Başbakan'a
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda mafiaların sesini duyuyor musunuz? Ama eskiden mafiaların sesinden geçilmiyordu. Şu anda çeteler çökertildi mi, çökertiliyor mu? çökertiliyor, ama bundan rahatsız olanlar oluyor" diye konuştu.
Evet bir şeyler oluyor, ama yeterli değil.. Aksine bu kadar bir hareket, çeteleri savunma refleksi ile harekete geçirdi.. Bundan sonra geri dönüş yok. Ya onları böylesine harekete geçirmeyecektiniz, ya da bu işi bitireceksiniz. Siz bu işi bitirmezseniz, onlar sizi bir şekilde bitirir.
İnternette dolaşan haberlere bakarsanız, birileri açık açık savaş çağrısı yapıyor. İnsanları sokağa dökmeye çalışıyor..
Geçen gün İTO'nun Ticaret Gazetesi'nde güzel bir başlık vardı. Murat Yalçıntaş, “Kayıt içinden çok kayıtdışı denetlenmeli” uyarısında bulunuyordu..
Zaten vergisini verenleri taciz etmenin manası yok.. Sıradan basit kusurlar yüzünden takdiren yüklü cezalar kesmek, kapatma cezası vermek akıllıca bir şey değil..
Bana göre de hem Başbakan, hem diğer bakanlıklar ve Maliye Bakanlığı'nın, şu giderek daha da can sıkıcı hale gelen denetimlerin, kapatma ve ağır para cezalarının üzerine gitmesi gerek..
özellikle bir kısım Maliyecilerin, (belki de kasıtlı bir şekilde), esnafı potansiyel suçlu gören bir havada ziyaretlerinin mutlaka önlenmesi gerekir..
Gidebiliyorlarsa, yapabiliyorlarsa, “kayıtdışı”nın üzerine gitsinler.. Kaçakçılığı önlesinler. Kendi içlerine baksınlar, yani rüşveti önlesinler.. Cezacı bürokratın namus gösterisi aslında, rüşvetçiliğini gizleme refleksinin ürünü olur.
Tabii namuslu devlet görevlilerini tenzih ederim.. Ama namuslu olmak için ille de Javert olmaya gerek yok.. Cesaretleri varsa, esnafın üzerine gitmeden önce büyük babaların üzerine gitsinler! Esnafa efelenen bürokratı durdurun..
Eğer Başbakan bunlarla baş etmek istiyorsa, bürokrasinin üzerindeki denetimi artırsın ve kayıtdışını önlesin.
Kayıtdışı siyaset, kayıtdışı ekonomiden beslenmektedir.. Kayıtdışı güçlerin bu kaynaklarına el koyun, nefesleri, sesleri kesilir..
çeteler de öyle.
Kayıtdışı ekonomi, kayıtdışı siyasetin KİT’idir.
öncelikle petrol kaçakçılığını önleyin. Bakın bakalım bu işin arkasında kimler var..
Gümrüklerdeki kaçağı önleyin..
Derin çete, devletin bir kısım bürokratlarını maaşa bağlamış diyorlar.. Devletten aldığının onlarca kat fazlasını bu derin kadrolar ödüyor..
Demem o ki, her zaman dediğim gibi; “Media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi ve bir kısım STK’lar, sendikalar arasındaki karanlık ve kanlı ilişki” çözülmeden bu işin üstesinden gelemeyiz..
Başbakan petrol kaçakçılığı konusunda devletin elindeki bilgi ve belgeleri savcılığa intikal ettirmelidir.
İki, gümrükler sıkı denetim altına alınmalıdır
üç, bürokrasideki keskin sirkeler sistemden ayıklanmalı ve derhal bazı bürokratların işlemleri sıkı takibe alınmalıdır. Bunların bir kısmının iktidara yakın görünmelerine bakmayın. Ya da gerçekten iktidara yakın olmakla birlikte karanlık işlere bulaşmış olabileceklerini de ihtimal dışı tutmayın..
Dört, siyasi arenadaki çürük yumurtalar ayıklanmalıdır..
Beş, şu özden örnek dosyasındaki bilgi ve belgeler derhal savcılığa intikal ettirilmelidir.
Tek çete olayı Ergenekon değil. Buna benzer daha bir sürü oluşum var. özellikle media, siyaset, STK bağlantılı, sermaye bağlantılı yapıların üzerine gidilmesi gerekir..
Ya bu derin yapı bu iktidarı yer, ya da bu iktidar bu yapıyı tasfiye eder.
Bu iktidar bu işi beceremezse, bu iktidar gider, ortalık biraz karışır, bu işi yapacak birileri gelir.
Bir kısım media ve sermaye grubu, birilerini kullanarak açık açık darbe kışkırtıcılığı yapıyor, halkı sokağa dökmek için yalan yanlış haberler yapıyor. Korku ve panik havası doğurmaya çalışıyor..
Neyse ki onların bu öfkeli ve panik havası içinde hezeyana varan akıl dışı iddiaları, çevrelerindeki saf ve tarafsız insanları bile rahatsız etmeye başlamış olmalı ki, bu çevreler hızla yalnızlaşmaya başladı..
Süreç işliyor.. Gerilim artıyor.. Ortam yumuşamıyor.. Türkiye'nin uzun süre bu gerilimi taşıması da mümkün değil..
İktidar Anayasa değişikliği konusunda elini çabuk tutması gerek.. Tartışmalı yasa ve düzenlemelerden kaçınması da doğru olur.. Türkiye'nin yeni krizlere tahammülü yok.. Ne yapacaksa bu hafta düşünüp, önümüzdeki hafta harekete geçmesi gerek..
Bize hayır gibi gelen şeylerde şer olabileceği gibi, şer gelen şeylerde Allah (cc) hayır murad etmiş olabilir..
Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır..
Şimdi tevbe ve dua zamanıdır..
Ha! Bir de Pınar Altuğ, “Biz Atatürkçüler daha çok doğuralım” demiş, hadi yarışın bakalım, kim daha çok doğuracak! Ben de merak ettim doğrusu.. Hadi, tüm anneler, daha çok çocuk doğurun.. çocuklar, ah sevgili çocuklar.. “Masum bir bebekten bir katil, bir zalim, bir mafia tetikçisi üretenlere lanet olsun!” Selâm ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.