Kılıçartığı!
CHP bir zamanlar yok etmek istediği bir halkın içinden çıkan bir kişi tarafından mı kurtarılacak?
CHP’nin tenkil harekâtı yürüttüğü Dersim bölgesinden, Alevi ve Kürt olduğu söylenen bir genel başkanı olacak, yakın zamanda.
Yok etmek istediği kimlikten gelen biri onu teslim alıyor!
Bunu nasıl yorumlamak lâzım?
İlk mesele: CHP’nin temizlik yaptığı bölge ahalisinin CHP’lileşmesi nasıl bir süreçtir?
CHP, Dersim harekâtını yaptı ama, zihinlerde başka harekâtlar da yaptı. Din, şeriat korkusunu farklı gruplara yaydı. Kendi kanlı uygulamalarını böylece gözden kaçırmaya muvaffak oldu. Kılıçdaroğlu gibiler din korkusuyla CHP’ye meylettiler.
Kılıçdaroğlu ailesinin büyük tenkil harekâtından nasıl kurtulduğunu bilmiyoruz. O elbette biliyordur. Eskiden “bakiyetüssüyuf” diye bir kavram vardı. Yani “kılıç artığı”. Bu durumda Kemal Kılıçdaroğlu ailesinin, Dersim’in kılıç artıklarından olduğu söylenebilir.1966’da Karabulut olan soyadlarını değiştirmişler, Kılıçdaroğlu olmuşlar!
“Kılıçartığı”, istendiği zaman üzerine asker gönderilen, uçaklarla bombalanan bir bölgeden çıkmış bir isim, şimdi CHP’nin başına geçiyor.
Bu CHP’lilik kavramının gerçek anlamda değişmesine yol açabilir mi?
Kemal Kılıçdaroğlu, bugüne kadar ortaya koyduğu tavır ve tutumla böyle bir değişikliğin habercisi gibi görünmüyor. Birkaç yıl içinde kazandığı popülaritenin gazı ile tırmanan Kemal Bey, bürokratik kalıpları yırtacak, yeni düşünceler, açılımlar yapacak bir muhtava ortaya koyamadı.
Bundan sonra koyabilir mi?
CHP o kadar yaşlı ki, 62 yaşındaki Kılıçdaroğlu’nun başkanlığı bir “gençleşme” olarak görülüyor!
CHP ideolojisi ile arasını açabilir mi?
Sivil, asker ve yargı bürokrasisinin temsilcisi olmak konumundan vazgeçebilir mi? Statüko bekçiliğini terkedebilir mi?
Toplumun bütün kesimleri ile sağlıklı ilişki kurabilir mi?
Yoksa sadece tepede imaj yenilemeye fırsat vererek sathi bir değişiklikle mi kalınacak?
Şimdilik imaj yenilemeye yönelik bir değişiklik görünüyor.
CHP politbürosu, birkaç gün öncesine kadar müstafi başkana, CHP’nin son milli şefi Baykal’a şiddetli sadakat tavırları sergiliyordu. Ne oldu da birden çark edip Kılıçdaroğlu’nun safına geçtiler?
Angora evlerine mevzilendirdikleri dünyadan habersiz gençlere ne söyleyecekler?
Buradaki tercihin tamamen “güç”le ilgili olduğu ortada. Baykal düne kadar muktedir görünüyordu. Eğer Baykal siyaseten bitmesine yol açan bir saldırganlık içinde olmasa idi, her şeye rağmen yerini korur veya parti onun vesayeti altında yola devam edebilirdi.
Baykal, Hükümeti ve Başbakanı hedef seçmekle son büyük hatasını yaptı. Başbakan ise, birkaç satırlık iki açıklama ile Baykal’ın dönüşünü imkânsız kıldı.
Böylece Baykal’ın güçsüzlüğü herkes tarafından görüldü. Güç siyasetinden başkasını bilmeyen CHP rüesası hemen çark etti.
“Kılıçartığı” Kılıçdaroğlu, bugüne kadar mazlum kesimden geldiğini hissettiren bir tutum içinde olmadı. Belki SSK Genel Müdürlüğü sırasında akraba ve taallukatı kapsamında yüz kadar kişiyi işe alması, bu meyanda tek uygulamasıdır. Mağdurları gerçek anlamda desteklemedi. Hatta Dersim tenkili ile ilgili “oh olsun” makamında konuşan partidaşına karşı tavrını bile sürdüremedi.
Bundan sonra bunu yapabilir mi?
CHP’nin genel başkanları değişti ama, değişmez, değiştirilemez yapısı pek değişmiyor. Bakalım bir “kılıçartığı” bunu başarabilecek mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.