'Asker hapiste, PKK Meclis'te'
Adana'da şehit cenazesinde Kürşad Tüzmen'e saldıranların gerçek niyetini ele veren, yazının başlığına aldığım bu slogan. Üzerinde dikkatle duralım. Asker gerçekten hapiste mi?
Ergenekon soruşturmasından tutuklu olanlar, asker oldukları için mi içerdeler? Askerlik mesleği ile ilgili bir kusur veya haddi aşan bir hata mı onları cezaevine gönderen? Ve PKK Meclis'te mi? BDP, Meclis'te PKK kimliğiyle var olabilir mi? Slogan bize taşların bağlandığını, köpeklerin ise serbest bırakıldığını anlatıyor. Peki doğru mu?
Bu slogan kimin işine gelir? Kimin ekmeğine yağ sürer? Bu sloganla kime destek çıkılıyor? Bu sloganın arkasında duran haklı bir öfke var mı? Oraya başsağlığı ve cenaze namazı için gelen Kürşad Tüzmen hedef mi seçiliyor? Kaybettiğimiz şehitlerin komutanları neden muaheze edilmiyor?
Bir yanlış var öyle değil mi? Yanlışın nerede yapıldığını, nasıl oyuna getirildiğimizi anlamak için terörün mantığını hatırlayalım. Teröristler planlarını yapıyorlar. Sonra icra ediyorlar. Amaç, Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Dağlıca karakolunu ele geçirmek mi? Hayır. Peki bu karakola altıncı kez neden saldırıyorlar? Şöyle düşünün: Silahtan çıkan mermi, Uzman Çavuş Metin Can'ın bedenini geçiyor; kilometrelerce yol alıp Adana'da Haskadem Camii'nde bizi vuruyor. Veya o meş'um mayın, caminin avlusunda toplanan cemaatin tam ortasında patlıyor. Bir terör eyleminin menzilini bu kadar uzağa taşıyan sebep ne? Camide atılan o slogan. Birileri camide o sloganı atıp, öfke ile saldırıp patlamanın etkilerini bütün Türkiye'ye yayıyor. Terör eylemi işte o mübarek cenazenin yanı başında atılan bu sloganla hedefine ulaşmış oluyor. Herkesin kendisine çekidüzen vermesi için açıkça söylüyorum: O sloganı icat edip, olan bitenden habersiz gençlere attıranlarla; Uzman Çavuş Metin Can'a o mermiyi sıkan, o mermiyi sıkanın eline o silahı ve eylem talimatını verenler aynı amaca hizmet ediyorlar.
Daha ötesini söyleyelim: Uzman Çavuş Metin Can'a o kahpe mermi, birileri Haskadem Camii'nin avlusunda o sloganı atabilsin diye sıkılıyor. Allah aşkına düşünün: Dağlıca baskını talimatını verenlerin bekledikleri sonuç, o caminin avlusunda o sloganların atılması, bir hükümet mensubuna saldırılması değil de, başka ne olabilir? Kimin oyununa alet oluyorsunuz? Gençleri kimin adına oyuna getiriyorsunuz?
Terör artarsa kim derin bir nefes alacak? İçerdeki Ergenekoncular değil mi? Niye? Slogan bu sorunun cevabını veriyor: Çünkü terörle mücadele etmesi gerekenler içerde imişler.
Doç. Dr. Hüseyin Yayman'ın Güneydoğu'da sahadan devşirdiği gözlemlerini anlattığı Yeni Şafak'taki mülakatını, o sloganı atanların satır satır okuması lâzım. Saldırıya uğrayan karakolların hiçbiri, terörle mücadeleye uygun değil. Binalar bu amaç için yapılmamış veya saldırıya karşı direnmek için yeterli mühimmat ve önlem yok. Şu basit sorunun cevabını verecek bir komutan bulamazsınız: O karakolların çoğu ne için var?
Birileri de ordumuzun sosyal tesislerinin eksiğini-gediğini konu alan bir araştırma yapsa? Sayıları ne kadar? Meselâ aralarında jakuzisi çalışmayan kaç fitness merkezi var? General lojmanlarında mobilyalar ne kadar zamanda bir değişiyor? Yine meselâ ordunun elindeki golf sahalarında, standarda uymayanlar ne kadar?
"Asker hapiste, PKK Meclis'te" sloganını atanlar, Uzman Çavuş Metin Can'ın hesabını Kürşad Tüzmen'den değil de, karargâhtaki orgenerallerden sormaları gerektiğini bilmiyorlar mı? Suç işleyen askerlere bu kadar yakınlık hissettiklerine göre, askerleri tanımaları ve hatanın nerede olduğunu bilmeleri gerekmez mi? Sormak lâzım: Geçmişte bir hükümet üyesi olarak Kürşad Tüzmen, hangi karakolun tahkimatına ve yeniden inşasına karşı çıkmış?
Terörü durdurmanın, yaptığı eylemlerin işe yaramadığını göstermenin en etkili yollarından biri, camilerde şehit cenazelerinde bu asil milletin gösterdiği vakar ve olgunluktur. "Asker hapiste" diyenler, şehit kanını Ergenekon davasına alet edenler, bilerek veya bilmeyerek terörün amacına hizmet ediyorlar.