Açıklıyorum
Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Kemal Alemdaroğlu’nun da bulunduğu çok sayıda ünlü isim gözaltına alındı. İsimler şöhretli olunca, bu tutuklamaların yansıması da büyük oldu.
Son operasyonla kamuoyunda cevabı aranan üç soru ortaya çıktı: 1. Bu operasyon daha ne kadar derine inebilir? 2. Gerçekten bu isimler Ergenekon çetesinin birer üyesi mi? 3. Operasyonun kapatma davasıyla ilgisi var mı?
Bir de ortada ‘Operasyon Ergenekon’ isimli kitabımdan rahatsız olan çevrelerin başlattığı ‘Şamil Tayyar bu gizli belgelere nereden ve nasıl ulaşıyor, onu neden gözaltına almıyorlar?’ türünden saçma sapan iddialar var.
öz’e Sarıkaya tarifesi istenebilir
İlk sorudan başlayalım anlatmaya.
Aslında Ergenekon operasyonu, 12 Haziran 2007 günü ümraniye çakmak Mahallesi Güngör Sokak’taki bir gecekonduya yapılan baskınla başladı. O gecekonduda 27 el bombası bulundu. Bu bombalarla aynı seriden bombaların Türkiye’nin değişik bölgelerindeki 14 ayrı olayda kullanıldığı tespit edildi.
Soruşturmada elde edilen bilgiler ışığında operasyonun kapsamı genişletildi. Bursa, Eskişehir ve Ankara başta olmak üzere bir çok ilde baskınlar düzenlendi. Her operasyon, bir başka operasyonu doğurdu. O nedenle, soruşturmayı yürüten savcılar iddianameye nihai şeklini vermek içinek süre istediler.
Bugün gelinen noktada, soruşturmanın daha da derinleştirilmesi düşünülüyorsa değişik meslek gruplarından başka isimlerin de gözaltına alınması sözkonusu olabilir. Ancak bu son gözaltılardan sonra yargıya yönelik başlayan yoğun baskı, operasyonun önünü kesebilir. Bu ihtimal giderek artıyor.
Belki, soruşturmayı yürüten savcı Zekeriya öz, Şemdinli iddianamesini hazırlayan Ferhat Sarıkaya gibi bir sona sürüklenmek istenebilir. Burada siyasi iktidarın tavrı çok önemli ve yargıya bir müdahale olursa kesinlikle önlemenin yolunu bulmalıdır. Bu süreç, en az AK Parti hakkındaki kapatma davası kadar önemlidir.
Selçuk, Ergenekon üyesi mi?
Elbette, kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan hiç kimseyi suçlu ilan edemeyiz. Yargıtay Başkanı Gerçeker’in AK Parti hakkındaki kapatma davasıyla ilgili eleştirilere verdiği cevapta olduğu gibi, bu bir yargı sürecidir ve yargıya müdahale edilmemelidir.
Savcı, soruşturmanın sonucunda sözkonusu isimler hakkında ‘dava açmaya yeterli delil olmadığı’ gerekçesiyle kanaat oluşturup kovuşturma dışında tutabilir ya da sanık sıfatıyla iddianameye isimlerini ekleyebilir. Son kararı verecek olan ise mahkemedir.
Buradaki tezat, halkın yüzde 47’sinin oyuna mahzar olmuş bir parti hakkında gazete haberlerinden derlenmiş bir iddianameyle dava açıldığında ‘Herkes yargıya saygı duysun’ diyenlerin, bu gözaltılar karşısında savcıya yüklenmeleridir.
Soruşturmayı yürüten Zekeriya öz de kapatma davasını açan Abdurrahman Yalçınkaya da birer savcı. Neden, birini kollarken diğerinin üzerine çullanıyoruz? Hani, hukuka olan inancınız?
Kapatma davasıyla ilgisi var mı?
Bakıyorum, kimi çevreler bu göz altıları AK Parti hakkındaki kapatma davasının rövanşı olarak görüyorlar. Neden rövanşı olsun, anlaşılır gibi değil. çünkü, gözaltı kararını siyasi otorite vermiyor ki, siyasi karar değil ki. İki karar da savcılara ait.
Tam aksine şu senaryo akla daha yatkın; Operasyonun daha derinlere inme ihtimalini görenler, davanın daha erken tarihte açılması için Yargıtay Başsavcılığı üzerinde baskı oluşturmuş olabilirler. Ben, Yalçınkaya’nın bu baskılara pabuç bırakacağına inanmam ancak etkilemek için psikolojik harekata maruz bırakılma ihtimalini dikkate alıyorum.
Başsavcının AK Parti hakkında neden dava açmadığı, davayı açtığı zaman geç kaldığını söyleyenlerin son dönemdeki yazı, yorum ve açıklamalarına bir de bu gözle bakılmasında yarar vardır.
Bilgileri kimden aldım?
Ergenekon deşifre edildikçe şahsıma yönelik saldırılar da artmaya başladı. özellikle son dönemde gazeteciliği bırakıp siyasi meddahlığa başlayan bir arkadaşımız, atıp tutuyor: Şamil Tayyar, bu bilgileri nereden alıyor? Onu neden sorgulamıyorlar?
önce şunu söyleyeyim; Merak etmeyin bildiğim her şeyi bilmesi gerekenlere söyledim. Yani beni de sorguladılar. Soruşturmanın gizliliği nedeniyle şimdiye kadar bu konuya girmedim. Nefsi müdafaa durumunda kalmasam yine yazmazdım.
Nereden bulduğuma gelince...
Bu iddiayı ortaya atanlar artık gazeteciliği bıraktıkları için anlamamalarını mazur görmek mümkün. Benim kitapta, 2002-2007 arasındaki tüm çete faaliyetlerine yer veriliyor. Kitabı, dava dosyalarını inceleyerek yazdım.
Ergenekon yapılanmasıyla ilgili sınırlı bilgi ise, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde karara bağlanan Danıştay Davası tutanaklarında vardır. Merak eden baksın dosyaya, onların hepsini orada görecektir.
Bunun için biraz araştırmak, gazetecilik refleksini unutmamak gerekir.
Bir de dinime söven bari Müslüman olsa. Hem intihalden sicilin bozuk olacak hem MİT’in gizli belgelerini cebinde dolaştıracaksın hem de kalkıp laf yetiştireceksin.
El insaf.