerinden uzaklaşacaklar.. Söyleyecek sözleri yok.. Bir gün belki, kendileri de gerçeği görecekler..
Bundan sonra hiç üye kaydetmeseler bile, her seçimde biraz daha eriyecekler ve yaşlılar idaresi sona erecek.
Bu arkadaşlar kendi gençlerine bile güvenmiyorlar.. Dünya görüşleri çöktü. Dayandıkları kavram ve kurumlar anlamını yitirdi. Tedavülden kalkmış değerleri savunarak hayatın dışına savruldular..
Bugünkü direnişleri, aslında gelecek nesillerin kendi aleyhlerine şahitlik etmeleri için son örnek olarak, vicdanlarda sanık sandalyesine oturtulmalarından başka bir sonuç doğurmayacak..
Ergenekoncuların, Ulusalcıların, CHP’lilerin bu gerçeği görmeleri gerek. Direnmek, acıları derinleştirmekten başka, zaman kaybından başka bir şey değil..
1 Mayıs bir çok bakımdan milad olma özelliğine sahip olacak gibi..
Mayıs hızlı başladı. 3 Mayıs, 7 Mayıs, 19 Mayıs, 27 Mayıs, 29 Mayıs, hiçbiri bunlar için umut kaynağı olmayacak.. Haziran’da büyük ihtimalle referandum tartışılacak. Temmuz ortalarında referanduma gideceğiz..
Ağustos’ta YAŞ var. Ama bakalım Başbuğ’un bu başkanlık işi nasıl çözülecek.. TSK’daki terfilerin ve ihraçların bu anayasa değişikliğinin ve Ergenekon’un gölgesinde yapılması gerek. Çünkü artık YAŞ kararları yargı denetimine açık olacak.. Ordudaki şaibeli ya da sanık listesindeki isimlerin de ordudan ihracı gündeme gelecek. Çünkü artık TSK’nın denetimi Sayıştay’a geçiyor. Sanık askerlerin suçuna göre bundan böyle adli yargıda yargılanmaları söz konusu..
Bu yaz çok sıcak geçecek..
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi