CHP değişecek mi, 'takiyye'mi yapacak?
CHP kurultayı AK Parti muhaliflerini sevince boğdu. Kılıçdaroğlu'na destek veren medyada zafer manşetleri, ağlamaklı köşe yazıları dinmek bilmiyor. CHP'nin genel seçimleri kazanarak tek başına iktidar olduğu bir durumda bu medyanın ve diğer destekçilerinin nasıl bir cezbeyle coşacağını tahmin etmekte zorlanıyorum.
Kutladığınız, yıllardır anamuhalefeti kilitleyen Baykal'dan kurtuluşunuz; o da ancak kaset ve komplo desteğiyle...
Bu cenahtan kimsenin çıkıp Başbakan Erdoğan'a tevazu dersi vermeye hakkı yok artık. Askerî ve yargısal baskılar arasında halkın yarısının oyunu almış Başbakan'ın parti genel merkezinde 22 Temmuz gecesi yaptığı konuşmayı hatırlatmayı bıraksınlar. Böylesine büyük bir seçim başarısını bile kutlamaktan çekinen bir AK Parti vardı o gün. Şimdi CHP'nin 'kurultay' kutlamaları kırk gün sürecek gibi, en azından medyada...
Her durumda, bu coşkudan çok memnunum. Çünkü 'Kılıçdaroğlu rüzgâr'ı ile AK Parti'yi devirmeyi düşlemek, askerî veya yargısal darbeler ile AK Parti'yi devrimeyi düşünenlere arka çıkmaktan daha 'demokratik' bir yöntem. Memleket için de demokrasi için de daha 'ileri' bir nokta bu. İyi ki böyle bir 'rüzgâr' var, olmasa da iyi ki varlığına inanıyorlar bu 'rüzgâr'ın. CHP ve destekçilerinin (medyadakiler, yargıdakiler, ordudakiler dahil) AK Parti'den seçimle 'kurtulabileceklerine' inanmaları demokrasi için çok önemli. Ancak bu inanç ve umutla AK Parti muhaliflerini demokrasiye bağlamak mümkün. Aksi halde, demokrasiyi AK Parti'nin kendisini iktidara getirmek için keşfettiği bir değer, kurum ve mekanizma sanmaya devam edecekler!
CHP'nin gerçekten iktidar alternatifi bir parti haline nasıl geleceği ayrı bir konu. Henüz Baykalcıların tasfiye edildiği 'yönetim'den başka CHP'de değişen fazla bir şey yok. Yeni yönetimde de askerseviciliği ve Ergenekon avukatlığı konusunda tescilli bazı isimlerin varlığı değişimin yönüne ilişkin kaygıları artırmıyor değil. Ama ben yine de mevcut CHP'nin Baykal'dan farklı bir 'söylem'le siyaset yapacağını düşünüyorum.
Yeni Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun kurultayda yaptığı 'unutulası' konuşmada en azından daha çok populist daha az laikçi bir söylem geliştirileceği anlaşılıyor. Bundan böyle destekçi medyada 'değişti bunlar, değişti' yorumları çıkacak sıkça. Kılıçdaroğlu düşünmese de, söylemese de birileri 'gözlerine bakıp anlayacak', sonra da bize müjdeleyecek onu. Velhasıl CHP değişmese de değişti taklidi yapacak. Belki daha çok demokrasi; halk, halkın tercihleri, talepleri, değerleri diyecek. Sosyal adalet, eşitlik, özgürlük diyecek... Keşke.
Ama bir yandan CHP'nin geleneği, öte yandan hâlâ güçlü konumlarını muhafaza eden 'eski tüfekler' ile yönetime yeni dahil edilen 'ulusalcı' takımın varlığı böyle bir CHP'yi ciddi bir inandırıcılık sorunuyla malul edecek. Demokrasi derken darbeleri savunanları, adalet derken mahkemeleri Ergenekoncuların 'arka bahçesi' yapmaya çalışanları yönetime taşıyanlara kim inanacak!
CHP değişmese bile 'değiştim' diye 'takiyye' yapacak. Demokrasiyi 'araçsallaştıracak', yani işine yaradığı kadar, işini gördüğü kadar demokrasiyi savunacak. Kısaca CHP, bir zamanlar AK Parti'yi vurmak için kullandığı 'takiyye' nitelemesiyle karşı karşıya kalacak; 'samimiyeti' sürekli sorgulanacak. Demokrasi oyununu oynamaya istekli görülen bir CHP'nin 'gizli gündemi' olduğu ileri sürülecek. Ne gibi mi? 'Ergenekoncuları kurtarmak', 'mezhep iktidarı kurmak' vs...
CHP hakikaten değiştiğini ve demokrasiyi, hukuk devletini, özgürlükleri savunduğunu iddia etse, bunu 'sözde' bile yapsa ben bunun Türkiye demokrasisi için ciddi bir gelişme olacağı kanısındayım. Çünkü dilinizin ucuyla bile söyleseniz o 'söylem' zamanla sizin 'kimliğiniz'i ve 'politika'larınızı da etkisi altına alır.
Kısaca CHP'nin önünde üç seçenek var: Ya hakiki bir değişim, ya 'değiştim takiyyesi' veya basit bir 'bütün AK Parti karşıtları, bizde birleşiniz!' siyaseti...