Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

3 kutsal gün ve fethin yıldönümü...

3 kutsal gün ve fethin yıldönümü...

Gazze yolcularından söz ediyorum.. Gemilerimiz Antalya’dan yola çıktıklarında günlerden Cuma idi. Gazze önlerine varacakları gün ise Cumartesi.. Ve aynı zamanda Fetih’in yıldönümü..
İstanbul’dan yola çıkan Fatihler, bu kez Mavi Marmara gemisi ile Akdeniz’e adalet, barış ve özgürlük taşıyorlar..
Cumartesi Museviler için kutsal bir gün.. Siyonistlerin Cumartesi yasağına uyup uymadıklarını göreceğiz.. İki kez günah işleyecekler, eğer bu gemiyi durdururlarsa.. Pazar günü ise, Hıristiyanların Rabbe adadıkları bir günde, Gazze önlerinde yaşananlar konusunda ne yapacaklar!. Bakalım Hıristiyan dünyası, halk ve yöneticiler bu olaylar karşısında nasıl bir tavır takınacak. AB, BM ve diğerleri.. Mavi Marmara Gazze’ye insanlığın vicdanını taşıyor aslında.. Birçok milletten insanlar var.. Bu bir yürek seferi.. Fetih silahsız da olur. Tıpkı Hz. Ömer’in Kudüs’ü fethi gibi..
Biz İstanbul’un fethinde, topları, kılıç kalkanı fazla abarttık.. Nerede ise, Eba Eyyüb el Ensariyi, bir Arap istilacısı gibi göstermeye kalktık.. Oysa o tebliğe gelmiyor mu idi. Yoksa Doğu Roma’ya, 70’indeki bir baba ve oğulları ile savaş ilan etmeye mi geliyorlardı..
Fatih Sultan Mehmed’in Doğu Roma Bizans’ı yıktığını sananlar yanılıyor; bana kalırsa, Fatih kendini Doğu Roma Bizans’ın imparatoru yapacak kapıyı açtı sadece.. Zaten o Bizans halkı, içeride bunu bekliyor değiller mi idi? “Başımızda Kardinal şapkası görmektense Osmanlı sarığı görmeyi yeğ tutarız” diyenler kimlerdi?
Bizi Rumlara düşman edenler kimlerdi öyleyse. Arz-ı Rum neresiydi sahi ya da Rumeli.. Mevlana’nın adı niçin Mevlana Celaleddin-i Rumi’dir? Esfer-i Rum kimdir? Kur’an-ı Kerim’deki Rum suresi neden bahseder.. Ahiyan-ı Rum, Baciyan-ı Rum kime denir?.. Rumi takvim, ya da Rumi tarzdan ne alıyoruz?
Oysa Fetihden anlaşılması gerek olan kapıları açmak, özgürleştirmek demek değil mi idi?
Gazze yolcuları bir Fetih günü, Fethin gerçek anlamı ile buluşturuyor..
Biz Fetih ruhunu kaybettiğimiz için kaybettik aslında. Yoksa bizi dize getiren düşmanın gücü, hilelerinin keskinliği değil.. Şimdi o ruhla buluşuyoruz..
İbrahimi bir sevda, Eyyüb misali bir sabır, Selahaddin yüreği, Ömer adaletini kuşanıp, Eyyüb el Ensari’nin bizi çağırdığı yere gidiyoruz. Hem de Hz. Yuşa’nın geldiği yoldan..
Daha önce aynı insanlar, Eba Eyyüb el Ensari’nin geldiği yoldan gitmişlerdi..
Şimdi Hz. İbrahim’in ülkesinden, Hz. Yusuf’un torunu ile evli Eyyüb’un ülkesinden, Hz. Musa’nın asasını aldığı Şuayb aleyhiselamın yaşadığı yerden, Hz. Yusuf’un kuyuya atıldığı topraklardan, Selahaddin’in geçtiği vadilerden, Hz. Musa’nın, Hz. İsa’nın arkadaşlarının dolaştığı yollardan geçip Gazze’ye gidiyoruz. Hz. Musa’nın, Davud’un, Süleyman’ın ülkesine.. Hz. Nuh’tan selam götürüyoruz. Hz. Adem’den selam.. Hz. Lut’a ihanet edenlerin, Hz. İsa’yı taşlayanların helak olduğu topraklara, adalet, barış, özgürlük götürüyoruz..
Aslında bu sefer sadece Gazze halkının kurtuluş müjdesini değil, İsrailoğullarını ve Musevilerin de Siyonizmin baskısından kurtaracak bir hamle olarak özel ve ayrı bir önemi var..
İsrail bu konvoya Allah’ı da Allah’ın kullarını gücendirecek bir şey yaparsa, bu onun sonunu getirebilir.. Tevrat’ı okuyanlar bu topluluğun zaman zaman içine sürüklendikleri aşırılıkların kendilerine neye malolduğunu göreceklerdir.. Allah’ın laneti onları bulduğunda onları kim kurtarabilir.. “Vay” onların başına geleceklere o zaman..
“Dinle ey İsrail” denecek onlara ve bunların sonu olacak.. Çünki yine azgınlık yapıyorlar. Kan döküyorlar. Fuhşa saptılar ve kutsala ihanet ettiler. Yasakları çiğnediler..
