"Yassıada'nın utanç belgeleri"
Gazetemizde dün başlayan yazı dizisi, bizi 50 yıl öncesine götürüyor. Fotoğraflar ve sözler, seri katil tarzında işlenen hukuk cinayetlerini en çarpıcı haliyle yansıtıyor.
İnsanlığın hukukla henüz tanışmadığı ilkel çağlara özgü bir yargılama, insan onurunu ayaklar altına alan bir darbe düzeni ve karardan aylarca önce kurulan darağaçları. Göstermelik bir mahkeme ve bu mahkemeler kurulmadan önce verilmiş idam hükümleri. O kadar ki, Celâl Bayar'a idam yolunu açabilmek için, yaş sınırı bile önceden kanun değişikliği ile kaldırılıyor.
Bugün CHP'nin Başkanlık Divanı'nı bir mahkemeye dönüştürseniz. Kılıçdaroğlu'nu mahkeme reisi, Baykal'ı da savcı olarak bu mahkemeye tayin etseniz, mahkemenin karşısındaki sanık kürsüsüne tahmin edeceğiniz kişileri oturtsanız inanın 1960 yılında Yassıada mahkemesi kadar taraflı ve önyargılı olamazlar. Yassıada, siyasî bir yargılamaya tanık oluyor. Silahla iktidarı gasp etmiş darbecilerle, halkın oyları ile hükümet eden iktidar karşı karşıya oturuyor. Yargılaması gerekenler yargılanıyor; yargılanması gerekenler ise yargılıyor. Kaderin cilvesi...
Aslı olmayan İnönü'ye suikast teşebbüsü gündeme geldiğinde Bayar "İnönü'ye husumetim olmadı, hatta onu himaye ettim" deyince Mahkeme Başkanı Başol çok sinirleniyor ve Millî Şef'i müdafaaya girişiyor: "İnönü sizin himayenize muhtaç bir duruma düşmemiştir. Muhalefete düştüğü zaman da sözünü sakınmamış, ama nezih olmayan tek kelime ağzından çıkmamıştır. Mücadelenin parlak bir numunesini vermiştir." Bunları söyleyen CHP sözcüsü veya İnönü kalemşörü değil bir mahkeme reisi. Ne var ki bu sözler üzerine salondan bir alkış kopuyor. Bu sahnede hukuku sığdırabileceğiniz yeri, bütün Yassıada duruşmaları boyunca bulamıyorsunuz.
CHP'nin boyunun 50 yıldır neden uzamadığını bu darbeye bakarak anlayabiliriz. İnönü, daha ilk gün darbecilerin emrine girdiğini açıklıyor. 38 subaydan meydana gelen çete, devleti yönetecekleri kritik mevkileri ele geçirdikleri zaman değil, işte CHP lideri İnönü'nün bu sözleri üzerine başarıya ulaşıyor. "Yasssıada'nın utanç belgeleri" yazı dizisinde yer alan bir İnönü fotoğrafına dikkatlice bakın. Darbenin amacına nasıl ulaştığının özeti var o fotoğrafta. İnönü, üç kişi oturdukları sırada bir ilkokul çocuğu gibi sıkışmış. Koskoca Millî Şef, Cumhuriyet'in "II. Adam"ı, varlığı ve tavrıyla darbeye destek oluyor.
İlk gün Alpaslan Türkeş, bir tabur asker ile İnönü'nün evine gidip elini öpüyor. Darbe hakkında bilgi verip desteğini alıyor. İkinci gün Cemal Gürsel, İnönü'ye telefon edip, "Ne isterseniz, ne zaman isterseniz emrinizdeyiz." diyor. İnönü de Gürsel'e, "Büyük bir iş yaptınız. Başarınıza yardımcı olmak için asıl ben sizin emrinizde olacağım." şeklinde cevap veriyor.
"İyi darbe, kötü darbe" ayırımı yapan ve 27 Mayıs'ı her hal ve şartta "ilerici bir devrim" olarak destekleyen CHP'liler, aradan geçen 50 yıldan sonra yeniden düşünmeliler. Düşünmeli ve bu yakın tarihi bir özeleştiri süzgecinden geçirmeliler. Başta İnönü olmak üzere CHP, sandıktan çıkan iktidarın 38 düşük rütbeli subay marifetiyle düşürülmesine ve idamlara karşı çıksaydı Türkiye ve CHP bugün nerede olurdu?
DP, 1957 erken seçiminden sonra düşüşe geçmiş ve normal şartlar altında 61 yılında yapılacak seçim için CHP karşısında mevzi kaybediyordu. Belki de bu seçimde CHP iktidara gelecek ve Türkiye'de iki partili bir demokrasi işlemeye başlayacaktı. CHP'nin ve CHP'lilerin darbecilere verdikleri destek, bu partinin geleceğini de kararttı. Sandıktan çıkanı idam sehpasına gönderenin, sandıktan çıkma şansı olmaz. CHP 27 Mayıs'ta varlığını demokrasiye bağlayan bir siyasî parti olmaktan çıkıp, bir darbe aparatına dönüştü. Ordu+CHP= İktidar formülü, CHP'nin tek iktidar alternatifi oldu. Sonrasında da 50 yıl boyunca, Menderes'i idama gönderen parti olmanın lanetinden kurtulamadı.
Halk yapılanlara ne cevap verdi? Adı Adnan veya Menderes olan vatandaşlarımızın sayısına bakmanız, cevabı anlamak için yeterli. Menderes asılıyor, vatandaş idam edilen başbakanına sahip çıkıyor ve evladına gelecekte Menderes olma görevi veriyor. Türkiye bugün bu Menderesler tarafından yönetilmiyor mu?