CHP, cemaat, AK Parti...
İstifa açıklaması sırasında Sayın Baykal, sürpriz bir şekilde, Sayın Fethullah Gülen'den gelen mesajların samimiyetine inandığını söyledi.
Ama aynı açıklamalarının arasında, AK Parti iktidarına, Sayın Başbakan'a da hiçbir belgeye dayanmayan çok ağır itham ve suçlamalarda bulundu. İşte bu, bir tarafa hakşinaslık yapılırken, diğer tarafa haksızlık söylemi, fitne kazanlarının altını tutuşturmaya yetti. Şöyle deniliyor: "CHP, Gülen cemaati ile barışırken, AK Parti ile cemaatin arası açılıyor.. zaten, bir süredir cemaat ile AK Parti arasındaki ilişkiler de bozulmuş vaziyetteydi..."
Sayın Baykal'ın, "ABD'den, Pensilvanya'dan aldığı" mesajları samimi bulmasını şahsen ben çok önemsedim. Telefonla bağlandığım, röportaj verdiğim TV kanallarında da bunu söyledim. Sayın Baykal'ın dürüst ve hakşinas davrandığını, bu yeni adımın toplumsal barış adına çok değerli olduğunu belirttim. Ama hemen ilave ettim. Bu yaklaşımı tasvip ederken, AK Parti'ye yapılan suçlamaların asla tasvip edilemeyeceğinin altını çizdim.
(Burada bir parantez açmalıyım. Önemli her gelişmede TV haber kanalları, yazarların, gazetecilerin sık sık görüşlerine başvuruyor. Zaman yazarı olarak şahsıma da müracaat ediliyor. Çoğu zaman da görüşlerim, Sayın Gülen'e olan sevgi ve saygımdan hareketle; "Gülen'e yakınlığı ile bilinen Hüseyin Gülerce" denilerek aktarılıyor. Her fırsatta, muhterem Fethullah Gülen'e olan yakınlığımı, hayatımın en büyük şerefi saydığımı söylüyorum. Ancak ben Sayın Gülen'in ismiyle de anılan Gönüllüler Hareketi'nin sözcüsü değilim. Böyle bir sözcülük payesi de yok. Ayrıca Sayın Gülen'in de hiç kimsenin sözcülüğüne ihtiyacı yok. Gerektiğinde zaten, avukatları ya da haber vasıtalarıyla fikir ve görüşlerini kamuoyu ile paylaşıyor. Benim sözlerim, yazılarım hiçbir şekilde, Gönüllüler Hareketi'ni asla bağlamaz. "Hizmet"in kahramanları; -50 ile +50 derece arasında, dünyanın her köşesinde, örneği olmayan fedakârlıkları sessiz sedasız yapan muhabbet fedaileridir.)
Gelelim CHP, cemaat ve AK Parti konusuna... Sayın Baykal'ın yanlıştan dönen adımı, evet çok önemli ve değerlidir. Zira Türkiye'de bir çevre, Yargıtay Genel Kurulu'nun beraat kararına rağmen, laik kesim için yeni bir korku üretmiştir: "Fethullah Gülen cemaati..." Özellikle Ergenekon dava sürecinde, "F tipi" diye bir çirkeflik icat edildi. Her taşın altından "Gülen cemaati" çıkartılıyor. "Emniyetteki odak" deniliyor, "bürokraside kadrolaşma" deniliyor. Bunlara inanmaya teşne insanlar da, bu iftiraları konuşup duruyor. Allah rahmet eylesin, Bülent Ecevit, inançlara saygılı laiklik anlayışı ile bu konuda hep dik durdu, vefalı davrandı. Ama CHP yöneticileri böyle yapmadılar. Sayın Baykal da zaman zaman yanlış tavırlar sergiledi. İşte yeni yaklaşım, artık büyük bir kitlenin yalanlardan, iftiralardan korunması adına, çok önemlidir. Hoşgörü ve uzlaşma kültürünün yaygınlaşması açısından da çok değerlidir.
"Cemaat" ile AK Parti arasına fitne sokma çabası ise şeytanî bir çabadır. Sayın Gülen, siyaset-cemaat konusunda her zaman şunu söyledi: "Biz, bütün partilere eşit uzaklıkta değil, eşit yakınlıktayız..." Ne var ki, AK Parti iktidarı döneminde başlatılan demokratikleşme hamleleri sebebiyle hükümete verilen destek, "cemaatin siyasallaşması" olarak maksatlı şekilde takdim ediliyor. Demokrasi ve Türkiye'nin AB üyeliği için hükümete verilen destek; hukukun üstünlüğü, hürriyet ve özgürlüklerin evrensel standartlara getirilmesi için verilen bir destektir. Bunu hangi iktidar yapsa, o da aynı desteği görür.
Gönüllüler Hareketi, kendimiz kalarak, evrensel insanî değerlerde buluşmak suretiyle, dünya ile entegre olma hareketidir. Bu hareketin siyasete, politik rantlara göz ucuyla bakması bile düşünülemez. Zaten, orta vadede, herkes bu gerçeği görecektir. Dolayısıyla, bir sivil toplum hareketi olarak "Gülen cemaati", hiçbir zaman partili olmadığı için, herhangi bir partiyle arasının bozulması da söz konusu değildir...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.