Ayrılık bayramı!
7 Mayıs tarihinde Şam’da idik. Cuma günü idi ve Beşşar Esad’ın Türkiye’de olduğunu öğrendik. Üçlü bir tevafuk halini yaşadığımız belliydi. Artık Türkiye-Suriye ilişkileri çat kapı haline geldi inşallah bu ilişkiler kalıcı olacağı gibi, başkalarına da örnek olur ve diğer İslâm ülkeleriyle de aynı şekilde tecelli eder. Zaten bugüne kadar sınırların bir çeşit kapalı kalması hata idi. Hatanın neresinden dönülürse kârdır. Artık son yıllarda bendeniz de Suriye’ye kaç defa gittiğimi hatırlayamaz oldum. Son gidişimde ümran faaliyetlerinin arttığını ve ülkenin yeni bir yapılanmanın eşiğinde olduğunu gözledim. İki ülke adına da sevindim. Suriye için daha fazla gelişme ve kalkınma niyaz ediyoruz. Lakin bu maneviyat hesabına olmamalı.
7 Mayıs günü Beşşar Esad’ın Türkiye’de bizim ise Şam’da oluşumuz bir tevafuk eseri olsa gerek. Bu tevafuka üçüncü bir tevafuk daha ekleniyor. Böylece üçlü bir tevafuk hali yaşıyorduk. Üçüncüsü de, Suriye’nin Şehitler Bayramını kutlamasıydı. Şehitler Bayramı denilince aklıma hemen Suriye’nin 1967 yılında İsrail ile yaşadığı savaş aklıma geldi. Onun ötesinde Fransızlara karşı bağımsızlık mücadelesi aklıma düştü. Bir de gazeteleri yakından tetkik edince karşıma Arapların kan içici ve kan dökücü olarak resmettikleri Hasan Cemal’in dedesi Cemal Paşa çıktı. Gazetelerin onca yeri ona ve Araplar nezdindeki kötü hatırasına ayırmaları doğrusu canımı sıktı. Bunu nefreti canlı tutma kaygısı olarak algıladım. Bu Cemal Paşa’yı sevmemden veya mirasına sahip çıkmamdan dolayı değil. Ermeni cephemiz Talat Paşa ve Arap cephemiz de Cemal Paşa ile anılıyor. Cemal Paşa’yı savunacak da değilim. Araplar onu seffah olarak nitelendiriyorlar. İslâm tarihinde seffah olarak anılan ikinci bir isim Ebu Cafer el Mansur. Eba Müslim Horasıni’yi kullandıktan sonra onu gaddarca öldürmüştür. Siyasi zaferini devşirmiş kendisini de tasfiye etmiştir.
¥
Cemal Paşa sadece seffah yani kan dökücü birisi değil aynı zamanda cevvaz yani katı kalpli birisi olmalıdır. Arap aydınlara yönelik maksadı aşan cezaları askıya alması için dost düşman birçok kişi araya girmiştir. Şerif Hüseyin gibilerini anmaya ve saymaya lüzum yok. Lakin Cemal Paşa’nın en yakınlarından Türklerin sadık dostu Şekip Arslan da bu yönde telkinlerde bulunuyor lakin dinletemiyor. Talat Paşa Ermenileri Suriye ve Lübnan’a sürerken Cemal Paşa da bazı Arapları Anadolu’ya sürüyor. Yani çapraz bir tehcir söz konusu. Lakin tehcir edilen Arapların sayısı ve miktarı elbette ki Ermenilerle kıyas edilemez. Bilmemiz gereken şudur ki, Cemal Paşa gibilerin insaniyetten nasibi varsa da sınırlıdır ve cephe gerisinde gönüllerini eğlendirirken Arapları bize yabancılaştırmışlardır. Mithat Paşa’nın haleflerinden birisidir. Kimileri Osmanlı’nın yıkılması halinde onun Suriye’nin bağımsızlığını ilan etmeye ve başına geçmeye hazırlandığını yazmaktadırlar. Neyse tafsilatı uzun sürer. Lakin Cemal Paşa’nın bu şekilde anılması ve yaptıkları üzerinden ayrılık bayramı kutlanması maksadı aşan bir davranıştır. Bunu yapanların da Cemal Paşa kıratında liderler olması bir yana olay batıla alet edilen tarihi bir hadisedir. Cemal Paşa Dördüncü Ordunun komutanı olarak 1916 yılında 6 Mayıs tarihinde Şam’da Merce’de, Beyrut’ta ise Burç mevkiinde darağaçları kurdurmuş ve bazı Arap aydınlarını burada idam ettirmiştir. Lakin İttihatçılar benzerlerini Divan-ı Harbi Örfilerle İstanbul’da da yapmışlardı. Dolayısıyla anlatılan ve üzerinde sistem inşa edilen parçalı bir gerçektir.
¥
İşte 7 Mayıs tarihli Suriye gazeteleri bu olaydan bahsediyorlardı. Biz de Suriye’ye 6 Mayıs (2010) tarihinde vasıl olmuştuk. Yani müessif tarihi hadisenin yıldönümünde, Cemal Paşa’nın bizi yabancılaştırdığı topraklara giriyorduk. O münasebetsiz günleri de Şehitler Bayramı haline getirenler bu ayrılığı ebedileştirmek isteyen iradeyi temsil etmektedirler. Mısır’da Ahmet Urabi Paşa isyanının hatırası Mısırlıları Türklerden soğutmak için hep canlı tutulmuştur. İstismar edilmiştir. Türk tarafında ise Şerif Hüseyin’in isyanı ve açtığı rahnelerin hatırası da Türk tarafında hep canlı kalmıştır. Görünmez bir el ve şuubi ve ayrılıkçı irade her yanda.
¥
Ayrılıkçı liderler ulus devletleri tarafından ya kahraman ilan edilmişler ya da kullanılmışlardır. Cemal Paşa da böyle bir tarihi figürdür. Beşşar Esad, Lazkiye’de Suriye Yazarlar Birliği ile Türk tarafının ortaklaşa tertip etmiş olduğu bir konferansa Türklerin Arap diyarlarında sömürgeci olmadıklarını ihkak-ı hak nevinden teyit etmiştir. Bununla birlikte Şehitler Bayramı münasebetiyle Suriye basınında arz-ı endam eden yayınlar sanki bu bayramın ayrılık gerekçesi yapıldığını gösteriyor. Yazılarda hem bağımsızlığa vurgu yapılıyor hem de Cemal Paşa’nın onları bağımsızlık eğilimleri yüzünden idam ettiği ileri sürülüyor. Şayet yazılanlar doğruysa kimliği bir tarafa Cemal Paşa değil kim olursa olsun aynısını yapardı. Onu yazanların Hama, Tedmur ve Saydnaya gibi şehirlerdeki sabıkaları belki daha büyüktür. Herkes aynada başkasının yüzüne değil, kendi yüzüne bakmalıdır. Belki o zaman tarihi gerçekleri daha iyi algılar. Artık ayrılık bayramlarını kaldırmanın ve riyakârlığa veda etmenin zamanı geldi. Kalıcı ilişkiler ancak sağlam temeller üzerine kurulur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.