Ey canıçıkasıcalar, madem Allah’ın kitabına uymuyorsunuz, bari kendi kitabımız dediğinizde yazılı olana uysaydınız.. Yeşaya’ya baksaydınız da ona göre hareket etseydiniz.. Öfkeniz aklınızı zail etti de kendi kutsalınızı çiğnediniz. Yokuş aşağı koşar gibi kendi akıbetinize koşuyorsunuz.. İçine cin girmiş keçi sürüleri gibi helak olacağınız bir uçuruma doğru koşuyorsunuz. Şeytanınızın sizi çağırdığı yere.
Göreceksiniz, “O gün İsrail’e karşı denizin gürleyişi gibi gelecekler!”. Ey Kudüs.. Ey Hz. Musa’nın Tihan eylediği toprak! “Sadık kent nasıl da fahişe oldu. Adaletle doluydu, doğruluğun barınağıydı, şimdi ise katillerle doldu. Gümüşü cüruf oldu, sütüne su katıldı. Yöneticileri hırsızların işbirlikçisi; hepsi rüşveti seviyor, armağan peşine düşmüş. Öksüzün hakkını vermiyorsunuz. Dul kadının davasını görmüyorsunuz.. Adalet püskürtüldü, doğruluk çok uzaklarda. Gerçek kent meydanında sendeleyerek düştü.” Evlerine ev katanların, tarlalarına tarla katanların vay haline! Oturacak yer kalmadı. Ülkede bir tek siz oturuyorsunuz. Büyük ve gösterişli çok sayıda ev ıssız kalacak. İçinde oturan olmayacak. Hepsi alçaltılacak; dize getirilecek, küstah bakışları alçaltılacak. Kuzular kendi otlaklarındaymış gibi otlayacak, zenginlerin ıssız kalan konutlarını yabancılar ele geçirecek. Suçu yalanla örülmüş iplerle, günahı araba urganıyla çekenlerin vay haline! Diyorlar ki: ‘Tanrı elini çabuk tutup işini hızlandırsın da görelim.. “Sıkıntı çekmiş ülke karanlıkta kalmayacak. Geçmişte Zevalün ve Neftali bölgelerini alçaltan Tanrı, gelecekte Şeria Irmağı’nın ötesinde, Deniz Yolu’nda, ulusların yaşadığı Celile’yi (Gazze’yi) onurlandıracak. Karanlıkta yürüyen halk büyük bir ışık görecek. Ölümün gölgelediği diyarda yaşanların üzerinde ışık parlayacak. Ya RAB, ulusu çoğaltacak, sevincini artıracaksın. Ganimet paylaşanların coştuğu gibi onlar da sevinecek senin önünde. ‘Kollarını kıran değneği’, onlara eziyet edenlerin sopasını paramparça edeceksin. Tıpkı Midyanlıları yenilgiye uğrattığın günkü gibi. Egemenliğin, esenliğin büyümesi son bulmayacak. Egemenliğini ADALETLE ve DOĞRULUKLA kuracak.”
Dinle ey İsrail. “Evet, o gün İsrail’e karşı denizin gürleyişi gibi geleceğiz!”
Gazze halkının sabrı, direnişi, insanlığın vicdanını yeniden harekete geçiriyor. Ümmetin vahdetini sağlayan, saflarımızı sıklaştıran bir zamka dönüşüyor şehidin kanı.. Çocukların, yaşlıların ve dul kadınların duası bizim uyanışımız için bir iksire dönüşüyor..
Gazze’ye buğday götürenler, gemilerine onur yükleyip, sevgi yükleyip geri dönecekler..
Gazzelilerin karınları aç, urbaları eski olabilir. Biz onların ihtiyaç duydukları şeyi götürüyor ve bizim ihtiyaç duyduklarımızı alıp geri döneceğiz.. Oradan yüreklerdeki çoraklığı giderecek sevgi, merhamet, sadakat getirin bize.. Heyecan getirin bize.. Gazzeli çocukların duasını getirin..
Sizin elleriniz Allah’ın yardım elidir.. Allah sizin ellerinizle yardım etmek ister mazlumlara ve sizin ellerinizle cezalandırmak ister zalimleri..
Onların götürdüğünüz şeylere ihtiyacından daha fazladır, bizim, sizin oradan getireceklerinize olan ihtiyacımız.. Mavi Marmara, bu anlamda iyi bir ticaret gemisi gibi benim gözümde, kârlı bir ticaret için yelken açtılar maviliklere.. götürdüklerinin 700 katı kazançla dönecekler, buradaki ortaklarına.. Onlar aslında Gazze’ye, demir ve çimento değil, kendi cennetlerine tuğla taşıyorlar..
Hz. Muhammed (s.a.v) Kudüs’ten bir yol bulmuştu göklere. Hz. Musa Sina’da gördü Allah’ın nurunu. Bizimkiler göğün açık kapısını Gazze’de keşfettiler..
Melekler onlara kol kanat germiş bekliyor.. Meleklerin duları onlarla..
Ey Siyonizmin azatsız köleleri neye gücünüz yetiyorsa elinizden geleni arkanıza komayın.. Attığınız taşlar kendi başınızı yaracaktır.. Hüküm Allah’ındır! O ne güzel hükmedicidir.. Ve O’nun hesabı hızlıdır.. Zafer inananlarındır ve zafer yakındır.. Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi