“Deniz Feneri Deniz Baykal’ın Defterini Dürecek” başlıklı yazıyı 2009 yılının ikinci ayında yazmışım. “Deniz Feneri’nin yardımları sayesinde ayakta kalan milyonlarca mağdur insanımız, Baykal ve adamlarının yüzünden iyice çaresizleşecek ve ister istemez yanlış yollara düşecekler. İşte bu insanların bedduası, Baykal’ın defterini dürecek” mahiyetinde ifadeler kullanmışım.
Tabii Deniz Baykal; mecliste, toplantılarda, bulunduğu her yerde mikrofon ve kamera gördükçe hükümet üzerinden Deniz Feneri’ni diline dolayıp gündem ve hedef saptırırken, meğer neler karıştırıyormuş. Neyse şimdilik geçelim ve o gün neler demişim bir bakalım.
Rahmetli dedem; “Oğul, bu CHP’lilerin ‘Allah bir’ dediğine bile itimat etmeyip, ‘Benim inandığım ve iman ettiğim Allah’ı mı kastediyorsunuz’ diye soracaksın” derdi. Ben de bunun üzerine; “Allah bir tanedir, CHP’lilerin Allah’ı ile bizim Allah’ımız bir değil mi?” demiştim de rahmetli şu cevabı vermişti:
“Bu adamlar imanın 6 şartına denk gelsin diye partilerinin amblemini altı ok yaptılar ve kendilerine göre yeni iman şekli belirlediler. Bununla da kalmayarak, ‘Biz bu her bir okla, imanın altı şartını vuracağız’ diye bas bas köy meydanlarında, kasaba pazarlarında bağırdılar. Aynı Allah’a inansak böyle yaparlar mıydı?”
Kâinat her gün değişikliğe uğrar, dünyanın neresinde olursa olsun, bilumum canlılar 24 saat içerisinde müthiş değişiklikler yaşar. Düşünceler, fikirler, sözler, eylemler, doğruları buldukça değişir ve devamlı yenilenir. Baykal ise bir konuda değişikliğe uğramış. Geçelim.
İnternetten toplama yazıları kırmızı kapaklı bir dosyaya koymuşlar, siyasi toplantılara o dosyalarla çıkıp, “Deniz Feneri’nin defterini dürün” diye bağırıyorlar. CHP’nin rakibi Deniz Feneri değil ki, Ak Parti. Bir konuda adres şaşırmayan Baykal bu konuda şaşırmıştı.
Deniz Feneri, hayırseverlerin yardımlarını muhtaç ailelere ulaştıran bir köprüdür. Bugüne kadar da işini büyük bir titizlikle yapmıştır. Ayrıca bu hayırseverlerin içerisinde hiç CHP’li yoktur. CHP zihniyetinin bu tarakta bezi olmadığını bütün dünya âlem bilir.
Deniz Feneri’ne yardımda bulunup da parasının pulunun yanlış yerlerde kullanıldığına dair şikâyet edecek bir hayırsever varsa, o hayırseverin şikâyette bulunacağı makam, CHP olmadığı gibi herhangi bir siyasi parti de değildir.
Deniz Feneri milyonlarca aç insana ekmek aş vermiş, milyonlarca muhtaç aileyi sıcak yuvaya kavuşturmuş, dünyanın neresinde olursa olsun, din, dil, ırk ayrımı yapmadan bütün felaketlere koşmuş ve insanların imdadına yetişmiştir. Deniz Feneri bunları yaparken, CHP’liler hangi yaralı parmağa merhem olmuşlardır?
Baykal ve adamları, Deniz Feneri’ne iftira ve hakaretlerde bulunurken, Ak Parti’ye değil, Deniz Feneri’nin bağışçı ve gönüllülerine hakaret etmişlerdir. Oysa Deniz Feneri’nin bağışçıları gidip de Baykal’dan ya da adamlarından herhangi bir konuda yardım istememişlerdir. “CHP ve hayır” kıyamete kadar yan yana gelmeyecek iki zıt unsurdur.
Evet, Deniz Feneri gönüllülerinin, bağışçılarının ve mağdurlarının bedduaları yerini buldu ve Baykal, kendi çevresi dışında kimseye zarar vermeden kendi defterini kendisi dürdü. Gerçi davulla zurnayla tekrar siyasi sahneye çıkabilir ama hiçbir çıkış eskisi gibi olmaz. Malum özel durumunu bilemeyiz tabii.
Bu arada milletimizin hakikaten şükretmesi gerekir. Ya Baykal, kendi partisinden biriyle değil de başkasıyla bu hale gelseydi, ortalık karman çorman olmaz mıydı? Binlerce şükürler olsun ki, yapıp ettiklerini, kendi kendilerine yapmışlar da millet de devlet de ucuz atlatmış oldu. Eğer aksi olsaydı, yavuz hırsızın ev sahibinden yüzlü çıktığı gibi hem yüzlü çıkarlardı hem de büyük bir puan toplarlardı.
Hiçbir ah yerde kalmaz. Ah çaresizlerin kul hakkıdır ve Allah o hakkı bu dünyada alır.