2010 Dünya Kupası neler kaybettirdi?
Turnuvanın başlamasına çok az kaldı.
Türkiye ise bu heyecanı maalesef yaşayamıyor. Sebebi her ne olursa olsun ülke olarak bu turnuvaya gitme konusunda kenetlenemedik.
Bunun detaylarına girmek istemiyorum çünkü suçlu bulmak konusunda üstümüze yok.
Önemli olan, hatalarımızın farkında mıyız? İspanya bir dünya devi ancak Bosna Hersek’in gerisinde kalmak bize yakışmadı.
Avrupa’nın 5. büyük ekonomik ligi bizdeyse çok daha başarılı işlere imza atmamız gerek. Hedefimizi direk kupaya veya yarı finallere dikmeden, büyük konuşmaktan kaçınmalı ilkemiz her zaman her turnuvaya katılmak olmalı. İstemez miydik biz de Türkiye olarak bu turnuvada olup bir ay boyunca ülke sorunlarını ikinci plana atmayı!
2002’de yaşadıklarımız hala zihinlerimizde kendimizi kaybetmiştik. Bunun bedelini de hemen 2004 Avrupa şampiyonasına katılamayarak ödedik.
Üstelik Avrupa’nın güçlü takımlarından birine değil, sadece ve sadece sıradan bir takım olan Letonya’ya elenerek. Bizler köprüyü geçmeden, iş bitmeden hemen havaya giriyoruz.
Bedelini de ağır ödüyoruz.
Tıpkı Letonya karşısında turu aldık derken, Verpakovski’den yediğimiz gol bizim kafamıza düşene kadar. 2004’te bizler evde yatarken, komşu Yunanistan bize nazire yaparcasına, Avrupa şampiyonu oluyor.
Tarih yazıyor. Oynadığı futbolu beğenmeyebilirsiniz ama ülke olarak bir bütün oldular.
Bizde onlarca yetenek olmasına rağmen yapamadıklarımızı kadro kısıtlığına rağmen yaptılar.
Almanya’da vasat bir takımda oynayan forvetleri Charisteas golleriyle turnuvada esti.
Biz ise Hakan Şükür’e saldırıp durduk.
Bir bakın Hakan Şükür’e saldıran bizler evinde iken, komşu kupayı alıyor.
Biz ise, “ders almam ders veririm” zihniyetiyle yola devam ediyoruz.
2006 Dünya Kupası elemelerinde duvara tosluyoruz.
Elenmemiz yanı sıra İsviçre maçı sonrası kötü bir imaj çiziyoruz.
Rakibimizi alkışlamayı bilmiyor. Rakibe saldırıp, 6 maç ceza alıyor, zor bela bu cezayı 3 maça indirmelerini sağlıyoruz.
Geliyoruz 2008 Avrupa şampiyonası elemelerine, kendimizce çok kolay gruba düşüyoruz.
Grupta çünkü Avrupa devi yok. Elimizi sallaya sallaya çıkacağımızı düşündüğümüz gruptan herşeyi zora soktuğumuz bir durumda Norveç’i deplasmanda yenerek, çıkıyoruz.
Türk milleti olarak zoru başarıyoruz ama bizi bu zor duruma düşürenlerden hesap sormuyoruz.
2008 Avrupa şampiyonasına katılıyoruz. Ne yapacağımız belli değil. Fatih Terim ise, olası başarısızlık durumunda istifa edecek. Bizler ise buraya katılmanın bile bir başarı olduğunu kabul etmiyoruz. Bir teşekkürü bile çok görüyoruz Hocamıza. Ülke olarak ikiye bölünüyoruz.
Fatih Terim başarılı olsun isteyenler ve istemeyenler diye...
Bu turnuvada başarılı oluyoruz. Ülke olarak bütünleşemiyoruz ama... Fatih Terim görevde çünkü... Başarısızlığı isteyenler 2010 elemelerinde mutlu oluyorlar ve Fatih Terim’den kurtuluyorlar.
Bizim geçemediğimiz Bosna Hersek de Dünya Kupası’na gidemiyor. Komşu Yunanistan milli takımından büyük takımlarımızda kaçını görmek istersiniz. Hiçbirini...
Ama maalesef onlar dünya kupasında var biz yine yokuz.
2010 Dünya Kupası bize çok şeyi kaybettirdi farkında değiliz. Kara kıtada ilk defa düzenlenen organizasyonda olası başarımızda Afrika’nın sempatizanlığını kazanır, Afrika ülkelerinin başarısızlığında Türkiye’ye büyük bir hayranlık uyandırabilirdik. Tıpkı 2008’de sempati topladığımız başarı gibi...